Son yıllarda tarım sektörünü derinden etkileyen maliyet artışları, hasat döneminde çiftçinin belini bükmeye devam ediyor. Özellikle gübre ve mazot fiyatlarındaki hızlı yükseliş, hem üretim hem de gelir dengesini tehdit eden en büyük zorluk olarak öne çıkıyor. Türkiye Tarım Veri Merkezi'nin (TAVEM) son araştırmasına göre, bu yıl gübre fiyatlarında yüzde 40, mazot fiyatlarında ise yüzde 60'ı aşan artışlar kaydedildi. Bu durum üreticiyi ciddi bir mali dar boğaza sürüklerken, gıda fiyatlarını da tehdit eden bir zincirleme reaksiyon başlatıyor.
Haber Giriş Tarihi: 30.11.2025 16:21
Haber Güncellenme Tarihi: 30.11.2025 16:22
Kaynak:
Ramazan Gültaş
Anadolu'nun verimli topraklarında bu yıl yapılan bir saha araştırması, çiftçilerin yaklaşık yüzde 70'inin ekim alanlarını daralttığını ortaya koydu. Bunun başlıca nedeni olarak gübre kullanımında ciddi bir azalma gösteriliyor. Zira raporlar, üreticilerin artık eskisi kadar gübre kullanamadığını ve bu nedenle verimde yüzde 30’a varan düşüşler yaşanabileceğini söylüyor. Uzmanlar, toprağın besin değerinin azaldığını ve uzun vadede bu durumun tarımsal sürdürülebilirliği olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.
Mazot maliyetleri ise çiftçiler için bir diğer can alıcı sorun. Mazot fiyatlarının neredeyse her ay zamlanması sonucunda çiftçiler traktörlerini daha az kullanmak zorunda kalıyor. Özellikle tarlaların sürülüp hazırlanması gibi temel işlerde bile ciddi ölçüde tasarrufa gidiyorlar. Araştırmaya katılan bir üretici ise bu durumu şöyle özetliyor: Geçen yıl aynı alanda harcadığım mazot miktarıyla bu yıl ancak yarısını işleyebiliyorum. Çaresiz kalmak üreticinin kaderi oldu.
Uzmanlara göre, tarımsal üretimde yaşanan bu olumsuzluklar sadece çiftçiyi değil, tüketiciyi de yakından ilgilendiriyor. Üretim maliyetlerindeki artışların doğrudan raf fiyatlarına yansıması beklenirken, gıda enflasyonu üzerindeki baskının yılın ikinci yarısında daha da yoğun hissedilmesi öngörülüyor. Bir diğer önemli riskse, yerel tarımsal üretimdeki düşüş nedeniyle ithalata olan bağımlılığın artması ve bunun da ülke ekonomisine ek yük getirecek olması.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gübre ve Mazot Maliyetleri Hasadı Tehdit Ediyor
Son yıllarda tarım sektörünü derinden etkileyen maliyet artışları, hasat döneminde çiftçinin belini bükmeye devam ediyor. Özellikle gübre ve mazot fiyatlarındaki hızlı yükseliş, hem üretim hem de gelir dengesini tehdit eden en büyük zorluk olarak öne çıkıyor. Türkiye Tarım Veri Merkezi'nin (TAVEM) son araştırmasına göre, bu yıl gübre fiyatlarında yüzde 40, mazot fiyatlarında ise yüzde 60'ı aşan artışlar kaydedildi. Bu durum üreticiyi ciddi bir mali dar boğaza sürüklerken, gıda fiyatlarını da tehdit eden bir zincirleme reaksiyon başlatıyor.
Anadolu'nun verimli topraklarında bu yıl yapılan bir saha araştırması, çiftçilerin yaklaşık yüzde 70'inin ekim alanlarını daralttığını ortaya koydu. Bunun başlıca nedeni olarak gübre kullanımında ciddi bir azalma gösteriliyor. Zira raporlar, üreticilerin artık eskisi kadar gübre kullanamadığını ve bu nedenle verimde yüzde 30’a varan düşüşler yaşanabileceğini söylüyor. Uzmanlar, toprağın besin değerinin azaldığını ve uzun vadede bu durumun tarımsal sürdürülebilirliği olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.
Mazot maliyetleri ise çiftçiler için bir diğer can alıcı sorun. Mazot fiyatlarının neredeyse her ay zamlanması sonucunda çiftçiler traktörlerini daha az kullanmak zorunda kalıyor. Özellikle tarlaların sürülüp hazırlanması gibi temel işlerde bile ciddi ölçüde tasarrufa gidiyorlar. Araştırmaya katılan bir üretici ise bu durumu şöyle özetliyor: Geçen yıl aynı alanda harcadığım mazot miktarıyla bu yıl ancak yarısını işleyebiliyorum. Çaresiz kalmak üreticinin kaderi oldu.
Uzmanlara göre, tarımsal üretimde yaşanan bu olumsuzluklar sadece çiftçiyi değil, tüketiciyi de yakından ilgilendiriyor. Üretim maliyetlerindeki artışların doğrudan raf fiyatlarına yansıması beklenirken, gıda enflasyonu üzerindeki baskının yılın ikinci yarısında daha da yoğun hissedilmesi öngörülüyor. Bir diğer önemli riskse, yerel tarımsal üretimdeki düşüş nedeniyle ithalata olan bağımlılığın artması ve bunun da ülke ekonomisine ek yük getirecek olması.
(Ramazan Gültaş)
Kaynak: Ramazan Gültaş
En Çok Okunan Haberler