Kültür ve sanat, yalnızca estetik ve yaratıcı bir ifade aracı değil, aynı zamanda ekonomik bir büyüme motoru haline gelmiştir. Son yıllarda hızla değişen dünya, kültür ve sanat ekonomisinin yeni bir ölçek kazanmasına yol açarken, dijitalleşme ve yaratıcı endüstriler bu değişimin başlıca unsurları olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, yaratıcı endüstrilerin global ekonomiye önemli katkılar sağladığını ve kültürel üretimin giderek dijitalleştiğini gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 23.09.2024 16:35
Haber Güncellenme Tarihi: 23.09.2024 16:35
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Yaratıcı endüstriler, geleneksel üretim biçimlerinin dışında kalan ve büyük oranda entelektüel sermayeye dayalı olan sektörleri kapsıyor. UNESCO'nun 2022 yılında yayımladığı bir rapora göre, yaratıcı endüstriler dünya genelinde yaklaşık 2.25 trilyon dolarlık bir ekonomik değer yaratıyor. Bu sektörler; sinema, müzik, görsel sanatlar, performans sanatları, dijital içerik üretimi, tasarım ve moda gibi alanları içeriyor. Bu alanlardaki hızlı büyüme, özellikle dijital platformlar aracılığıyla erişim kolaylığı ve küresel çapta artan tüketici talebiyle ivme kazanıyor.
Bu endüstriler sadece ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda milyonlarca kişiye istihdam sağlıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, yaratıcı sektörlerde çalışan sayısı dünya genelinde 30 milyondan fazla ve bu sayının her yıl %5 oranında arttığı belirtiliyor. Yaratıcı endüstriler, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha fazla genç iş gücüne sahip olduğu için gelecekte iş gücü piyasasında önemli bir rol oynamaya devam edecek.
Dijitalleşme, kültür sanat sektörünün ölçek kazanmasında büyük bir etkiye sahip. Özellikle pandemi döneminde kültür ve sanat etkinliklerinin dijital platformlara taşınması, sanatçıların ve kültürel üreticilerin yeni iş modelleri geliştirmesine yol açtı. Bu süreçte, dijital sanat ve NFT (non-fungible token) gibi yenilikler kültür ve sanatın sınırlarını genişletti. 2021 yılında yayımlanan bir PwC raporuna göre, dijital sanat ve NFT pazarının 2025 yılına kadar yıllık %35 büyümesi bekleniyor.
Özellikle müzik, sinema ve dijital medya alanında dijitalleşme büyük bir ivme kazandı. Spotify, Netflix gibi platformlar, içerik üreticileri ve sanatçılar için global bir pazar sunarken, tüketicilere de geniş bir kültürel içeriğe erişim imkânı tanıyor. Ayrıca, dijitalleşme kültür sanatın demokratikleşmesine de katkı sağlayarak, küçük sanatçılar ve bağımsız prodüksiyonlar için küresel bir izleyici kitlesine ulaşma fırsatı sunuyor.
Kültür sanatın yerel ekonomilere de büyük katkı sağladığı biliniyor. Türkiye, zengin kültürel mirası ve coğrafi avantajları sayesinde bu sektörde önemli bir potansiyele sahip. Kültürel ürün ve hizmet ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının %6’sını oluşturdu. Özellikle film, müzik ve edebiyat gibi yaratıcı sektörler, ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayan önemli kalemler arasında yer alıyor.
Kültür turizmi de Türkiye’nin kültür sanat ekonomisinin önemli bir parçası. Kapadokya, Efes ve İstanbul gibi tarihi ve kültürel merkezler, her yıl milyonlarca turisti kendine çekerek yerel ekonomiyi canlandırıyor. Kültür turizmi, Türkiye’nin toplam turizm gelirlerinin %30’unu oluştururken, bu alandaki büyüme potansiyelinin gelecekte daha fazla yatırım çekmesi bekleniyor.
Kültür sanat sektörünün yeni bir ölçek kazanmasında, inovasyon ve yeni teknolojilerin etkisi büyük. Özellikle yapay zeka, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi teknolojiler, sanat üretimini dönüştürerek daha etkileşimli ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Bu teknolojilerin yaratıcı endüstrilerde kullanımının artması, hem sanatçıların hem de tüketicilerin sanat ile olan etkileşimini değiştirdi.
McKinsey’in 2023 yılında yayımladığı bir rapora göre, yaratıcı endüstrilere yapılan yatırımlar dünya genelinde her yıl oranında artış gösteriyor. Özellikle dijital platformlar ve içerik üretimine yönelik yapılan yatırımlar, sektördeki büyümenin temel itici gücü olarak öne çıkıyor. Türkiye’de de yaratıcı endüstrilere yapılan yatırımların artması, bu sektörün global rekabette daha fazla yer bulmasını sağlayabilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kültür sanat ekonomisi yeni bir ölçek kazanıyor
Kültür ve sanat, yalnızca estetik ve yaratıcı bir ifade aracı değil, aynı zamanda ekonomik bir büyüme motoru haline gelmiştir. Son yıllarda hızla değişen dünya, kültür ve sanat ekonomisinin yeni bir ölçek kazanmasına yol açarken, dijitalleşme ve yaratıcı endüstriler bu değişimin başlıca unsurları olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, yaratıcı endüstrilerin global ekonomiye önemli katkılar sağladığını ve kültürel üretimin giderek dijitalleştiğini gösteriyor.
Yaratıcı endüstriler, geleneksel üretim biçimlerinin dışında kalan ve büyük oranda entelektüel sermayeye dayalı olan sektörleri kapsıyor. UNESCO'nun 2022 yılında yayımladığı bir rapora göre, yaratıcı endüstriler dünya genelinde yaklaşık 2.25 trilyon dolarlık bir ekonomik değer yaratıyor. Bu sektörler; sinema, müzik, görsel sanatlar, performans sanatları, dijital içerik üretimi, tasarım ve moda gibi alanları içeriyor. Bu alanlardaki hızlı büyüme, özellikle dijital platformlar aracılığıyla erişim kolaylığı ve küresel çapta artan tüketici talebiyle ivme kazanıyor.
Bu endüstriler sadece ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda milyonlarca kişiye istihdam sağlıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, yaratıcı sektörlerde çalışan sayısı dünya genelinde 30 milyondan fazla ve bu sayının her yıl %5 oranında arttığı belirtiliyor. Yaratıcı endüstriler, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha fazla genç iş gücüne sahip olduğu için gelecekte iş gücü piyasasında önemli bir rol oynamaya devam edecek.
Dijitalleşme, kültür sanat sektörünün ölçek kazanmasında büyük bir etkiye sahip. Özellikle pandemi döneminde kültür ve sanat etkinliklerinin dijital platformlara taşınması, sanatçıların ve kültürel üreticilerin yeni iş modelleri geliştirmesine yol açtı. Bu süreçte, dijital sanat ve NFT (non-fungible token) gibi yenilikler kültür ve sanatın sınırlarını genişletti. 2021 yılında yayımlanan bir PwC raporuna göre, dijital sanat ve NFT pazarının 2025 yılına kadar yıllık %35 büyümesi bekleniyor.
Özellikle müzik, sinema ve dijital medya alanında dijitalleşme büyük bir ivme kazandı. Spotify, Netflix gibi platformlar, içerik üreticileri ve sanatçılar için global bir pazar sunarken, tüketicilere de geniş bir kültürel içeriğe erişim imkânı tanıyor. Ayrıca, dijitalleşme kültür sanatın demokratikleşmesine de katkı sağlayarak, küçük sanatçılar ve bağımsız prodüksiyonlar için küresel bir izleyici kitlesine ulaşma fırsatı sunuyor.
Kültür sanatın yerel ekonomilere de büyük katkı sağladığı biliniyor. Türkiye, zengin kültürel mirası ve coğrafi avantajları sayesinde bu sektörde önemli bir potansiyele sahip. Kültürel ürün ve hizmet ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının %6’sını oluşturdu. Özellikle film, müzik ve edebiyat gibi yaratıcı sektörler, ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayan önemli kalemler arasında yer alıyor.
Kültür turizmi de Türkiye’nin kültür sanat ekonomisinin önemli bir parçası. Kapadokya, Efes ve İstanbul gibi tarihi ve kültürel merkezler, her yıl milyonlarca turisti kendine çekerek yerel ekonomiyi canlandırıyor. Kültür turizmi, Türkiye’nin toplam turizm gelirlerinin %30’unu oluştururken, bu alandaki büyüme potansiyelinin gelecekte daha fazla yatırım çekmesi bekleniyor.
Kültür sanat sektörünün yeni bir ölçek kazanmasında, inovasyon ve yeni teknolojilerin etkisi büyük. Özellikle yapay zeka, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi teknolojiler, sanat üretimini dönüştürerek daha etkileşimli ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Bu teknolojilerin yaratıcı endüstrilerde kullanımının artması, hem sanatçıların hem de tüketicilerin sanat ile olan etkileşimini değiştirdi.
McKinsey’in 2023 yılında yayımladığı bir rapora göre, yaratıcı endüstrilere yapılan yatırımlar dünya genelinde her yıl oranında artış gösteriyor. Özellikle dijital platformlar ve içerik üretimine yönelik yapılan yatırımlar, sektördeki büyümenin temel itici gücü olarak öne çıkıyor. Türkiye’de de yaratıcı endüstrilere yapılan yatırımların artması, bu sektörün global rekabette daha fazla yer bulmasını sağlayabilir.
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler