Son dönemlerde yapılan çalışmalar ve ihracat rakamları, arıcılık sektörünün Türkiye ekonomisine etkisini net bir şekilde gözler önüne seriyor. Özellikle 2023 yılının ilk dört ayında arıcılık ürünlerinden elde edilen döviz geliri dikkat çekici artışlar sağladı.
Haber Giriş Tarihi: 23.05.2025 15:56
Haber Güncellenme Tarihi: 23.05.2025 15:57
Kaynak:
Ramazan Gültaş
Türkiye genelinde üretilen bal, polen, arı sütü ve propolis gibi ürünlerin ihracat geliri, sadece ocak-nisan döneminde 12 milyon dolar seviyesine ulaştı. Bu durum, hem sektör temsilcilerini hem de ekonomiye yön veren aktörleri memnun ediyor.
Uzmanlar, Türkiye'nin coğrafi yapısı ve bitki çeşitliliği sayesinde, dünyada arı ürünlerinin başta gelen üreticilerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor. Elde edilen gelir, yalnızca tarım ihracatı verilerine katkı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda arıcılık faaliyetlerini sürdürülebilir bir ekonomik model haline dönüştürmede önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda özellikle Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden temin edilen bal ve diğer ürünlerin Avrupa, Orta Doğu ve Uzak Doğu pazarlarında yoğun ilgi gördüğü belirtiliyor.
Elde edilen verilere göre, Türk balı ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18’lik bir artış gösterdi. Uzmanlara göre bu artışın arkasında hem kalite standartlarının yükseltilmesi hem de uluslararası pazarlarda gerçekleştirilen tanıtım kampanyaları yatıyor. Ayrıca, organik ve doğal ürünlere olan talebin giderek artması da ihracatı teşvik eden faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye Arıcılar Birliği'nden alınan bilgilere göre, ülkedeki toplam kovan sayısının 8 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Yenilikçi üretim tekniklerine yönelik teşvikler ve eğitim çalışmaları, hem kovan başına alınan verimi artırıyor hem de üretim maliyetlerini optimize edebiliyor. Bunun yanı sıra devlet destekli projeler ve teşvik mekanizmaları da sektöre katkı sunarak küresel rekabette ön planda olmasını sağlıyor.
Araştırmacılar, arıcılık sektörü ve ürün ihracatı üzerinden elde edilen kazancın yalnız ekonomik değil; aynı zamanda ekolojik sürdürülebilirlik açısından da hayati önem taşıdığını belirtiyor. Arılar, yalnızca bal üretimiyle değil; bitkisel üretimdeki tozlaşmaya katkılarıyla da tarım ekosisteminin vazgeçilmez bir halkası olarak öne çıkıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Balın ekonomiye katkısı giderek artıyor
Son dönemlerde yapılan çalışmalar ve ihracat rakamları, arıcılık sektörünün Türkiye ekonomisine etkisini net bir şekilde gözler önüne seriyor. Özellikle 2023 yılının ilk dört ayında arıcılık ürünlerinden elde edilen döviz geliri dikkat çekici artışlar sağladı.
Türkiye genelinde üretilen bal, polen, arı sütü ve propolis gibi ürünlerin ihracat geliri, sadece ocak-nisan döneminde 12 milyon dolar seviyesine ulaştı. Bu durum, hem sektör temsilcilerini hem de ekonomiye yön veren aktörleri memnun ediyor.
Uzmanlar, Türkiye'nin coğrafi yapısı ve bitki çeşitliliği sayesinde, dünyada arı ürünlerinin başta gelen üreticilerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor. Elde edilen gelir, yalnızca tarım ihracatı verilerine katkı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda arıcılık faaliyetlerini sürdürülebilir bir ekonomik model haline dönüştürmede önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda özellikle Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden temin edilen bal ve diğer ürünlerin Avrupa, Orta Doğu ve Uzak Doğu pazarlarında yoğun ilgi gördüğü belirtiliyor.
Elde edilen verilere göre, Türk balı ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18’lik bir artış gösterdi. Uzmanlara göre bu artışın arkasında hem kalite standartlarının yükseltilmesi hem de uluslararası pazarlarda gerçekleştirilen tanıtım kampanyaları yatıyor. Ayrıca, organik ve doğal ürünlere olan talebin giderek artması da ihracatı teşvik eden faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye Arıcılar Birliği'nden alınan bilgilere göre, ülkedeki toplam kovan sayısının 8 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Yenilikçi üretim tekniklerine yönelik teşvikler ve eğitim çalışmaları, hem kovan başına alınan verimi artırıyor hem de üretim maliyetlerini optimize edebiliyor. Bunun yanı sıra devlet destekli projeler ve teşvik mekanizmaları da sektöre katkı sunarak küresel rekabette ön planda olmasını sağlıyor.
Araştırmacılar, arıcılık sektörü ve ürün ihracatı üzerinden elde edilen kazancın yalnız ekonomik değil; aynı zamanda ekolojik sürdürülebilirlik açısından da hayati önem taşıdığını belirtiyor. Arılar, yalnızca bal üretimiyle değil; bitkisel üretimdeki tozlaşmaya katkılarıyla da tarım ekosisteminin vazgeçilmez bir halkası olarak öne çıkıyor.
(Ramazan Gültaş)
Kaynak: Ramazan Gültaş
En Çok Okunan Haberler