SON DAKİKA
Hava Durumu

Kırık yıkık dökük ama iyileşiyor!

Yazının Giriş Tarihi: 11.03.2023 22:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.03.2023 22:33

Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla Nurdağı, Hassa ve Hatay ziyaretimizin Nurdağı’ndan sonraki durağı depremin sert etkiler bıraktığı Hatay’a bağlı Hassa. Şehrin girişinden itibaren yaşanan yıkımı, içine girdikçe insanların yaşama dair mücadelesini, ruh halini, şükrünü görmek mümkün oluyor. 


Tıpkı diğer afet bölgelerinde olduğu gibi Hassa’da da yıkım oldukça büyük ve kullanılabilir konut sayısı oldukça az. Hassa’da ilk durağımız bir anaokulundan dönüştürülen Deprem Koordinasyon Merkezi. Hükümet konağı depreme yenildiği için kullanılamaz halde ve koordinasyon burada sağlanıyor. 


Bizi taşıyan Gaziantep Belediyesi’ne ait minibüsten indiğimizde 80 yaşlarında Ali Seyyar amcamızla göz göze geliyoruz. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettikten sonra halini hatırını soruyoruz. Çok şükürle başlıyor sözlerine. Yaşanan afetten bahsediyor peşine hiçbir ihtiyaçlarının olmadığını, devletin ve yardım ekiplerinin her türlü ihtiyaçlarını karşıladıklarını anlatıyor. Devlete ve millete şükrediyor dua ediyor. Anadolu insanının o müthiş ferasetiyle isyan değil rahmani bir kabullenme ile bakıyor hayata ve pozitif enerji yayıyor o yaşta çevresine. 


Deprem Koordinasyon Merkezi önüne geldiğimizde PTT’nin mobil aracının önünde bir kalabalık görüyoruz. Depremzede vatandaşlar gerek hesaplarındaki para gerekse devletin yatırdığı yardımları çekmek için bekliyorlar.

Ve çocuklar. Onlar da anneleri ya da babalarıyla beklerken oyun da kuruyorlar. Böylesi bir acının ve büyük bir yıkımın ortasında adeta moral kaynağı oluyorlar herkese gülücükleri ve cıvıltılarıyla. Bir lolipop bile nasıl mutlu ediyor onları bilemezsiniz. Hemen kenarda oturan yaşı oldukça ilerlemiş bir ninemizin yanına çöküyorum. Geçmiş olsun dileklerimi ilettikten sonra ninemizi dinlemeye koyuluyorum. 


Ağzından dökülen kelimelerin kahır ekseriyeti dua oluyor. Çok ölenler var diyor rahmet dileyerek. Köyümüzden de çok ölen var çok şükür ailemden yok ama sözlerini evlerinin kullanılamaz hale geldiği ile sürdürüyor. Duayla başlayan sohbetimiz duayla son buluyor. Allah senden de Anadolu'yu köşe bucak dolduran senin gibi güzel büyüklerimizden de razı olsun. Eksikliğinizi göstermesin. Kendisine belli etmesek de yanından ayrılırken gözlerimizden akan yaşları tutamıyoruz.

 
Randevumuzun vakti geldiği için Hassa Deprem Koordinasyon Merkezi’ne geçiyoruz. Burada bizi tanıdık bir isim karşılıyor. Eski Kestel Kaymakamı Yozgat Valisi ve Hassa Koordinatör Valisi Ziya Polat. Böylesi büyük bir afet meydana gelmesine rağmen Türk devletinin ilk andan itibaren tüm imkanlarıyla bölgeye ulaştığında ve her türlü tedbiri aldığını anlatan Polat daha ilk günden itibaren taşra köyler dahil yardım malzemelerinin ulaştırıldığını, bunun da vatandaşın güvenini artırdığına o nedenle talan gibi hırsızlık gibi ya da günlerce yardıma uzak kalmak gibi olumsuzlukların yaşanmadığını ifade etti. Yozgat'ın bu süreçte inanılmaz işler başardığına ve 450 TIR malzeme gönderdiğini anlatan Polat, gıda ve su ihtiyaçlarının kalmadığını kimsenin artık çadır istemediğini yani barınma sorunun da olmadığını belirtirken, artık taleplerin konteynere geçmek olarak kendilerine ulaştığını, peyderpey konteynerler kuruldukça vatandaşların buraya aktarılacağını kaydetti. Polat, bölgeye erzak kolisi yardımlarının devam etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Ramazan yayında tüm köyler dahil sıcak yemek dağıtımı yapılacağını ve bunun planlamasını yaptıklarını dile getiren Polat. Çadır çadır sıcak yemek dağıtmak istediklerini vurguladı. 


Hassa’da da tıpkı Nurdağı’nda olduğu gibi insanların günlük yaşamlarına devam edebilmeleri için farklı noktalarda ihtiyaç duyulan her alanda hizmet sağlanıyor. Miniklere sinemadan oyun alanlarına, kurslardan farklı aktivitelere kadar birçok imkan sunuluyor. Kadınlara ve gençlere yönelik de birçok etkinlik gün içinde devam ediyor. 


Çıkışta açık olan bir kahvehanede gençleri görüyor ve onlara da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bir çay içimlik zamana sığdırmak zorunda kaldığımız sohbette gençler yeni yapılan binaların dahi önemli hasar gördüğünü anlatırken, devletin yardım ödenekleri ve tespitler noktasında sıkıntılar olduğunu aktardılar. Günlük yaşamlarında bir sıkıntı olmadığını öğrenmek mutlu etti bizi geri kalanların düzelmesi bir süreç tabiki. Hassa’da esnafın bir bölümü dükkanlarını açmış, bu da hayatın normalleşmeye başladığının göstergelerinden biri. 


Ve yola çıkıyoruz.

Bu kez hedefimiz depremin yok ettiği Antakya. Hassa’nın çıkışındaki TOKİ’leri görüyoruz. Gerçekten hepsi sapa sağlam ayakta. Evet şehre bir miktar göreceli uzak ve dağ eteğinde ama sağlam ve güvenli. Antakya’ya girdiğimizde bir şehrin bir anda nasıl yok olabildiğini bizde buz gibi gerçeklikle görüyoruz. Aklımıza Volkan Demirel ve Gökhan Zan’ın feryatları geliyor hemen. Gerçekten şehirde taş üstünde taş kalmamış. Bir şehir yıllarca bombalansa bu hale gelmez diye düşünmeden geçemiyor insan. 


Caddeler sağlı sollu enkazlarla dolu. Ayakta durduğunu gördüğümüz binalar bile bir rüzgar esse yıkılacak kıvamda. Şehir turu atıyoruz afeti iliklerimize kadar işlemiş bir şekilde. Üstelik biz depremden tam 32 gün sonra Antakya ve Defne’deyiz. Devletin, sivil toplumun özel sektörün ve uluslararası desteğin gücüyle 32 günlük toparlanmanın ardından. 


Aracımızdan akıl almaz görüntülerin oluştuğu Kurtuluş Caddesi’nde iniyoruz. Cadde iki taraflı olarak yerle yeksan olmuş. Enkazlar arasında yaşamdan geriye kalanları, yuvaları yıkılan güvercinlerin nöbetini, binaların altında kalan araçları, insanlardan geriye kalan eşyalarını görüyor ve bir kez daha kahroluyoruz. Depremde simge olan sitelerin önünden geçerken de içimizden bir şeyler kopup gidiyor adeta. 


Tedbirsiz ve sadece madde üzerinde inşa edilen şehirlerin ve bu imarları yapanların inşa edenlerin nasıl büyük bir insanlık düşmanı olduklarını düşünmeden geçemiyoruz. Kurtuluş Caddesi kavşağında yerle yeksan olan sokağın başında sandalyesine oturup sigarasını içerken derinlere dalan bir vatandaşın görüntüsü özetliyor aslında yaşanan vahameti. 


İmar ve inşaat devrimi gerektiğini düşünüyoruz. Bir virgülün bile değişmeyecek kurallar getirilmesi bir daha böyle bir afetin insanlığı, Anadolu’yu vurmaması dileği ve ümidiyle. Antakya ve Defne’nin diğerlerinden tek farkı çok daha güçlü bir yıkım değil tabi. Hiçbir yaşam alanının, hiçbir barınak imkanının kalmaması nedeniyle geçici olarak insanların şehirleri terk etmiş olması. Antakya ve Defne insan hareketliliğini kaybetmiş ne yazık ki. Yavaş yavaş bir geri dönüş olduğunu söylediler ancak buradaki toparlanmanın diğer şehirlere göre biraz daha zaman alacağı muhakkak. 


Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin koordine ettiği şehirdeki çalışmalar oldukça önemli. Çok iyi bir toparlanma süreci geçirdiğini de söyleyelim. Yarın Büyükşehir Belediyesi'nin ve Bursa’nın Hatay’a nasıl hayat verdiğini ayrıntılarıyla ele alacağız. Ancak şunu belirteyim artık Hatay ile Bursa kan kardeş hatta kardeşten de öte bir hale geliyor. Bursa’nın adı Hatay’a kazınırken, Bursa’nın feraseti ve merhameti Hatay’da vücut buluyor. Hatay’a yüreğimiz yanarken, Bursa o yürek yangınına gerçek anlamda su oluyor. 


Hatay kırık yıkık dökük ama iyileşiyor. İyileşecek. Bursa merhem oluyor yaralara, el birliği ile iyileştireceğiz Hatay’ı. 
Yarın: Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Bursa Hatay’a hayat veriyor!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.