Avrupa Birliği'nde Siyasi Ayrışmaların Derinleşmesi
Avrupa Birliği'nde Siyasi Ayrışmaların Derinleşmesi
Avrupa Birliği (AB), kurulduğu günden bu yana birlik ve dayanışma prensipleri üzerine inşa edildi. Üye ülkelerin ortak hedefleri doğrultusunda ekonomik, siyasi ve sosyal politikalar geliştirmesi amaçlandı. Ancak son yıllarda, Avrupa Birliği’nde siyasi ayrışmaların giderek derinleştiği dikkat çekiyor. Gerek ulusal çıkarların ön plana çıkması, gerekse küresel krizlerin etkisi bu süreci hızlandıran başlıca etkenler arasında yer alıyor.
Haber Giriş Tarihi: 29.03.2025 11:22
Haber Güncellenme Tarihi: 29.03.2025 11:22
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
Araştırmalara göre, AB içindeki siyasi ayrışmaların temelinde ekonomik eşitsizlikler yatıyor. Doğu Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa’ya kıyasla daha düşük gelişmişlik seviyelerine sahip. Bu durum, birlik içerisinde ortak politikalar geliştirilmesini zorlaştırıyor. Örneğin, İtalya ve Polonya gibi ülkeler iklim krizi, göç ve bütçe tahsisleri gibi konularda daha korumacı politikalar benimserken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler daha 'birlikçi' bir yaklaşım sergiliyor. Avrupa Politikaları Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir çalışmaya göre, bu tür görüş ayrılıkları AB'nin uzun vadede karar alma mekanizmalarını zayıflatabilir.
Siyasi ayrışmanın bir diğer önemli sebebi ise popülist politikaların yükselişe geçmesi. Birçok AB üyesi ülke, uluslararası iş birliği yerine kendi ulusal çıkarlarını önceliklendiren popülist liderlerin etkisi altında. Brexit örneği, siyasi ayrışmaların ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Bu süreçte İngiltere, AB’ye ekonomik bağlılığını sorgulayan ve siyasi bağımsızlık arayışında olan bir politika izledi. Nitekim bu kararın etkileri, AB’nin genel yapısında hem maddi hem de manevi anlamda ağır sonuçlar doğurdu.
Göçmen krizi de ayrışmanın bir diğer önemli boyutunu oluşturuyor. 2015 yılı itibarıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan gelen göç dalgası AB ülkeleri arasında ciddi bir politik gerilim yarattı. Almanya gibi göçmen yanlısı politikaları savunan ülkeler ile Macaristan ve Çekya gibi sınırlarını sıkı şekilde koruma siyasetini benimseyen ülkeler arasındaki çatışma hala çözüme kavuşturulabilmiş değil.
Tüm bu faktörler, Avrupa Birliği’de bölgesel ve ulusal düzeyde siyasi ayrışmalara zemin hazırlıyor. Uzmanlar, bu süreç devam ettiğinde AB’nin politik dayanışmasının ciddi bir risk altında olabileceğini ifade ediyor. Birlik içerisinde daha etkili koordinasyon mekanizmaları oluşturulması gerektiğinin altını çizen araştırmacılar, çözüm önerileri kapsamında ortak çıkarların önceliklendirilmesine odaklanılması gerektiğini vurguluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Avrupa Birliği'nde Siyasi Ayrışmaların Derinleşmesi
Avrupa Birliği (AB), kurulduğu günden bu yana birlik ve dayanışma prensipleri üzerine inşa edildi. Üye ülkelerin ortak hedefleri doğrultusunda ekonomik, siyasi ve sosyal politikalar geliştirmesi amaçlandı. Ancak son yıllarda, Avrupa Birliği’nde siyasi ayrışmaların giderek derinleştiği dikkat çekiyor. Gerek ulusal çıkarların ön plana çıkması, gerekse küresel krizlerin etkisi bu süreci hızlandıran başlıca etkenler arasında yer alıyor.
Araştırmalara göre, AB içindeki siyasi ayrışmaların temelinde ekonomik eşitsizlikler yatıyor. Doğu Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa’ya kıyasla daha düşük gelişmişlik seviyelerine sahip. Bu durum, birlik içerisinde ortak politikalar geliştirilmesini zorlaştırıyor. Örneğin, İtalya ve Polonya gibi ülkeler iklim krizi, göç ve bütçe tahsisleri gibi konularda daha korumacı politikalar benimserken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler daha 'birlikçi' bir yaklaşım sergiliyor. Avrupa Politikaları Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir çalışmaya göre, bu tür görüş ayrılıkları AB'nin uzun vadede karar alma mekanizmalarını zayıflatabilir.
Siyasi ayrışmanın bir diğer önemli sebebi ise popülist politikaların yükselişe geçmesi. Birçok AB üyesi ülke, uluslararası iş birliği yerine kendi ulusal çıkarlarını önceliklendiren popülist liderlerin etkisi altında. Brexit örneği, siyasi ayrışmaların ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Bu süreçte İngiltere, AB’ye ekonomik bağlılığını sorgulayan ve siyasi bağımsızlık arayışında olan bir politika izledi. Nitekim bu kararın etkileri, AB’nin genel yapısında hem maddi hem de manevi anlamda ağır sonuçlar doğurdu.
Göçmen krizi de ayrışmanın bir diğer önemli boyutunu oluşturuyor. 2015 yılı itibarıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan gelen göç dalgası AB ülkeleri arasında ciddi bir politik gerilim yarattı. Almanya gibi göçmen yanlısı politikaları savunan ülkeler ile Macaristan ve Çekya gibi sınırlarını sıkı şekilde koruma siyasetini benimseyen ülkeler arasındaki çatışma hala çözüme kavuşturulabilmiş değil.
Tüm bu faktörler, Avrupa Birliği’de bölgesel ve ulusal düzeyde siyasi ayrışmalara zemin hazırlıyor. Uzmanlar, bu süreç devam ettiğinde AB’nin politik dayanışmasının ciddi bir risk altında olabileceğini ifade ediyor. Birlik içerisinde daha etkili koordinasyon mekanizmaları oluşturulması gerektiğinin altını çizen araştırmacılar, çözüm önerileri kapsamında ortak çıkarların önceliklendirilmesine odaklanılması gerektiğini vurguluyor.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler