Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, özellikle Almanya ile yaşanan son dönem gelişmeler ışığında yeni bir dönemece girdi. Hem diplomatik hem ekonomik düzeyde etki yaratan bu süreç, iki tarafın da gelecekteki ilişkilerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip bir yol ayrımına işaret ediyor. Türkiye-Almanya hattında yaşanan son gelişmeleri ve ilişkilerde kritik bir eşik olarak değerlendirilebilecek dinamikleri ele alan bu derinlemesine araştırma, tarafların karşılıklı beklentilerine ve çözüm yollarına ışık tutuyor.
Haber Giriş Tarihi: 05.11.2025 16:01
Haber Güncellenme Tarihi: 05.11.2025 16:01
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
Son dönemde, Almanya ve Türkiye arasında gerçekleşen üst düzey siyasi temaslar, ilişkilerin geleceğine dair farklı sinyaller veriyor. Özellikle ekonomik işbirliği, enerji politikaları ve göç meselesi, iki ülkenin stratejik ortaklığının kırılganlıklarını daha görünür bir hale getirdi.
Araştırma bulgularına göre, Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki yavaşlama, Berlin başta olmak üzere Avrupa merkezlerinde sıkça tartışılan bir konu. DW Türkçe'de yayımlanan son bir analiz raporuna göre Alman hükümeti, göçmen krizini yönetme noktasında Türkiye ile yapılan anlaşmaların devamını savunuyor ancak demokrasi ve insan hakları meselelerini de masada tutma konusunda kararlı görünüyor. Öte yandan Türkiye cephesi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve AB'ye tam üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılmasını öncelikli hedef olarak belirtiyor.
İkili görüşmelerin ana gündem maddelerinden biri de enerji iş birliği. Almanya'nın yenilenebilir kaynaklara geçişte hız kazandığı bu dönemde Türkiye ile doğalgaz taşımacılığı ve enerji altyapılarında ortaklık fırsatları aranıyor. Enerji piyasası uzmanları, Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını azaltma çabalarında Türkiye'nin jeopolitik avantajının kritik bir rol oynayabileceğini belirtiyor.
Göç konusunda ise 2016 yılında yürürlüğe giren AB-Türkiye mutabakatı, iki taraf için de büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 4 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapması ve bunun sonucunda Avrupa’ya yönelen göç akışını büyük ölçüde sınırlandırması, Ankara'nın elindeki önemli bir kart olarak değerlendiriliyor. Almanya ise bu mutabakatın güçlendirilerek devam etmesi gerektiğini savunurken, finansal destekler ve insan hakları standartları üzerindeki taleplerini sıkı bir şekilde koruyor.
Bu tabloda, Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeniden şekillenen ortaklık stratejileri belirleyici olacak gibi görünüyor. Her iki ülkenin karşılıklı menfaatlere dayalı dengeli bir yol haritası oluşturması durumunda yalnızca ikili ilişkiler değil, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkisinin genel seyri de pozitif bir ivme kazanabilir. Ancak aksi ihtimalde yaşanacak olası kopuşlar, hem ekonomik iş birliklerinde hem de diplomatik bağlarda uzun vadeli sonuçlar yaratabilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Almanya ve Türkiye arasında “kritik eşik”
Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, özellikle Almanya ile yaşanan son dönem gelişmeler ışığında yeni bir dönemece girdi. Hem diplomatik hem ekonomik düzeyde etki yaratan bu süreç, iki tarafın da gelecekteki ilişkilerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip bir yol ayrımına işaret ediyor. Türkiye-Almanya hattında yaşanan son gelişmeleri ve ilişkilerde kritik bir eşik olarak değerlendirilebilecek dinamikleri ele alan bu derinlemesine araştırma, tarafların karşılıklı beklentilerine ve çözüm yollarına ışık tutuyor.
Son dönemde, Almanya ve Türkiye arasında gerçekleşen üst düzey siyasi temaslar, ilişkilerin geleceğine dair farklı sinyaller veriyor. Özellikle ekonomik işbirliği, enerji politikaları ve göç meselesi, iki ülkenin stratejik ortaklığının kırılganlıklarını daha görünür bir hale getirdi.
Araştırma bulgularına göre, Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki yavaşlama, Berlin başta olmak üzere Avrupa merkezlerinde sıkça tartışılan bir konu. DW Türkçe'de yayımlanan son bir analiz raporuna göre Alman hükümeti, göçmen krizini yönetme noktasında Türkiye ile yapılan anlaşmaların devamını savunuyor ancak demokrasi ve insan hakları meselelerini de masada tutma konusunda kararlı görünüyor. Öte yandan Türkiye cephesi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve AB'ye tam üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılmasını öncelikli hedef olarak belirtiyor.
İkili görüşmelerin ana gündem maddelerinden biri de enerji iş birliği. Almanya'nın yenilenebilir kaynaklara geçişte hız kazandığı bu dönemde Türkiye ile doğalgaz taşımacılığı ve enerji altyapılarında ortaklık fırsatları aranıyor. Enerji piyasası uzmanları, Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını azaltma çabalarında Türkiye'nin jeopolitik avantajının kritik bir rol oynayabileceğini belirtiyor.
Göç konusunda ise 2016 yılında yürürlüğe giren AB-Türkiye mutabakatı, iki taraf için de büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 4 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapması ve bunun sonucunda Avrupa’ya yönelen göç akışını büyük ölçüde sınırlandırması, Ankara'nın elindeki önemli bir kart olarak değerlendiriliyor. Almanya ise bu mutabakatın güçlendirilerek devam etmesi gerektiğini savunurken, finansal destekler ve insan hakları standartları üzerindeki taleplerini sıkı bir şekilde koruyor.
Bu tabloda, Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeniden şekillenen ortaklık stratejileri belirleyici olacak gibi görünüyor. Her iki ülkenin karşılıklı menfaatlere dayalı dengeli bir yol haritası oluşturması durumunda yalnızca ikili ilişkiler değil, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkisinin genel seyri de pozitif bir ivme kazanabilir. Ancak aksi ihtimalde yaşanacak olası kopuşlar, hem ekonomik iş birliklerinde hem de diplomatik bağlarda uzun vadeli sonuçlar yaratabilir.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler