SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Depresyon bir irade eksikliği değil, beyin hastalığı!

Depresyon, günümüzde milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir ruh sağlığı sorunu olmasına rağmen, hâlâ yanlış anlaşılan bir hastalık. Toplumda sıkça, kişinin iradesizliği ya da zayıflığının bir göstergesi olarak algılanıyor. Ancak son araştırmalar, depresyonun biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklanan karmaşık bir beyin hastalığı olduğuna işaret ediyor.

Haber Giriş Tarihi: 12.12.2025 14:59
Haber Güncellenme Tarihi: 12.12.2025 15:00
Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez
Depresyon bir irade eksikliği değil, beyin hastalığı!

Son dönemde yapılan çalışmalar, depresyona sebep olan biyokimyasal süreçlere ışık tuttu. Özellikle beyindeki serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, depresyonun en önemli nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Londra Üniversitesi tarafından yayımlanan 2023 tarihli bir çalışma, ağır depresyon yaşayan bireylerde bu kimyasalların üretim ve iletim süreçlerinde belirgin bozukluklar olduğunu ortaya koydu. Ayrıca Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) teknolojisi kullanılarak yapılan araştırmalar, depresif bireylerde beynin duygu düzenleme görevinde rol oynayan bölümlerinde küçülme ve işlev azalması görüldüğünü de doğruladı.

Uzmanlar, depresyonla ilgili toplumsal yanlış anlamaların tedaviye ulaşmada en büyük engel olduğunu vurguluyor. Uzmanlara göre, "Depresyonu irade eksikliği, tembellik ya da geçici bir üzgünlük hali olarak görmek, hastaların destek aramasını zorlaştırıyor. Bu algıyı değiştirmemiz gerekiyor çünkü depresyon, biyolojik bir temeli olan tedavi edilebilir bir hastalık."

Tedavi süreçleri ise kişiye özel planlanıyor. Antidepresan ilaçlar, beyin kimyasallarını dengeleyerek depresyon belirtilerini hafifletmekte etkili olabiliyor. Bunun yanı sıra Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), hastaların negatif düşünce kalıplarını değiştirmelerini sağlayarak uzun vadeli iyileşme sağlayabiliyor. Yayımlanan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre, düzgün uygulanan tedavi süreçleriyle hastaların yüzde 80’i belirgin iyileşme kaydediyor.

Bununla birlikte uzmanlar, sosyal destek ağlarının ve önleyici ruh sağlığı hizmetlerinin de bu süreçte kritik rol oynadığını belirtiyor. Finansal ya da lojistik nedenlerle tedaviye ulaşamayan bireyler için dijital terapiler ve online destek grupları son yıllarda büyük önem kazandı. Uzman Psikologlar, tedavi süreçlerinde teknolojinin önemli bir yer tuttuğunu belirterek "Mobil uygulamalar üzerinden yapılan terapiler bile birçok kişiye umut oluyor ve tedaviye katılım oranını artırıyor" diyor.

Özellikle pandemi sonrası dönemde depresyon vakalarında dünya genelinde artış olduğu biliniyor. Uzmanlar, modern hayatın getirdiği yalnızlık hissi, işsizlik ve ekonomik kaygıların bu artışa katkı sunduğunu ifade ediyor. Bu nedenle depresyona yönelik farkındalık çalışmaları daha da önem kazanmış durumda.

(Sema Yüksel Güngörmez)

Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.