Çocukların şiddete şahit olması nesiller arası travmaya sebep oluyor
Çocukların şiddete şahit olması nesiller arası travmaya sebep oluyor
Çocukların maruz kaldığı travmatik olaylar, sadece onların ruhunu değiştirmiyor, nesillerin de yaşam haklarını koruyor. Son keşifler, şiddete tanıklık eden, nesiller arası travma yaşama olayının yüksek düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu durum, çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimlerini derinden sarsmakla kalıyor, aynı zamanda sonraki nesillerde de olumsuz gidişat devam ediyor.
Haber Giriş Tarihi: 05.10.2024 16:33
Haber Güncellenme Tarihi: 05.10.2024 16:34
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
Bir çocuğun şiddete dönüşmesi, doğrudan maruz kalmaya kadar yıkıcı olabilen. Uzmanlar, aile içi şiddet, sokakta ya da şiddetli şiddet olaylarına tanık olan kişilerin, uzun süreli ağır travmaların yaşayabileceğini vurguluyor. Bu travmalar; aile, anksiyete, düşük benlik saygısı ve davranış bozuklukları gibi psikolojik sorunlar yol açabiliyor.
Şiddetin sadece fiziki etkileri değil, psikolojik etkilerin yıkıcı olması. Araştırmalar, şiddete tanıklık eden yetişkinliklerinde de travmanın izlerini taşıdığını ortaya koyuyor. Bu kişiler, genellikle duygusal bağ kurmada zorluklar yaşıyor, sosyal sorunlarda sorunlar yaşıyorlar. Ayrıca travmanın sonraki kuşaklara aktarılabileceği ve çocukların ebeveynlik rollerinde sorunların yaşanabileceği belirtiliyor.
Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, şiddet dolu genişleyen insanların travmasını genetik olarak da sonraki kuşaklara aktarabildiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, travma yaşanacağı DNA'sında bazı değişiklikler meydana gelebiliyor ve bu değişiklikler sonraki nesillere aktarılabiliyor. Bu genetik değişiklikler, insanlarda strese karşı daha fazla yayılmaya neden olabiliyor.
Yale Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği başka bir araştırma, şiddet ortamında büyüyen beyin organlarının anormalliklerinin yaşadığını gösteriyor. Beynin korku ve stresten kaynaklanan büyüme bozuklukları görülen bu çocuklarda, ilerleyen yaşlardaki kaygı bozuklukları ve travma sonrasında stres bozukluğu (TSSB) gibi sorunlar yaşanıyor. Bu durumun, travmanın sonuçlarının sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceği ortaya çıkıyor.
Nesiller arası travmanın toplumlarının etkileri de büyük önem taşımaktadır. Şiddet anlaşmazlığı, sadece bir aile içinde kalmak; toplumsal ilişkiler ve sosyal yapıyı da etkiliyor. Şiddet ve travmanın bir kuşaktan diğerine aktarılması, aile içi gelişmelerde bozulmalara, sosyal bağların zayıflamasına ve toplumun genel bir güvensizlik ortamının yetişmesine zemin hazırlıyor.
Araştırmalar, travmanın hayatta kalacağı yetişkinlik döneminde toplumla bağ harcamalarının çekildiğini, iş değişiklikleri ve sosyal bolluklarda başarılı olma oranlarının düşük olduğunu ortaya koyuyor. Bu da toplumsal üretkenlik ve sosyal uyum üzerinde olumsuz döngüye yol açar.
Psikologlar ve çocuk gelişimlerinin, şiddete tanıklık eden, erken yaşlardaki çocukların terapi ve psikolojik destek almalarının önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, travmanın izlerinin silinmesinin zaman aralığı ve profesyonel destek olmadan bu süreci daha zorlu bir şekilde geliştirebildiğini vurguluyor. Ayrıca, davranışları ve davranışları bu tür davranışlara duyarlı olmaları, çocukların yaşadıkları travmaları anlamalarına ve gelişimlerine yardımcı olması için kritik bir rol oynuyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çocukların şiddete şahit olması nesiller arası travmaya sebep oluyor
Çocukların maruz kaldığı travmatik olaylar, sadece onların ruhunu değiştirmiyor, nesillerin de yaşam haklarını koruyor. Son keşifler, şiddete tanıklık eden, nesiller arası travma yaşama olayının yüksek düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu durum, çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimlerini derinden sarsmakla kalıyor, aynı zamanda sonraki nesillerde de olumsuz gidişat devam ediyor.
Bir çocuğun şiddete dönüşmesi, doğrudan maruz kalmaya kadar yıkıcı olabilen. Uzmanlar, aile içi şiddet, sokakta ya da şiddetli şiddet olaylarına tanık olan kişilerin, uzun süreli ağır travmaların yaşayabileceğini vurguluyor. Bu travmalar; aile, anksiyete, düşük benlik saygısı ve davranış bozuklukları gibi psikolojik sorunlar yol açabiliyor.
Şiddetin sadece fiziki etkileri değil, psikolojik etkilerin yıkıcı olması. Araştırmalar, şiddete tanıklık eden yetişkinliklerinde de travmanın izlerini taşıdığını ortaya koyuyor. Bu kişiler, genellikle duygusal bağ kurmada zorluklar yaşıyor, sosyal sorunlarda sorunlar yaşıyorlar. Ayrıca travmanın sonraki kuşaklara aktarılabileceği ve çocukların ebeveynlik rollerinde sorunların yaşanabileceği belirtiliyor.
Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, şiddet dolu genişleyen insanların travmasını genetik olarak da sonraki kuşaklara aktarabildiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, travma yaşanacağı DNA'sında bazı değişiklikler meydana gelebiliyor ve bu değişiklikler sonraki nesillere aktarılabiliyor. Bu genetik değişiklikler, insanlarda strese karşı daha fazla yayılmaya neden olabiliyor.
Yale Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği başka bir araştırma, şiddet ortamında büyüyen beyin organlarının anormalliklerinin yaşadığını gösteriyor. Beynin korku ve stresten kaynaklanan büyüme bozuklukları görülen bu çocuklarda, ilerleyen yaşlardaki kaygı bozuklukları ve travma sonrasında stres bozukluğu (TSSB) gibi sorunlar yaşanıyor. Bu durumun, travmanın sonuçlarının sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceği ortaya çıkıyor.
Nesiller arası travmanın toplumlarının etkileri de büyük önem taşımaktadır. Şiddet anlaşmazlığı, sadece bir aile içinde kalmak; toplumsal ilişkiler ve sosyal yapıyı da etkiliyor. Şiddet ve travmanın bir kuşaktan diğerine aktarılması, aile içi gelişmelerde bozulmalara, sosyal bağların zayıflamasına ve toplumun genel bir güvensizlik ortamının yetişmesine zemin hazırlıyor.
Araştırmalar, travmanın hayatta kalacağı yetişkinlik döneminde toplumla bağ harcamalarının çekildiğini, iş değişiklikleri ve sosyal bolluklarda başarılı olma oranlarının düşük olduğunu ortaya koyuyor. Bu da toplumsal üretkenlik ve sosyal uyum üzerinde olumsuz döngüye yol açar.
Psikologlar ve çocuk gelişimlerinin, şiddete tanıklık eden, erken yaşlardaki çocukların terapi ve psikolojik destek almalarının önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, travmanın izlerinin silinmesinin zaman aralığı ve profesyonel destek olmadan bu süreci daha zorlu bir şekilde geliştirebildiğini vurguluyor. Ayrıca, davranışları ve davranışları bu tür davranışlara duyarlı olmaları, çocukların yaşadıkları travmaları anlamalarına ve gelişimlerine yardımcı olması için kritik bir rol oynuyor.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler