Kadın Sığınma Evlerinde Doluluk Oranı Rekor Seviyede
Kadın Sığınma Evlerinde Doluluk Oranı Rekor Seviyede
Son dönemde yaşanan toplumsal sorunlar ve artan şiddet olayları, kadın sığınma evlerindeki doluluk oranlarını ciddi şekilde etkiledi. Resmi verilere göre, Türkiye genelindeki kadın sığınma evlerinin birçoğunda kapasite sınırına ulaşılmış durumda. Sosyal politikalar açısından önem taşıyan bu mekanlar, özellikle son birkaç yılda daha fazla kadına güvenli bir alan sağlamak amacıyla kapasitelerini genişletmeye çalışsa da mevcut talebin tamamını karşılamanın halen mümkün olmadığını gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 15.06.2025 15:05
Haber Güncellenme Tarihi: 15.06.2025 15:06
Kaynak:
Ayşe CANDAN
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan son rapora göre, kadın sığınma evlerinde 2023 yılı itibarıyla doluluk oranı yüzde 90’ın üzerinde seyrediyor. Bu oran, geçtiğimiz yıllara kıyasla belirgin bir artışı işaret ediyor. Uzmanlar, COVID-19 pandemisi sonrası ekonomik zorlukların artması, kadına yönelik şiddet vakalarındaki yükselme ve sosyal destek mekanizmalarının yetersizliğinin bu artışta önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
Kadın sığınma evlerinin kapasite sorunlarına çözüm üretmek adına farklı bölgelerde yeni merkezlerin açıldığı ve mevcut merkezlerin iyileştirilmeye çalışıldığı belirtilse de, talep hızla büyüyor. Uzman psikologlar ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, şiddet mağduru kadınlara sunulan hizmetlerin sadece fiziksel barınma ile sınırlı kalmaması gerektiğini ifade ediyor. Hukuki danışmanlık, psikolojik destek ve meslek edinme eğitimlerinin daha yaygın sunulması, kadınların bu süreçten güçlenerek çıkmalarına olanak tanıyabilir.
Diğer taraftan, yerel yönetimlerin ve özel sektörün de sürece dahil edilmesiyle birlikte daha kapsamlı bir destek ağı oluşturulması gerektiği dile getiriliyor. Kadına karşı şiddeti önleme çalışmalarının yanı sıra mağdurların uzun vadeli topluma uyum süreçlerinin desteklenmesi, konunun öncelikli gündemlerden biri olmasını sağlıyor.
Artan talep ile birlikte hem bireysel hem de kurumsal düzeyde farkındalık çalışmaları hız kazandı. Ancak uzmanlar, meseleye yalnızca kriz odaklı yaklaşılmaması gerektiğini belirterek, şiddetin kökenine inen ve toplumsal bilinci artırmayı hedefleyen önlemlerin daha etkili olacağını savunuyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kadın Sığınma Evlerinde Doluluk Oranı Rekor Seviyede
Son dönemde yaşanan toplumsal sorunlar ve artan şiddet olayları, kadın sığınma evlerindeki doluluk oranlarını ciddi şekilde etkiledi. Resmi verilere göre, Türkiye genelindeki kadın sığınma evlerinin birçoğunda kapasite sınırına ulaşılmış durumda. Sosyal politikalar açısından önem taşıyan bu mekanlar, özellikle son birkaç yılda daha fazla kadına güvenli bir alan sağlamak amacıyla kapasitelerini genişletmeye çalışsa da mevcut talebin tamamını karşılamanın halen mümkün olmadığını gösteriyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan son rapora göre, kadın sığınma evlerinde 2023 yılı itibarıyla doluluk oranı yüzde 90’ın üzerinde seyrediyor. Bu oran, geçtiğimiz yıllara kıyasla belirgin bir artışı işaret ediyor. Uzmanlar, COVID-19 pandemisi sonrası ekonomik zorlukların artması, kadına yönelik şiddet vakalarındaki yükselme ve sosyal destek mekanizmalarının yetersizliğinin bu artışta önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
Kadın sığınma evlerinin kapasite sorunlarına çözüm üretmek adına farklı bölgelerde yeni merkezlerin açıldığı ve mevcut merkezlerin iyileştirilmeye çalışıldığı belirtilse de, talep hızla büyüyor. Uzman psikologlar ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, şiddet mağduru kadınlara sunulan hizmetlerin sadece fiziksel barınma ile sınırlı kalmaması gerektiğini ifade ediyor. Hukuki danışmanlık, psikolojik destek ve meslek edinme eğitimlerinin daha yaygın sunulması, kadınların bu süreçten güçlenerek çıkmalarına olanak tanıyabilir.
Diğer taraftan, yerel yönetimlerin ve özel sektörün de sürece dahil edilmesiyle birlikte daha kapsamlı bir destek ağı oluşturulması gerektiği dile getiriliyor. Kadına karşı şiddeti önleme çalışmalarının yanı sıra mağdurların uzun vadeli topluma uyum süreçlerinin desteklenmesi, konunun öncelikli gündemlerden biri olmasını sağlıyor.
Artan talep ile birlikte hem bireysel hem de kurumsal düzeyde farkındalık çalışmaları hız kazandı. Ancak uzmanlar, meseleye yalnızca kriz odaklı yaklaşılmaması gerektiğini belirterek, şiddetin kökenine inen ve toplumsal bilinci artırmayı hedefleyen önlemlerin daha etkili olacağını savunuyor.
(Ayşe Candan)
Kaynak: Ayşe CANDAN
En Çok Okunan Haberler