SON DAKİKA
Hava Durumu

 İnegöl, sağlık ve doğa turizminde iddialı!

Son yıllarda her alanda önemli adımlar atan İnegöl, şimdide turizm alanında kendini gösteriyor. Şifalı inci Oylat Kaplıcaları, Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) tesisleri, tarihi değerleri ve yaylaları ile akıllarda yer eden İnegöl, sağlık ve doğa turizminde Türkiye’nin yeni merkezi olarak nitelendiriliyor. Eşsiz doğallığıyla Anadolu’nun izlerini günümüze taşıyan modern bir kent hüviyetindeki şehir, adeta görenleri kendine hayran bırakıyor.

Haber Giriş Tarihi: 15.04.2022 19:44
Haber Güncellenme Tarihi: 15.04.2022 19:44
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
 İnegöl, sağlık ve doğa turizminde iddialı!

Ülke ekonomisine sağladığı katkıyla sanayisi, bereketli topraklarının kokusunu taşıyan ürünleriyle tarımı, damaklarda bıraktığı lezzetle köftesi tartışmasız bir değer olan İnegöl, sağlık ve doğa turizminde de kendini ispatladı. Şifalı sularıyla Oylat Kaplıcaları, Türkiye’nin en uzun mağarası olma özelliği taşıyan Oylat Mağarası, asırlar öncesini günümüze taşıyan tarihi eserleri ve geçmişe ışık tutan müzeleri, adrenalin tutkunlarını kendine hayran bırakan Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM), eşsiz doğal güzellikleri, yaylaları ve kanyonları, Bakmaca travertenleri ile İnegöl, turizmin parlayan yıldızı olarak göz kamaştırıyor.


İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası nedeniyle şehrin bu alandaki değerlerini tanıtan açıklamalarda bulundu. İnegöl’ün sanayi ve tarımın yanında yeni değeri olarak turizm alanında da her geçen gün artan ivmesiyle yükselişini sürdürdüğünü kaydeden Başkan Taban, İnegöl’ün sağlık ve doğa turizminin merkezi olacağını söyledi. Başkan Taban, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “İnegöl’ün şifalı incisi Oylat Kaplıcaları; dertlere derman olan kaynak suyuyla birlikte yeşil örtüsü ve bol oksijeniyle de adeta bir terapi merkezi. Şehir merkezine 27 kilometre uzaklıkta bulan Oylat; çam, gürgen, meşe, kestane, ıhlamur, kavak, çınar ağaçları ile kuşburnu ve böğürtlen bitkilerinden meydana gelen ormanlarıyla ziyaretçilerine doyumsuz doğa güzellikleri ile huzur sunar. Oylat civarında bulunan kalıntılar, kaplıcanın Roma dönemine kadar uzandığını göstermektedir. Nitekim Oylat’ın keşfini anlatan bir rivayete göre; zamanında Oylat’ın bulunduğu yerlerin hakimi olan Bizans hükümdarının kızı ölümcül bir hastalığa yakalanır. Hükümdar kızını çok sevmektedir ve bu hastalıktan kurtulmak için elinden gelen bütün imkanları kullanır. Kızının hastalığına derman bulabilmek için çevredeki bütün hekimleri seferber eder fakat kimse bu kızcağıza çare bulamaz. Kızın durumu git gide kötüleşir. Sonunda kızının gözünün önünde erimesine dayanamayan hükümdarları için hekimler ormanların içinde Oylat Kaplıcalarının bulunduğu yere getirip kızı bırakırlar. Bırakırken kıza “öl-yat” derler. Kız burada durduğu süre boyunca kaplıcanın suyuyla yıkanır ve zaman içinde hastalıklarının iyileştiğine, suyun kıza şifa getirdiğine inanılır. Bu kaplıcanın isminin de “öl-yat” söyleminden geldiği düşünülmektedir” dedi.


ŞİFALI İNCİ OYLAT
Oylat’ın şifalı suları; cilt hastalıkları, romatizma, tansiyon, eklem iltihaplanması, strese bağlı rahatsızlıklar, kireçlenme gibi hastalıkların tedavisine yardımcı olacağını belirten Taban, “Oylat Kaplıcaları şifalı sularının yanında Oylat Vadisi ile yeşillikler içinde eşsiz doğa manzaralarına sahiptir. Oylat’ın içinde bir Pazar da mevcuttur. Çevre köylülerin doğal ürünlerini sattığı, gelenlerin hatıra olarak alabileceği hediyelik eşyaların bulunduğu Pazar köy pazarı niteliğindedir. Oylat’ta konaklamak için de farklı tercihler yapabileceğiniz tesisler, oteller ve apartlar mevcuttur. Oylat Bölgesinde 3 milyon senelik tamamı ile doğal oluşum olan Oylat Mağarası da ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor. Toplam uzunluğu 750 metre, yüksekliği ise 93 metre olan mağara; astım, nefes darlığı, bronşit gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. İçeride göreceğiniz sarkıt ve dikitlerin 1 santimetresi 16 yılda oluşmaktadır. İçerisinin sıcaklığı yaz kış +18 derecedir ve nem yüzde 90’dır” ifadelerini kullandı. İnegöl, bulunduğu konum itibariyle tarihe şahitlik etmiş bir bölge olduğunu vurgulayan Taban, “Osmanlı’nın beylikten devlete geçişinin en yakın şahitlerinden olan şehir, o dönemlerden bu yana izleri hala taşıyor. Osmanlı hanedanının ilk şehidi de İnegöl’de metfundur. Osmangazi’nin yeğeni, Savcı Bey’in oğlu Baykoca, 1268-1284 yılları arasında yaşamış. Bir ilkbahar gecesi Osman Bey’in bir miktar kuvvet ile ansızın kaleyi basmak için yola çıktığını haber alan Rum tekfuru, pusu kurarak onları bekler. Pusu kurulan yerde kanlı bir savaş olur. Bu savaşta Baykoca 16 yaşında şehit olur. Bu savaş, Osmanlı tarihinin de başlangıcı sayılmıştır. Tarih 9 Mart 1284. Baykoca, Osmanlı soyundan verilen ilk şehit olmuştur. Baykoca’nın kabri, bugün İnegöl’ümüzün Hamzabey kırsal mahallesinde bulunmaktadır” şeklinde konuştu.


TÜRBELER VE TARİHİN İZLERİNİ TAŞIYAN YAPITLAR
İnegöl, Baykoca’nın yanı sıra tarihte rastlanan pek çok kahramanın yattığı şehir olduğunu anlatan Taban, “Özellikle Osmanlı’nın kuruluş yıllarından, bu döneme ait isimlerin kabirleri şehrin farklı kırsal mahallelerinde bulunmaktadır. İnegöl’ün Fatihi olarak da bilinen Osmangazi’nin silah arkadaşı Turgutalp bunlardan biridir. Aynı zamanda Osmanlı döneminde yapılan pek çok eser de şehrin farklı noktalarında günümüze kadar ulaşmıştır. İshakpaşa Külliyesi bunlara önemli bir örnektir. İshakpaşa Camisi ve kapalı çarşı bölgesi adeta tarihi günümüze taşımaktadır. Yine şehrin pek çok bölgesinde tarihten günümüze ulaşmış yapıtlar yer almaktadır. İnegöl tarihi değerleriyle olduğu kadar doğal güzellikleriyle de dikkat çeken bir şehir. Yeşilin her tonunu bağrında taşıyan şehirde, yaylalar adeta insanların ömrüne ömür katıyor. Ormanları, dereleri, kanyonları ve yaylalarıyla İnegöl doğal güzelliklerin de bozulmadan günümüze ulaştığı nadir şehirlerden biri” dedi. “Kentin turizm adına gelişimi yönünde yerel idarenin attığı en önemli adımlardan biri, Türkiye’de kurulduğu dönemde ilk ilçe kent müzesi olma özelliğini taşıyan İnegöl Kent Müzesi” diyerek sözlerini sürdüren Başkan Taban, “2009 yılında açılan müze, adeta şehrin geçmişine ışık tutan ve geçmişle geleceği buluşturan bir mekan konumunda. Tamamı ilçe halkının bağışladığı tarihi değere sahip envanterlerle oluşturulan müze, bugüne kadar yüzbinlerce misafiri ağırladı. Yoğun bir ziyaretçi sirkülasyonunun olduğu tarihi müze, şehrin eski belediye binası olan ve restore edilen tarihi bir binada kuruldu. Bu müzenin hemen arka kısmında da şehrin simgesi olan mobilya sektörünün tarihinin canlandırıldığı İnegöl Mobilya ve Ağaç Sanayi Müzesi yer alıyor. Bu müze de 2014 yılında açıldı ve Dünyada ilk Mobilya Müzesi olma özelliği taşıyor. Müzede İnegöl Mobilyasının geçmişten günümüze hikayesi canlandırmalarla anlatılıyor. İnegöl Belediyesi olarak sanayi ve tarımın ön plana çıktığı şehrimizde turizm alanında attığımız adımları müzelerle sınırlandırmayarak farklı özellikleri de şehre kazandırmayı başardık. İnegöl Belediyesi Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) bunlardan biri. Şehrin doğal güzellikleriyle insanları buluşturan merkez, Yeniceköy Mahallesinde bulunuyor. 13 ayrı branşın yer aldığı merkezde yamaç paraşütünden bungalov evlere, okçuluktan balıkçılığa, bisiklet, ATV, motocross, kampçılık, havacılık gibi pek çok alanda hizmet veriliyor. Doğa severlerin uğrak mekanı olan DOSTUM, isminin de verdiği güvenle kısa sürede ülke çağında nam yapmış bir değer. Göl kenarında bulunan tesisleriyle bulunmaz bir nimet. Ayrıca İnegöl, yamaç paraşütü konusunda ayrı bir özelliğe de sahip. Aktaş Tepe ismi verilen 2222 rakımlı tepe, Türkiye’de eşi benzeri bulunmayan 3 yöne uçuş imkanı veren bir tepe. Bu özelliğiyle de İnegöl tercih edilen şehir konumunda” ifadelerini kullandı. İnegöl köftesine de vurgu yapan Taban, “İnegöl tüm bu değerlerini, şehre gelen her ziyaretçinin mutlaka tadına bakmadan dönmediği İnegöl Köftesiyle taçlandırıyor. Namı ülke sınırlarını aşmış olan İnegöl Köftesi, lezzeti ve sunumuyla tadına bakanları kendine hayran bırakmaya devam ediyor. İnegöl Belediyesi olarak yine şehrimizin bu turizm değerlerine bir yenisini daha eklemek için çalışmalara başladık. Kurşunlu Mahallesinde bulunan Bakmaca bölgesinde, İnegöl’ün Pamukkale’si olacak bir çalışmanın adımları atıldı. Kaynak suyunun içerisindeki minerallerden dolayı üzerinde aktığı kayaların rengini beyazlatması ve travertenlerdeki görüntünün oluştuğunun keşfedilmesiyle, kaynak suyu bin 500 metre mesafeden taşınarak, Bakmaca mevkiindeki yamaçta travertenler oluşması için kullanılmaya başlandı. Bölgenin kısa sürede yeni bir turizm değeri haline dönüşmesini hedefliyoruz” dedi.


Taban’dan İnegöl’e davet
Taban sözlerini şöyle tamamladı: “Doğa ve sağlık turizminin yeni merkezi konumundaki şehrimize her yıl yüzbinlerce turist geliyor. Özellikle Oylat’ın yurt dışından dahi müdavimleri var. Bizler de yerel yönetimler olarak şehrimizin bu değerlerini daha da parlatma, İnegöl’e sanayi ve tarım şehri unvanının yanında turizm kenti unvanını da kazandırmanın gayreti içerisindeyiz. İstiyoruz ki ülkemizin dört bir yanından misafirlerimiz gelip bu güzelliklere şahit olsun. Gelen tüm misafirlerimize de bizim gönüllü turizm elçimiz olun, gördüklerinizi kendi şehirlerinizde anlatın diyoruz. Buradan ben bir kez daha tüm yurttaşlarımızı şehrimize davet ediyorum. Gelin bu doğal güzellikleri, şifalı sularımızı, tarihi değerlerimizi, adrenalin dolu aktivitelerimizi birlikte yaşayıp güzel anılar biriktirelim.”
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.