Ankilozan spondilit (AS), genellikle omurga ve pelvisteki eklemleri etkileyen, kronik ve ilerleyici bir iltihaplı romatizmal hastalıktır. Başlangıçta bel ve sırt ağrısı ile kendini gösteren bu hastalık, tedavi edilmezse omurga ve eklemlerde kalıcı hasarlara yol açabilir. Erken tanı ve tedavi, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve komplikasyonları önlemek için kritik öneme sahiptir. Ancak, ankilozan spondilit tanısında yaşanan gecikmeler, hastaların kamburluk gibi ciddi deformitelerle karşılaşmasına neden olabilir.
Haber Giriş Tarihi: 28.12.2024 16:45
Haber Güncellenme Tarihi: 28.12.2024 16:45
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
Ankilozan spondilit, genellikle genç erişkinlerde, özellikle 20-40 yaşları arasında görülen bir hastalıktır. Bağışıklık sisteminin anormal bir şekilde omurga eklemlerine saldırarak iltihaplanmaya neden olması sonucu ortaya çıkar. Hastalık, omurgadaki eklemler ve sakroiliak eklemler gibi büyük eklemleri etkileyebilir, bu da zamanla ağrıya, sertliğe ve hareket kısıtlılığına yol açar.
AS'nin erken dönemlerinde belirtiler genellikle bel ve sırt ağrısı, sabah tutukluğu ve hareket kısıtlılığı şeklinde kendini gösterir. Ancak hastalar bu semptomları genellikle basit bir bel ağrısı olarak değerlendirebilir ve tedaviye başlamakta gecikebilirler. Bu nedenle, hastalığın doğru şekilde teşhis edilmesi ve uygun tedaviye başlanması çok önemlidir.
Ankilozan spondilit, tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlardan biri de kamburluk (küf) oluşumudur. Hastalığın ilerleyen aşamalarında, omurgadaki eklemler arasındaki bağlar kalınlaşır ve eklemler kaynar. Bu durum, omurganın hareketliliğini sınırlayarak, sırtın eğilmesine neden olabilir. Zamanla omurgadaki bu deformasyon, kamburluk olarak adlandırılır ve hastaların duruşlarını etkiler.
Tanı konulmadığı veya tedavi edilmediği durumlarda, kamburluk çok daha hızlı gelişebilir. Omurgada meydana gelen deformasyon, sadece estetik bir sorun olmanın ötesine geçer. Aynı zamanda hastaların günlük aktivitelerini zorlaştırır ve yaşam kalitelerini düşürür. Kamburluk, ayrıca iç organlara da baskı yaparak solunum ve sindirim gibi fonksiyonları da olumsuz etkileyebilir.
Ankilozan spondilitin tedavisinde erken müdahale çok önemlidir. Erken tanı, hastalığın ilerlemesini engelleyerek kalıcı hasarları önleyebilir. Tedavi, genellikle antiinflamatuar ilaçlar, biyolojik tedaviler ve fizik tedavi yöntemlerini içerir. Anti-inflamatuar ilaçlar, hastalığın iltihaplanmasını kontrol altına alarak ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur. Biyolojik tedaviler ise bağışıklık sistemini hedef alarak hastalığın ilerlemesini durdurur.
Fizik tedavi, hastaların hareket kabiliyetini artırmak ve eklem sertliğini azaltmak için önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, omurganın esnekliğini artırabilir ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirebilir. Ayrıca, doğru duruş ve ergonomi, kamburluğun önlenmesine yardımcı olabilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ankilozan spondilit tanısında gecikme yaşanırsa kamburluk oluşabilir
Ankilozan spondilit (AS), genellikle omurga ve pelvisteki eklemleri etkileyen, kronik ve ilerleyici bir iltihaplı romatizmal hastalıktır. Başlangıçta bel ve sırt ağrısı ile kendini gösteren bu hastalık, tedavi edilmezse omurga ve eklemlerde kalıcı hasarlara yol açabilir. Erken tanı ve tedavi, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve komplikasyonları önlemek için kritik öneme sahiptir. Ancak, ankilozan spondilit tanısında yaşanan gecikmeler, hastaların kamburluk gibi ciddi deformitelerle karşılaşmasına neden olabilir.
Ankilozan spondilit, genellikle genç erişkinlerde, özellikle 20-40 yaşları arasında görülen bir hastalıktır. Bağışıklık sisteminin anormal bir şekilde omurga eklemlerine saldırarak iltihaplanmaya neden olması sonucu ortaya çıkar. Hastalık, omurgadaki eklemler ve sakroiliak eklemler gibi büyük eklemleri etkileyebilir, bu da zamanla ağrıya, sertliğe ve hareket kısıtlılığına yol açar.
AS'nin erken dönemlerinde belirtiler genellikle bel ve sırt ağrısı, sabah tutukluğu ve hareket kısıtlılığı şeklinde kendini gösterir. Ancak hastalar bu semptomları genellikle basit bir bel ağrısı olarak değerlendirebilir ve tedaviye başlamakta gecikebilirler. Bu nedenle, hastalığın doğru şekilde teşhis edilmesi ve uygun tedaviye başlanması çok önemlidir.
Ankilozan spondilit, tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlardan biri de kamburluk (küf) oluşumudur. Hastalığın ilerleyen aşamalarında, omurgadaki eklemler arasındaki bağlar kalınlaşır ve eklemler kaynar. Bu durum, omurganın hareketliliğini sınırlayarak, sırtın eğilmesine neden olabilir. Zamanla omurgadaki bu deformasyon, kamburluk olarak adlandırılır ve hastaların duruşlarını etkiler.
Tanı konulmadığı veya tedavi edilmediği durumlarda, kamburluk çok daha hızlı gelişebilir. Omurgada meydana gelen deformasyon, sadece estetik bir sorun olmanın ötesine geçer. Aynı zamanda hastaların günlük aktivitelerini zorlaştırır ve yaşam kalitelerini düşürür. Kamburluk, ayrıca iç organlara da baskı yaparak solunum ve sindirim gibi fonksiyonları da olumsuz etkileyebilir.
Ankilozan spondilitin tedavisinde erken müdahale çok önemlidir. Erken tanı, hastalığın ilerlemesini engelleyerek kalıcı hasarları önleyebilir. Tedavi, genellikle antiinflamatuar ilaçlar, biyolojik tedaviler ve fizik tedavi yöntemlerini içerir. Anti-inflamatuar ilaçlar, hastalığın iltihaplanmasını kontrol altına alarak ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur. Biyolojik tedaviler ise bağışıklık sistemini hedef alarak hastalığın ilerlemesini durdurur.
Fizik tedavi, hastaların hareket kabiliyetini artırmak ve eklem sertliğini azaltmak için önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, omurganın esnekliğini artırabilir ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirebilir. Ayrıca, doğru duruş ve ergonomi, kamburluğun önlenmesine yardımcı olabilir.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler