Batılı ve modern olmanın Hristiyanlara kuyruk sallamaktan geçtiğini zanneden ahmak çoktur bizim memlekette. Her sene Paskalya’da yumurta boyar, bir Noel kutlamasına dönüştürdükleri yılbaşlarında çam süsleyip (çam ağacı deyince aklıma hep bekçi Osman ağabey gelir. Bu çam süsleyenleri o çam ağacının dibinde görüp gülerim. Bir gün anlatırım hikâyesini.) bizim Demreli Aziz Nikolaus olduğunu bilmedikleri “Noel Baba” kıyafetini giyerek eğlenceler düzenlerler.

Bilmedikleri sadece Noel Baba denilen şahsın Kuzey Kutbunda yaşamadığı ve aslında Pataralı olup Demre’ye yerleştiği değildir. O kırmızı elbisesi ilk zamanlarda yeşilken daha sonra Coca Cola’nın baskısıyla kırmızıya dönmüştür. Daha da geriye gidersek bir Pagan bayramıdır Noel kutlamaları. İsa Peygamberin doğumuyla ilgisi hiç yoktur. Hristiyan dünyası, herkes hediyeler alsın, ziyafetler düzenlesin ve alışveriş yapılsın diye pompalanıp durur. İşin özü budur.

Bizim memlekette de bu alışverişe yönlendirme amacıyla pompalansa da esasen Cumhuriyetin kurulması ardından CHP zihniyetinin insanlarımızı İslam’dan uzaklaştırmak için tesis ettiği çabalardan biridir. Hristiyanlığın resmi din olarak kabulü bile teklif edilmiştir. Mahmut Esat Bey (Bozkurt)’in 18 Temmuz 1923’te Mecliste yaptığı konuşmada olduğu gibi. Ben burada detaya girmeyeyim. Meraklısı Kazım Karabekir Paşa'nın 1970 yılında Yeni İstanbul Gazetesi’nde yayınlanan hatıralarına bakıversin bir zahmet.

Bu çabalar günümüzde başka türlü sürdürülüyor. Paskalya’da ilkokul öğrencilerine eğlenceymiş gibi hâlâ yumurta boyattırıldığını biliyor muydunuz? Boşuna inkâr etmeyin, komşumun çocuğu var ve gözümle gördüm. Okul ise normal bir ilkokul. Hristiyan okulu değil yani.

Bakın, entel! Gazeteci Ertuğrul Özkök de bu duruma destek niteliği taşıyan bir yazı yazmış;

“BİR MÜSLÜMAN’IN EN GÜZEL ‘MUTLU NOELLER’ MESAJI

Hıristiyanlar Christmas ismi geri geldi diye memnun.

Müslümanlar ve Yahudiler, başkan bu girişimle hiç olmazsa öteki inançlara da saygısını gösterdiği için memnun.

Ama en ilginç mesaj şehrin Müslüman kesiminin bir liderinden geldi:

“Biz Müslümanlar için hiç sorun değil. Çünkü biz Hazreti İsa’yı peygamber olarak tanımaya devam ediyoruz.”

Huu Diyanet...

Bizdeki yılbaşı düşmanları...

Bilin ki dünyada böyle Müslümanlar da var...”

Kim demiş? Nasıl demiş? O bölümü yazmamış Ertuğrul. Ancak iktibas edilen beyan doğru. İslam da Hz. İsa’yı peygamber olarak kabul eder. Ne var ki, onun doğum gününü kutlama gibi şeyler yoktur İslam’da…

Diyanet Ertuğrul’un çağrısına ne cevap verecek merak ederim doğrusu. Tabii eğer kale alıp bir cevap verirse…

Batı’ya böyle hilkat garibesi bir hayranlık nedendir bilmem. Ama şunu iyi biliyorum ki Batı bize, bu coğrafyada yaşayanlara düşman. Bunun örneklerini bizzat yaşadım. Çevremde yaşayanları da üzülerek görüyorum. Ancak, çok çarpıcı bir örneğini gördüm ki “vay canına!” demekten kendimi alamadım.

Size de aktarayım;

Uzun seneler Güney sahillerinde yaşadım. Burada doğal olarak yabancılarla da ahbaplık kurdum. Bu tanıdıklarım arasında bir hanımefendi var. Adını vermeyeceğim. Bu hanımefendinin dini inancı yok. Kendisi bir deist. (Yaradancılık anlamına gelen Deizm, evrenin bir yaratıcı tarafından yaratılıp daha sonra bu yaratıcının insanı kendi başına bıraktığını kabul eden bir felsefi akım ya da inanç biçimidir. Deizm, peygamberleri ve Kutsal kitapları reddeder.) Bir yabancıyla evli ve Türkiye’de yaşıyor. Türk vatandaşlığını da almış bir kişi. İslam’dan, Müslümanlardan nefret etmez. İnançlarına saygı gösterir. Altın gibi kalbi olan biridir. Allah hidayet nasip etsin.

Onun bu durumu, yani Müslümanlara saygı göstermesi memleketinde yaşayanları çok rahatsız etmiş. Sosyal medyada bu hanımefendiyi sırf Türkiye’de yaşıyor ve Müslümanlarla dostluk kuruyor diye “İslamcı ve kökten dinci” ilan etmişler. Kendisi bu durumu anlayamıyor ve çok üzülüyor. Sosyal medyada şu paylaşımı yapmış:

“xxxx'daki bazı insanların herhalde kafası karışmış ve benim bir İslami köktendinciye dönüştüğümü söylüyorlar!!! Bunun nereden çıktığını bilmiyorum ama şunu teyit etmek isterim ki tüm dinlere saygı duymakla birlikte, hiçbirine ait değilim ve yobazlık dünyada en çok nefret ettiğim şeylerden biridir. Günaydın, merhaba! Çok yaşa insanlık!”

Memleketinin adını da bilhassa vermedim. Bu hanımefendi paylaşımına Türkiye’deki dostlarının yaptığı “Biz seni tanıyoruz. Endişelenme.” Şeklindeki yorumlara cevap olarak da şunu yazmış;

“İnsanların hakkımda yarattıkları dedikodu umurumda değil ama öyle şeyler söylüyorlar ki sevdiklerim için büyük problemler yaratıyor...”

Görüyor musunuz algı yönetimini ve yabancıların hakkımızda ne düşündüklerini? Kendi insanlarını bile hiç düşünmeden harcıyorlar…

Siz hala bunlara kuyruk sallayın Noel babacılar!