Dünyada her dört yetişkinden biri hipertansiyon hastası

Hipertansiyon, halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinir ve temel olarak kan damarlarında sürekli olarak yüksek basınç oluşması durumudur. Tedavi edilmediği takdirde kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir. DSÖ'nün açıkladığı verilere göre, hipertansiyona bağlı komplikasyonlar her yıl 7,5 milyon insanın ölümüne yol açıyor. Bu da küresel toplam ölüm oranlarının yaklaşık %13'üne denk geliyor.

Geçtiğimiz yıllarda yapılan kapsamlı bir araştırma, hipertansiyonun yalnızca gelişmiş ülkelerde değil, artık düşük ve orta gelir grubundaki ülkelerde de ciddi bir sorun olduğunu ortaya koydu. Global Burden of Disease çalışmasının sonuçları, düşük gelirli ülkelerde tuz tüketiminin fazla olması, fiziksel aktivitenin azlığı ve sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olmasının bu hastalığın yaygınlaşmasındaki en büyük etkenler olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin bu tablo içindeki durumu da dikkat çekici. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin paylaştığı verilere göre, ülkemizde hipertansiyon görülme sıklığı %30’u aşıyor. Bu oran yaş ilerledikçe daha dramatik bir hâl alıyor; özellikle 60 yaş ve üzeri bireylerde bu oran %60’ın üzerine çıkıyor.

Uzmanlar, hipertansiyonu önlemek ve kontrol altında tutmak adına yaşam tarzı değişikliklerinin büyük bir önem taşıdığını sıkça vurguluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenme, tuz tüketimini azaltma, düzenli egzersiz yapma ve sigara alışkanlığından kaçınmanın yanı sıra stres yönetimi de bu süreçte kritik bir rol oynuyor. Bunun yanında, hastalığın erken evrede teşhis edilmesi için düzenli kan basıncı ölçümü yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Ne yazık ki birçok kişi tansiyon değerlerini düzenli ölçtürmüyor ya da belirtileri hafife alarak doktora gitmiyor. Bu durum, hastalığın sessiz bir tehdit olarak yayılmasına neden oluyor.

Dijital dünyadaki yeniliklerin de hipertansiyon kontrolünde önemli bir rol oynamaya başladığı bir gerçek. Akıllı saatler ve mobil sağlık uygulamaları gibi teknolojik cihazlar sayesinde bireyler artık kan basınçlarını günlük olarak takip edebiliyor ve risk durumlarını daha iyi değerlendirebiliyor. Ancak teknolojinin sunduğu bu kolaylıkların yanıltıcı olabileceği ve profesyonel tıbbi değerlendirmelerin yerini alamayacağı konusunda da uyarılar yapılıyor.

(Ramazan Gültaş)