Alzheimer hastalığı, dünya genelinde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelirken, yapılan araştırmalarda nörodejeneratif ortaya çıkan kadınların daha fazla büyüdüğünü ortaya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sistemlerine göre, Alzheimer hastalarının yaklaşık %60'ını kadınlar oluşturuyor. Bu oran, kadınların yaşlılık döneminde kadınların yakalanma riskinin erkeklere göre daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 22.09.2024 14:50
Haber Güncellenme Tarihi: 22.09.2024 14:50
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Alzheimer, beyin hasarının meydana gelmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ilerleyici bir gelişmedir. Bu süreç, hafıza kaybı, yapısal bozulma, davranış bozuklukları ve sonunda günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirememe gibi belirtilerle kendini gösterir. Yaşlılıkla daha sık görülen Alzheimer, özellikle 65 yaş üstü bireylerde risk faktörünü artırıyor.
Yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalığının erkeklere göre daha fazla görülmesinin çok sayıda ortaya çıktığını ortaya koyuyor. bazı parçaların biyolojik, hormonal ve yaşam süresi ile ilgili faktörlerle açıklanıyor.
Kadınlar genellikle erkeklere göre daha uzun yaşadıkları için, Alzheimer'a yakalanma olasılıkları da bu duruma paralel olarak artıyor. Genellikle Alzheimer yaşlılıkta ortaya çıktığı için, daha uzun yaşam süresi olan kadınların daha fazla etkilenmesine yol açar.
Kadınlarda, menopoz dönemlerinde ve sonrasındaki seviyelerde ciddi bir düşüş yaşarlar. Bu durum, beyindeki nöroprotektif özelliklerin dağılımına ve sinir hücresinin daha fazla görmesine zarar vermesine neden olabilir. Yapılan birçok araştırma, büyüme hormonunun beyin sağlığını koruyucu etkisi olduğunu ve menopoz sonrasında kadınların Alzheimer'a karşı daha fazla performans elde ettiğini ortaya koyuyor.
Genetik yatkınlık da kadınların Alzheimer riskini artıran faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle ApoE-ε4 geninin zayıflığına sahip olan kadınların, Alzheimer'a yakalanma riskinin erkeklere göre daha fazla olduğu biliniyor. Bu gen, beyindeki amiloid plakların büyümesine ve toplumun daha hızlı ilerlemesine yol açar.
Amerika'da yapılan kapsamlı bir araştırma, kadınların Alzheimer'a yakalanma oranlarını incelerken, hücresel büyüme sürecinin daha farklı belirtilerini gösterdi. Araştırmaya göre kadınların beyin yapısı yaşlandıkça erkeklerden daha hızlı bir şekilde küçülme oluyor. Bu da kadınların yeteneklerinin daha hızlı zayıflamasına ve Alzheimer belirtilerinin daha erken ortaya çıkmasına neden oluyor.
Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan başka bir araştırmada ise kadınların beyinlerindeki gri madde kaybının menopoz sonrasında hızlandığı tespit edildi. Bu durum, özellikle 50 yaşında sonra kişinin Alzheimer riskinin azalmasına neden oluyor. Beyindeki gri madde, hafıza, düşünme ve karar verme gibi yöntemlerde önemli rol oynuyor.
Kadınların Alzheimer hastalığına daha fazla maruz kalması, yalnızca biyolojik ve olası sonuçlarla sınırlı değil. Aynı zamanda sosyal ve psikolojik etkiler de büyük önem taşıyor. Özellikle kadınlarda Alzheimer'a yakalandıklarında, ailedeki rollerini kaybetme ve bakıma muhtaç hale gelme gibi durumlarla karşı karşıya kalırlar. Bu, psikolojik olayların daha da ağırlaşmasına neden oluyor.
Uzmanlar, Alzheimer'a yakalananların ailelerinin ve anksiyete gibi ruhsal bozuklukların daha yatkın olduğunu da belirtiyor. Araştırmalar, Alzheimer'la birlikte virüsün varlığının, insanlarda ilerleyişini hızlandırdığını ve yaşamın önemli ölçüde düşürdüğünü ortaya koyuyor.
Kadınlarda Alzheimer hastalığına yönelik büyüme, hormonal tedavi seçenekleri, sağlıklı yaşam patlaması ve erken teşhis ön planda ortaya çıkıyor. Özellikle menopoz dönemindeki değişimlerin tedavisi, Alzheimer'a karşı koruyucu bir önlem olarak araştırmada tartışılan önemli bir bölümün biri. Ancak bu parçaların etkili olup olmadığı, daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.
Ayrıca sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, beyin egzersizleri ve sosyal ilişkiler sürdürülmekte, Alzheimer tehlikesinin azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Kadınlara yönelik koruyucu stratejilerin geliştirilmesi, erken teşhis olanaklarının çeşitliliği ve kapsamlı kampanyalarının yaygınlaştırılması, gelecekte bu olayların görülmemesinde önemli adımlar olarak görülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alzheimer hastalığı kadınları daha çok etkiliyor
Alzheimer hastalığı, dünya genelinde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelirken, yapılan araştırmalarda nörodejeneratif ortaya çıkan kadınların daha fazla büyüdüğünü ortaya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sistemlerine göre, Alzheimer hastalarının yaklaşık %60'ını kadınlar oluşturuyor. Bu oran, kadınların yaşlılık döneminde kadınların yakalanma riskinin erkeklere göre daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Alzheimer, beyin hasarının meydana gelmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ilerleyici bir gelişmedir. Bu süreç, hafıza kaybı, yapısal bozulma, davranış bozuklukları ve sonunda günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirememe gibi belirtilerle kendini gösterir. Yaşlılıkla daha sık görülen Alzheimer, özellikle 65 yaş üstü bireylerde risk faktörünü artırıyor.
Yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalığının erkeklere göre daha fazla görülmesinin çok sayıda ortaya çıktığını ortaya koyuyor. bazı parçaların biyolojik, hormonal ve yaşam süresi ile ilgili faktörlerle açıklanıyor.
Kadınlar genellikle erkeklere göre daha uzun yaşadıkları için, Alzheimer'a yakalanma olasılıkları da bu duruma paralel olarak artıyor. Genellikle Alzheimer yaşlılıkta ortaya çıktığı için, daha uzun yaşam süresi olan kadınların daha fazla etkilenmesine yol açar.
Kadınlarda, menopoz dönemlerinde ve sonrasındaki seviyelerde ciddi bir düşüş yaşarlar. Bu durum, beyindeki nöroprotektif özelliklerin dağılımına ve sinir hücresinin daha fazla görmesine zarar vermesine neden olabilir. Yapılan birçok araştırma, büyüme hormonunun beyin sağlığını koruyucu etkisi olduğunu ve menopoz sonrasında kadınların Alzheimer'a karşı daha fazla performans elde ettiğini ortaya koyuyor.
Genetik yatkınlık da kadınların Alzheimer riskini artıran faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle ApoE-ε4 geninin zayıflığına sahip olan kadınların, Alzheimer'a yakalanma riskinin erkeklere göre daha fazla olduğu biliniyor. Bu gen, beyindeki amiloid plakların büyümesine ve toplumun daha hızlı ilerlemesine yol açar.
Amerika'da yapılan kapsamlı bir araştırma, kadınların Alzheimer'a yakalanma oranlarını incelerken, hücresel büyüme sürecinin daha farklı belirtilerini gösterdi. Araştırmaya göre kadınların beyin yapısı yaşlandıkça erkeklerden daha hızlı bir şekilde küçülme oluyor. Bu da kadınların yeteneklerinin daha hızlı zayıflamasına ve Alzheimer belirtilerinin daha erken ortaya çıkmasına neden oluyor.
Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan başka bir araştırmada ise kadınların beyinlerindeki gri madde kaybının menopoz sonrasında hızlandığı tespit edildi. Bu durum, özellikle 50 yaşında sonra kişinin Alzheimer riskinin azalmasına neden oluyor. Beyindeki gri madde, hafıza, düşünme ve karar verme gibi yöntemlerde önemli rol oynuyor.
Kadınların Alzheimer hastalığına daha fazla maruz kalması, yalnızca biyolojik ve olası sonuçlarla sınırlı değil. Aynı zamanda sosyal ve psikolojik etkiler de büyük önem taşıyor. Özellikle kadınlarda Alzheimer'a yakalandıklarında, ailedeki rollerini kaybetme ve bakıma muhtaç hale gelme gibi durumlarla karşı karşıya kalırlar. Bu, psikolojik olayların daha da ağırlaşmasına neden oluyor.
Uzmanlar, Alzheimer'a yakalananların ailelerinin ve anksiyete gibi ruhsal bozuklukların daha yatkın olduğunu da belirtiyor. Araştırmalar, Alzheimer'la birlikte virüsün varlığının, insanlarda ilerleyişini hızlandırdığını ve yaşamın önemli ölçüde düşürdüğünü ortaya koyuyor.
Kadınlarda Alzheimer hastalığına yönelik büyüme, hormonal tedavi seçenekleri, sağlıklı yaşam patlaması ve erken teşhis ön planda ortaya çıkıyor. Özellikle menopoz dönemindeki değişimlerin tedavisi, Alzheimer'a karşı koruyucu bir önlem olarak araştırmada tartışılan önemli bir bölümün biri. Ancak bu parçaların etkili olup olmadığı, daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.
Ayrıca sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, beyin egzersizleri ve sosyal ilişkiler sürdürülmekte, Alzheimer tehlikesinin azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Kadınlara yönelik koruyucu stratejilerin geliştirilmesi, erken teşhis olanaklarının çeşitliliği ve kapsamlı kampanyalarının yaygınlaştırılması, gelecekte bu olayların görülmemesinde önemli adımlar olarak görülüyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler