Türkiye'de dijitalleşme hızla ilerlerken, internet erişiminde bölgesel farklılıklar da daha görünür hale geliyor. Özellikle kırsal alanlar ile büyük şehirler arasındaki erişim farkı, eğitimden sağlığa, ekonomiden afet yönetimine kadar pek çok alanda dezavantajlara yol açıyor.
Haber Giriş Tarihi: 08.06.2025 17:50
Haber Güncellenme Tarihi: 08.06.2025 17:51
Kaynak:
Ramazan Gültaş
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki birçok köy ve kasabada internet altyapısı ya hiç yok ya da çok sınırlı. Bazı yerleşim yerlerinde hâlâ eski telefon hatları üzerinden bağlantı sağlanmaya çalışılıyor. Bu hatlar ise düşük hız ve bağlantı kopmaları nedeniyle günlük kullanım için yetersiz kalıyor. Bazı bölgelerde vatandaşlar, internet çekebilen tek nokta olan yüksek tepelere veya kamu binalarına giderek bağlantı kurmak zorunda kalıyor.
2023 yılında yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Malatya ve çevresinde birçok altyapı hasar gördü. Uzun süre internet erişimi kesildi ve altyapı yenilemeleri hâlâ tamamlanabilmiş değil. Özellikle afet zamanlarında internetin önemi bir kez daha ortaya çıkarken, bu eksiklik bölge halkı için ciddi bir iletişim ve bilgiye erişim sorunu oluşturdu.
Kırsal bölgelerde yalnızca altyapı değil, ekonomik koşullar da internet erişimini sınırlıyor. Düşük gelirli aileler, mobil veri paketleri gibi bağlantı seçeneklerine düzenli erişim sağlayamıyor. Birçok hane, interneti sadece temel ihtiyaçlar için kullanıyor. Video konferans, çevrim içi eğitim veya e-ticaret gibi daha yüksek bant genişliği gerektiren hizmetlerden yararlanmak neredeyse imkânsız hale geliyor.
Bir araştırmaya göre, kırsalda yaşayan bireyler internet erişimini çoğunlukla mobil veri üzerinden sağlıyor ve kota sınırı nedeniyle kullanım oldukça kısıtlı. Bu durum, özellikle uzaktan eğitime katılmak isteyen öğrenciler için ciddi bir engel teşkil ediyor.
TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde internet kullanım oranı %87'yi aşsa da bu oran şehir merkezlerinde %90’lara yaklaşırken, kırsalda %60’ların altında kalıyor. Ege ve Marmara gibi batı bölgelerinde hemen her evde internet bağlantısı bulunurken, Doğu Anadolu’daki birçok ilçede hâlâ bağlantı sağlanamayan köyler mevcut.
Kadınlar ve yaşlı bireyler de dijital erişimde daha dezavantajlı durumda. Özellikle düşük eğitim düzeyine sahip gruplar, hem interneti kullanmakta zorlanıyor hem de bu konuda yeterli destek bulamıyor.
Devlet ve özel sektör bu uçurumu kapatmak için çeşitli projeler üzerinde çalışıyor. Uydu internet sistemleri ve eSIM teknolojisi gibi alternatif çözümler gündemde. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın kırsal alanlara yönelik genişbant yatırımları ise henüz tüm bölgelerde hayata geçirilebilmiş değil.
Ayrıca, eğitim ve sağlık alanlarında dijital hizmetlerin yaygınlaşması için sosyal politikaların dijital kapsayıcılığı önceleyen şekilde düzenlenmesi gerektiği uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor.
İnternete erişim günümüzde bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olarak kabul ediliyor. Ancak Türkiye’de bu temel hak, herkes için eşit şartlarda sunulamıyor. Bölgesel uçurumun kapatılması, yalnızca teknik yatırımlarla değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarıyla da mümkün olabilir. Aksi takdirde dijital dünyada geri kalan bölgeler, toplumsal eşitsizliklerin daha da derinleşmesine zemin hazırlayacaktır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İnternete erişimde bölgesel uçurum derinleşiyor
Türkiye'de dijitalleşme hızla ilerlerken, internet erişiminde bölgesel farklılıklar da daha görünür hale geliyor. Özellikle kırsal alanlar ile büyük şehirler arasındaki erişim farkı, eğitimden sağlığa, ekonomiden afet yönetimine kadar pek çok alanda dezavantajlara yol açıyor.
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki birçok köy ve kasabada internet altyapısı ya hiç yok ya da çok sınırlı. Bazı yerleşim yerlerinde hâlâ eski telefon hatları üzerinden bağlantı sağlanmaya çalışılıyor. Bu hatlar ise düşük hız ve bağlantı kopmaları nedeniyle günlük kullanım için yetersiz kalıyor. Bazı bölgelerde vatandaşlar, internet çekebilen tek nokta olan yüksek tepelere veya kamu binalarına giderek bağlantı kurmak zorunda kalıyor.
2023 yılında yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Malatya ve çevresinde birçok altyapı hasar gördü. Uzun süre internet erişimi kesildi ve altyapı yenilemeleri hâlâ tamamlanabilmiş değil. Özellikle afet zamanlarında internetin önemi bir kez daha ortaya çıkarken, bu eksiklik bölge halkı için ciddi bir iletişim ve bilgiye erişim sorunu oluşturdu.
Kırsal bölgelerde yalnızca altyapı değil, ekonomik koşullar da internet erişimini sınırlıyor. Düşük gelirli aileler, mobil veri paketleri gibi bağlantı seçeneklerine düzenli erişim sağlayamıyor. Birçok hane, interneti sadece temel ihtiyaçlar için kullanıyor. Video konferans, çevrim içi eğitim veya e-ticaret gibi daha yüksek bant genişliği gerektiren hizmetlerden yararlanmak neredeyse imkânsız hale geliyor.
Bir araştırmaya göre, kırsalda yaşayan bireyler internet erişimini çoğunlukla mobil veri üzerinden sağlıyor ve kota sınırı nedeniyle kullanım oldukça kısıtlı. Bu durum, özellikle uzaktan eğitime katılmak isteyen öğrenciler için ciddi bir engel teşkil ediyor.
TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde internet kullanım oranı %87'yi aşsa da bu oran şehir merkezlerinde %90’lara yaklaşırken, kırsalda %60’ların altında kalıyor. Ege ve Marmara gibi batı bölgelerinde hemen her evde internet bağlantısı bulunurken, Doğu Anadolu’daki birçok ilçede hâlâ bağlantı sağlanamayan köyler mevcut.
Kadınlar ve yaşlı bireyler de dijital erişimde daha dezavantajlı durumda. Özellikle düşük eğitim düzeyine sahip gruplar, hem interneti kullanmakta zorlanıyor hem de bu konuda yeterli destek bulamıyor.
Devlet ve özel sektör bu uçurumu kapatmak için çeşitli projeler üzerinde çalışıyor. Uydu internet sistemleri ve eSIM teknolojisi gibi alternatif çözümler gündemde. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın kırsal alanlara yönelik genişbant yatırımları ise henüz tüm bölgelerde hayata geçirilebilmiş değil.
Ayrıca, eğitim ve sağlık alanlarında dijital hizmetlerin yaygınlaşması için sosyal politikaların dijital kapsayıcılığı önceleyen şekilde düzenlenmesi gerektiği uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor.
İnternete erişim günümüzde bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olarak kabul ediliyor. Ancak Türkiye’de bu temel hak, herkes için eşit şartlarda sunulamıyor. Bölgesel uçurumun kapatılması, yalnızca teknik yatırımlarla değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarıyla da mümkün olabilir. Aksi takdirde dijital dünyada geri kalan bölgeler, toplumsal eşitsizliklerin daha da derinleşmesine zemin hazırlayacaktır.
(Ramazan Gültaş)
Kaynak: Ramazan Gültaş
En Çok Okunan Haberler