SON DAKİKA
Hava Durumu

Korkmak genetik mi?

Yazının Giriş Tarihi: 27.10.2022 21:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.10.2022 21:42

Son zamanlarda sosyal medyada sıkça paylaşılan videolar arasında korkunun yeri giderek artıyor; korkutucu bir sahnenin, nesnenin, canlının kullanılması dışında korkan insanları da sıkça görür olduk. Korkmak insanlık tarihi kadar eski bir duygudur oysa; mağara zamanlarında yaşayan insanlar da gök gürültüsünden, şimşekten ya da başkaca doğa olaylarından korkmuştu elbette. Günümüzde ise korku, korkan kişinin durumuna ve korkutan nesne durum ya da olaya göre değişiklik gösterebiliyor. Korku üzerine uzunca yıllar çalışan uzmanlardan biri olan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, fobinin genellikle korku olarak bilindiğini ve örümcek, yılan, uçak ya da yükseklik gibi nesnesi belli korkuların özgül fobi olarak tanımlandığını belirtiyor. 


Tarhan, insanların hayatlarında yaşam kalitelerini bozan bir veya birden çok özgül fobiye sahip olabildiklerine dikkat çekiyor ve “Kişinin korkuları ilerlemiş ise korku yaşadığında ağız kuruması ve elde terleme gibi vücutta bazı tepkiler oluşuyor. Beyin korku karşısında ‘kaç’ tepkisi verdiğinde ise kişi bayılıyor. Fobisi olan kişiler istemeleri durumunda 3-6 haftalık tedavi ile sonuç alınabiliyor.” diyor. 


Fobiler hakkında detaylı bir açıklama yapan Tarhan, şu bilgileri aktararak bir anlamda da korkumuzu tanımamızı sağlıyor: “Korku doğal bir duygudur ve hepimizde vardır. Belirli bir korkunun olması tehlikelerden korunmak için genetik olarak kodlanmış bir duygudur. Tehlikeli durumlara karşı önlem alırız. Bunun dışında orantısız, aşırı ve mantık dışı olan fakat engellenemeyen korkular vardır. Yükseklik korkusu, asansör korkusu, kapalı alan korkusu, açık alan korkusu ve yalnız kalma fobisi nesnesi belli fobilerdir. Nesnesi belli olmayan fobiler ise korkulardır ve onlar daha komplike olan psikiyatrist hastalıklardır. Kişi genellikle korkar ama neden korktuğunu bilmez. Örümcekten ya da yılandan korkmak genetik olarak bütün insanlarda vardır. Hayatında hiç görmemiş olan bir kimsede bile örümcek korkusu olabilir. Yükseklik korkusunu da örnek olarak sayabiliriz. Genetik olarak yükseklik korkusu olmasaydı birçok insan balkona çıkar veya yüksek bir yere çıkar ve oradan atlayıp hayatını kaybedebilirdi. Özgül korku da kaçınma derecesinde korkuyu tanımlıyor. Korku insanı korur ama orantısız korku insanı kısıtlar. İnsanın yaşam kalitesini kısıtlar.” 


İnsanın ilk yaratılış döneminde avcı-toplayıcı periyodun olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, korkunun tarihine dair geçmişten günümüze bir kıyaslama yapmamızı sağlayacak açıklamalarda bulunuyor: “İnsanlığın ilk döneminde annelerde korkuya karşı direnç daha düşüktü. Genetik olarak çocuklarını koruyabilmesi açısından korku anneler için faydalı ve gereklidir. Korku erkeklerde daha azdır ve daha ataktırlar. Şu anda yaşam kalitesini bozan özgül fobiler ortaya çıkıyor. Kişinin günlük yaşamını verimsiz hale getiriyor. Korkunun dışında insanın aklında devamlı bir kaygı oluyor. Kişinin kedi korkusu varsa bir yere gideceği zaman ilk aklına gelen oradaki kediyle ilgili bir araştırma yapmak ve kedi varsa ne yapacağını düşünmek, onu sorgulamak gibi artık hayatında birincil konu haline geliyorsa bu artık fobi haline gelmiştir.” 


Korkmak hayatınızı kısıtlıyor olabilir mi?
Düşündüğümüzde buna “tabii ki hayır” diyebiliriz ama bir de yaşadığımız zamanları hatırlayalım! Çok sayıda insandan korkularını dinlemiş ve alan uzmanlarıyla korkular üzerine çalışmış biri olan Tarhan, “Kişi mesela bir yere gidecekse oradan köpek çıkar diye gidemez. Yapılacak birçok işi vardır ama asansör korkusundan dolayı merdivenle 10 kat çıkmak zorunda kalır ve o zaman da işi aksar. Korkular insanın hayatını çok kısıtlıyor. Örneğin kalabalığa, topluma girmekten korkanlar da vardır. O korku nedeniyle kişi toplumun içine çıkıp da benim fikrim budur diyemez, parmağını kaldıramaz, soru soramaz. Kişi bu durumda sosyal hayatını kısıtlamış oluyor. Kişi isterse düzeliyor yani kişi isterse fobilerin çözümü var.” diyerek aslında korkunun biri nasıl etkilediğini de anlatıyor. 


Cesaret her zaman takdir edilmiştir ancak korku da insani bir duygudur, insana aittir. O yüzden korkularımızı kabullenmeli ve mücadele etmek, aşmak, yaşam kalitemizi arttırmak için neler yapabileceğimize bakmalıyız. 


 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.