Son yıllarda dünya ekonomileri art arda yaşanan ekonomik şoklarla sarsılıyor. Pandemi, tedarik zinciri krizleri, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve jeopolitik gerilimler, küresel ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Uzmanlar, bu şokların ekonomilerde daha fazla dalgalanmaya neden olduğunu ve gelecekte daha büyük risklerin ortaya çıkabileceğini vurguluyor. Yapılan araştırmalar, bu ekonomik şokların kısa vadede enflasyon, büyüme ve istihdam üzerinde ciddi etkiler yarattığını gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 23.09.2024 16:07
Haber Güncellenme Tarihi: 23.09.2024 16:07
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
COVID-19 pandemisi, son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan en büyük şoklardan biri oldu. 2020'de başlayan pandemi, birçok sektörü durma noktasına getirerek küresel bir durgunluk yarattı. Dünya Bankası'nın 2021 raporuna göre, küresel ekonomi 2020 yılında %3,5 küçülürken, bu dönemde işsizlik oranları da birçok ülkede rekor seviyelere ulaştı. Pandeminin yarattığı ekonomik şok, özellikle gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımında bozulmalara ve yoksulluk oranlarının artmasına neden oldu. Dünya Bankası'na göre, pandemi nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 120 milyon insan aşırı yoksulluğa sürüklendi.
Pandemi sonrası ekonomik toparlanma sürecinde yaşanan en önemli şoklardan biri ise tedarik zinciri krizleri oldu. Özellikle üretim ve lojistik süreçlerinde yaşanan aksaklıklar, küresel ölçekte mal ve hizmetlerin fiyatlarının hızla artmasına yol açtı. 2022 yılında Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan bir araştırma, küresel enflasyon oranlarının son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığını ortaya koydu. Bu durum, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaşam maliyetlerinin artmasına ve halkın alım gücünün düşmesine neden oldu.
Enerji fiyatları, küresel ekonomilerde yaşanan şokların en belirgin örneklerinden birini oluşturuyor. 2022 yılında Rusya-Ukrayna savaşı, dünya genelinde petrol ve doğalgaz fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu. Enerji talebindeki ani artış ve arz sorunları, Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede enerji krizine yol açtı. 2023 yılında Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan bir rapora göre, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, Avrupa'da sanayi üretiminde ’luk bir düşüşe neden oldu. Aynı raporda, yüksek enerji maliyetlerinin hane halkı bütçelerine büyük bir yük bindirdiği ve ekonomik büyüme üzerinde baskı yarattığı belirtildi.
Jeopolitik riskler, ekonomik şokların en büyük nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları ve Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi gibi olaylar, dünya ekonomisinde belirsizliği artırıyor. 2023'te Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan bir analiz, küresel ticarette yaşanan bu belirsizliklerin, uluslararası yatırımları oranında azalttığını gösterdi. Uzun vadede bu durumun, ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceği ve işsizlik oranlarını artırabileceği tahmin ediliyor.
Ekonomik şoklar sadece makroekonomik göstergeleri değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı da derinden etkiliyor. Yüksek enflasyon, işsizlik ve gelir eşitsizliği gibi sorunlar, sosyal huzursuzlukları tetikleyebiliyor. 2022'de Brookings Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışma, ekonomik şokların artmasının toplumsal kutuplaşmayı artırdığına dikkat çekiyor. Araştırmada, ekonomik sıkıntılar yaşayan toplumların politik olarak daha radikal tercihlere yöneldiği ve bu durumun uzun vadede sosyal istikrarı tehdit ettiği vurgulandı.
Ekonomistler, gelecekte iklim değişikliği kaynaklı ekonomik şokların daha sık yaşanabileceğini öngörüyor. Doğal afetler, kuraklıklar ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim krizinin sonuçları, özellikle tarım, inşaat ve turizm gibi sektörler üzerinde olumsuz etkiler yaratacak. 2023 yılında BM İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayımlanan bir rapor, iklim değişikliğinin küresel gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYİH) 2050’ye kadar oranında düşürebileceğini belirtti.
Ayrıca dijital ekonominin hızla büyümesi, siber güvenlik risklerini ve teknolojiye dayalı şokları artırıyor. Dijital altyapılara yönelik siber saldırılar, ekonomik faaliyetleri aksatabilir ve şirketler ile devletlerin büyük kayıplar yaşamasına neden olabilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ekonomide yaşanan şoklar artıyor
Son yıllarda dünya ekonomileri art arda yaşanan ekonomik şoklarla sarsılıyor. Pandemi, tedarik zinciri krizleri, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve jeopolitik gerilimler, küresel ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Uzmanlar, bu şokların ekonomilerde daha fazla dalgalanmaya neden olduğunu ve gelecekte daha büyük risklerin ortaya çıkabileceğini vurguluyor. Yapılan araştırmalar, bu ekonomik şokların kısa vadede enflasyon, büyüme ve istihdam üzerinde ciddi etkiler yarattığını gösteriyor.
COVID-19 pandemisi, son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan en büyük şoklardan biri oldu. 2020'de başlayan pandemi, birçok sektörü durma noktasına getirerek küresel bir durgunluk yarattı. Dünya Bankası'nın 2021 raporuna göre, küresel ekonomi 2020 yılında %3,5 küçülürken, bu dönemde işsizlik oranları da birçok ülkede rekor seviyelere ulaştı. Pandeminin yarattığı ekonomik şok, özellikle gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımında bozulmalara ve yoksulluk oranlarının artmasına neden oldu. Dünya Bankası'na göre, pandemi nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 120 milyon insan aşırı yoksulluğa sürüklendi.
Pandemi sonrası ekonomik toparlanma sürecinde yaşanan en önemli şoklardan biri ise tedarik zinciri krizleri oldu. Özellikle üretim ve lojistik süreçlerinde yaşanan aksaklıklar, küresel ölçekte mal ve hizmetlerin fiyatlarının hızla artmasına yol açtı. 2022 yılında Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan bir araştırma, küresel enflasyon oranlarının son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığını ortaya koydu. Bu durum, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaşam maliyetlerinin artmasına ve halkın alım gücünün düşmesine neden oldu.
Enerji fiyatları, küresel ekonomilerde yaşanan şokların en belirgin örneklerinden birini oluşturuyor. 2022 yılında Rusya-Ukrayna savaşı, dünya genelinde petrol ve doğalgaz fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu. Enerji talebindeki ani artış ve arz sorunları, Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede enerji krizine yol açtı. 2023 yılında Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan bir rapora göre, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, Avrupa'da sanayi üretiminde ’luk bir düşüşe neden oldu. Aynı raporda, yüksek enerji maliyetlerinin hane halkı bütçelerine büyük bir yük bindirdiği ve ekonomik büyüme üzerinde baskı yarattığı belirtildi.
Jeopolitik riskler, ekonomik şokların en büyük nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları ve Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi gibi olaylar, dünya ekonomisinde belirsizliği artırıyor. 2023'te Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan bir analiz, küresel ticarette yaşanan bu belirsizliklerin, uluslararası yatırımları oranında azalttığını gösterdi. Uzun vadede bu durumun, ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceği ve işsizlik oranlarını artırabileceği tahmin ediliyor.
Ekonomik şoklar sadece makroekonomik göstergeleri değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı da derinden etkiliyor. Yüksek enflasyon, işsizlik ve gelir eşitsizliği gibi sorunlar, sosyal huzursuzlukları tetikleyebiliyor. 2022'de Brookings Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışma, ekonomik şokların artmasının toplumsal kutuplaşmayı artırdığına dikkat çekiyor. Araştırmada, ekonomik sıkıntılar yaşayan toplumların politik olarak daha radikal tercihlere yöneldiği ve bu durumun uzun vadede sosyal istikrarı tehdit ettiği vurgulandı.
Ekonomistler, gelecekte iklim değişikliği kaynaklı ekonomik şokların daha sık yaşanabileceğini öngörüyor. Doğal afetler, kuraklıklar ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim krizinin sonuçları, özellikle tarım, inşaat ve turizm gibi sektörler üzerinde olumsuz etkiler yaratacak. 2023 yılında BM İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayımlanan bir rapor, iklim değişikliğinin küresel gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYİH) 2050’ye kadar oranında düşürebileceğini belirtti.
Ayrıca dijital ekonominin hızla büyümesi, siber güvenlik risklerini ve teknolojiye dayalı şokları artırıyor. Dijital altyapılara yönelik siber saldırılar, ekonomik faaliyetleri aksatabilir ve şirketler ile devletlerin büyük kayıplar yaşamasına neden olabilir.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler