Külünk ve Metiner’den Gül ve tayfasına sert sözler!
Külünk ve Metiner’den Gül ve tayfasına sert sözler!
Abdullah Gül’e yakın isimlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yi hedef alan bildiri, eylem ve hareketlerine tepki partinin eski ve mevcut iki milletvekilinden geldi. Metin Külünk, Abdullah Gül’ü hedef alarak “Pusu siyaseti yapma” derken Mehmet Metiner, partinin eskilerinin koltuk kaybettikleri için hoşnutsuzluklarını dışa vurduğunu, AK Parti felsefesi ile ilgisi olmayanların ancak parti yönetimininde yer alan isimlerin ise güçten yararlanmak için Erdoğan’a yaltaklandıklarını, partinin asıl felsefesini benimseyenlere tepeden baktıklarını aktardı.
Haber Giriş Tarihi: 10.06.2025 14:18
Haber Güncellenme Tarihi: 10.06.2025 14:19
Kaynak:
Ayşe CANDAN
AK Parti eski Milletvekili Metin Külünk, çok sert bir açıklama ile Abdullah Gül’ü hedef aldı, delikanlı gibi siyaset yapmasını önerdi. Külünk sosyal medyadan yaptığı “Abdullah Gül’e açık çağrı” başlıklı paylaşımda, “Sözde “kardeşim” dediğin insanlara pusu kurmayı bırak! Açık açık siyaset sahnesine çık! Yanına Bülent Bey’i ve diğer arkadaşlarını da al; siyaseti perde arkasından değil, milletin önünde yap! Delikanlı gibi siyaset yap! Sayın Erdoğan’a karşı düello istiyorsan, açıkça yap; pusu siyasetiyle değil!” ifadelerini kullandı. Külünk, “Finansal Darbenin Arkasında Kim Var?” ara başlığı ile açıklamalarının devamında şunlara yer verdi, “Ekrem İmamoğlu isimli şahsın adının geçtiği, kuvvetli şüphe, bilgi, belge, delil ve itiraflara dayanan çıkar amaçlı suç örgütü yapılanmasının arkasında kimlerin olduğu artık gün gibi ortada. 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında FETÖ hakkında tek kelime etmeyen ekip de bu. Sayın Erdoğan’ı içerideki sızıntı unsurlarla yalnızlaştırmaya çalışan, onu kilitlemeye uğraşan, AK Parti’yi CHP ile koalisyona mecbur bırakmak isteyen kadro da bu. Demek ki 15 Temmuz’un arkasındaki sinsi yapı da bu ekip! Türkiye’yi Oded Yinon Planı ve Büyük İsrail Projesine mahkûm etmek isteyen de aynı zihniyet! Türkiye’de Siyasal İslamcılık ya da Siyasal Muhafazakârlık adı altında; Yerlilik, Vatanseverlik, Bağımsızlık, Devletin bekası, Anadolu irfanı gibi kadim değerleri tasfiye ettirip paganlaşmanın yolunu açmak isteyen; “Ümmet” gibi kutsal bir kavramın, “Dindarlık” gibi kutlu kavramın arkasına saklanarak bu ülkeyi emperyalizme teslim etmeye çalışan aklı tespit edip ve elemanları ile yüzleşmeden; ve Müslüman mahallesinde salyangoz satıp salyangozluğu da saklayan bu zihniyetle hesaplaşmadan, Türkiye bağımsızlık mücadelesinde ne zirveye ulaşabilir, ne de mesafe kat edebilir.”
“SADECE SİYASİ MESELE DEĞİL”
Paylaşımının son bölümünde Türkiye’nin kaderiyle oynamaya çalışan bu yapıların, içeride ve dışarıda aynı merkezden yönlendirildiğine dikkati çeken Külünk, “Sadece bir siyasi mesele değil, doğrudan milletin ve devletin bekasıyla, ve hatta insanlığın umudu olan Türk milletinin evrensel sorumluluğuyla ilgilidir. Gereken açık duruş, açık mücadele ve açık hesaplaşmadır” dedi.
METİNER: AK PARTİ’DE İKİ KESİM İNSAN TİPİ VAR
Abdullah Gül’e yakınlığı ile bilinen ve birkaç gün önce bildiri yayımlayan isimlere ve parti içindeki belli kitlelere yönelik eleştirilerini dile getiren Mehmet Metiner ise partide iki kesim insan tipi olduğuna işaret etti. Külünk, “Bunların ilkinin içerisinde bazı kurucu isimler de olan bu kesim gelmesi gereken her yere gelmişlerdir. Sözgelimi Cumhurbaşkanı, bakan, meclis başkanı, genel başkan yardımcısı vs olmuşlardır. O tarihlerde Reis’i de partiyi de herkesten çok sahiplenmiş ve savunmuşlardır. En ufak bir AK Parti eleştirisini bile hoşgörüyle karşılamamışlardır. Hoşnutlukları had safhadadır. Sonra makamları gidince hoşnutsuzluklarını evvela alttan alta, sonra da açıktan açığa dışa vurmaktan kaçınmayan bu kesime göre AK Parti’nin Asr-ı saadeti bir tek kendilerinin görev yaptığı yıllardır. Sonrasında AK Parti kurucu ilkelerinden sapmış ve Erdoğan tek adamı olmuştur.
Şahsen kendileri güç sahibi olduklarında başka türlü, o güç gittiğinde de başka türlü konuşan, yani kişisel güçlerine ve konumlarına ve/ya da gördükleri itibara veya itibar kaybına göre pozisyon belirleyenleri, en fenası da bu kişiselliklerini sureti haktan görünerek yapanları ilkeli bulmadığım gibi güvenilir de bulmam” ifadelerini kullandı.
Metiner partideki ikinci kesimin ise, hayatının hiçbir evresinde Reis’i ve temsil ettiği değerleri benimsememiş, hatta Reis’e ve değerlerine karşı başka partilerde amansız mücadele vermiş kişiler olduğunu, bazılarının Reis’in ve partisinin gücünden yararlanmak için yaltaklandılarını anlatırken, “Kendi partilerinden koparak sörf güç ve itibar elde etmek için Reis’e yaltaklanmaları, Reis nerede ise orada görünmeleri. Bu tiplerin karakteristik özelliği şudur: Reis’ten çok Reisçilik taslamaları. Reis üzerinden sağladıkları konjonktürel itibarlarını ömrünü davasına adamış insanları, yani evin sahiplerini ötelemeye çalışmaları. Bu tip siyasetçilerle ilke ve erdem tabirlerini yan yana getirmeyi bile yanlış addederim. Üzücü olan, dönemsel olarak bu tip insanların el üstünde tutulmalarıdır. Bu da telafisi mümkün olmayan kırgınlıklara, küskünlüklere ve hatta kopmalara yol açan bir zararlı sürece dönüşüyor” dedi.
METİNER’DEN ÇAĞRI; “BENDEN DEMESİ”
Metiner açıklamalarının sonun da ise her iki kesime de çağrıda bulundu. Metiner, “Keşke; Birinci kesimdekiler kişisellik yapmayıp ağabeylik rolüyle herkesten çok destekleyici olsalardı. Reis’in ve partinin arkasında dimdik dursalardı. Varsa uyarı ve eleştirileri onları da başkalarının ağzıyla ve siyasi emellerine hizmet etmeden Reis’i ve partiyi sahiplenerek yapabilselerdi. Hiç kuşkusuz bu çok yararlı ve işlevsel bir güç olurdu. İkinci kesime mensup olanlar da geldikleri yerde ömürlerini davasına adamış kimselere saygıda kusur etmeseler, hatta onları ötelemek veya baskılamak gibi yanlış yollara başvurmasalar. Evin asıl sahiplerine karşı gösterilmesi gereken asgari saygıyı gösterip öne çıkmak için onları türlü entrikalarla geriye itme yoluna tevessül etmeseler. Rollerini ve güçlerini abartıp geldikleri partiyi dizayn etmek gibi tepki çekecek yanlış yollara hiç başvurmasalar. İşte o zaman daha çok benimsenir ve sayılır olduklarını göreceklerdir. Ve keşke bu kesime mensup isimler ömrünü davasına adanmışların tepesine çıkartılmasa. Onların öteleyici tavırlarına asla izin verilmese. İkisi bir araya gelince parti darbelenmiş oluyor, biline! Her şeyi yeni baştan gözden geçirmenin vaktidir, hatırlatırım. Hem birinci kesime mensup olanlar hem ikinci kesimdekiler pozisyonlarını tekrar gözden geçirmelidirler. Reis ve AK Parti genel merkezimizin her iki kesime yönelik yeni bir siyasa belirlemesi de elzem görünüyor. Benden demesi.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Külünk ve Metiner’den Gül ve tayfasına sert sözler!
Abdullah Gül’e yakın isimlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yi hedef alan bildiri, eylem ve hareketlerine tepki partinin eski ve mevcut iki milletvekilinden geldi. Metin Külünk, Abdullah Gül’ü hedef alarak “Pusu siyaseti yapma” derken Mehmet Metiner, partinin eskilerinin koltuk kaybettikleri için hoşnutsuzluklarını dışa vurduğunu, AK Parti felsefesi ile ilgisi olmayanların ancak parti yönetimininde yer alan isimlerin ise güçten yararlanmak için Erdoğan’a yaltaklandıklarını, partinin asıl felsefesini benimseyenlere tepeden baktıklarını aktardı.
AK Parti eski Milletvekili Metin Külünk, çok sert bir açıklama ile Abdullah Gül’ü hedef aldı, delikanlı gibi siyaset yapmasını önerdi. Külünk sosyal medyadan yaptığı “Abdullah Gül’e açık çağrı” başlıklı paylaşımda, “Sözde “kardeşim” dediğin insanlara pusu kurmayı bırak! Açık açık siyaset sahnesine çık! Yanına Bülent Bey’i ve diğer arkadaşlarını da al; siyaseti perde arkasından değil, milletin önünde yap! Delikanlı gibi siyaset yap! Sayın Erdoğan’a karşı düello istiyorsan, açıkça yap; pusu siyasetiyle değil!” ifadelerini kullandı. Külünk, “Finansal Darbenin Arkasında Kim Var?” ara başlığı ile açıklamalarının devamında şunlara yer verdi, “Ekrem İmamoğlu isimli şahsın adının geçtiği, kuvvetli şüphe, bilgi, belge, delil ve itiraflara dayanan çıkar amaçlı suç örgütü yapılanmasının arkasında kimlerin olduğu artık gün gibi ortada. 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında FETÖ hakkında tek kelime etmeyen ekip de bu. Sayın Erdoğan’ı içerideki sızıntı unsurlarla yalnızlaştırmaya çalışan, onu kilitlemeye uğraşan, AK Parti’yi CHP ile koalisyona mecbur bırakmak isteyen kadro da bu. Demek ki 15 Temmuz’un arkasındaki sinsi yapı da bu ekip! Türkiye’yi Oded Yinon Planı ve Büyük İsrail Projesine mahkûm etmek isteyen de aynı zihniyet! Türkiye’de Siyasal İslamcılık ya da Siyasal Muhafazakârlık adı altında; Yerlilik, Vatanseverlik, Bağımsızlık, Devletin bekası, Anadolu irfanı gibi kadim değerleri tasfiye ettirip paganlaşmanın yolunu açmak isteyen; “Ümmet” gibi kutsal bir kavramın, “Dindarlık” gibi kutlu kavramın arkasına saklanarak bu ülkeyi emperyalizme teslim etmeye çalışan aklı tespit edip ve elemanları ile yüzleşmeden; ve Müslüman mahallesinde salyangoz satıp salyangozluğu da saklayan bu zihniyetle hesaplaşmadan, Türkiye bağımsızlık mücadelesinde ne zirveye ulaşabilir, ne de mesafe kat edebilir.”
“SADECE SİYASİ MESELE DEĞİL”
Paylaşımının son bölümünde Türkiye’nin kaderiyle oynamaya çalışan bu yapıların, içeride ve dışarıda aynı merkezden yönlendirildiğine dikkati çeken Külünk, “Sadece bir siyasi mesele değil, doğrudan milletin ve devletin bekasıyla, ve hatta insanlığın umudu olan Türk milletinin evrensel sorumluluğuyla ilgilidir. Gereken açık duruş, açık mücadele ve açık hesaplaşmadır” dedi.
METİNER: AK PARTİ’DE İKİ KESİM İNSAN TİPİ VAR
Abdullah Gül’e yakınlığı ile bilinen ve birkaç gün önce bildiri yayımlayan isimlere ve parti içindeki belli kitlelere yönelik eleştirilerini dile getiren Mehmet Metiner ise partide iki kesim insan tipi olduğuna işaret etti. Külünk, “Bunların ilkinin içerisinde bazı kurucu isimler de olan bu kesim gelmesi gereken her yere gelmişlerdir. Sözgelimi Cumhurbaşkanı, bakan, meclis başkanı, genel başkan yardımcısı vs olmuşlardır. O tarihlerde Reis’i de partiyi de herkesten çok sahiplenmiş ve savunmuşlardır. En ufak bir AK Parti eleştirisini bile hoşgörüyle karşılamamışlardır. Hoşnutlukları had safhadadır. Sonra makamları gidince hoşnutsuzluklarını evvela alttan alta, sonra da açıktan açığa dışa vurmaktan kaçınmayan bu kesime göre AK Parti’nin Asr-ı saadeti bir tek kendilerinin görev yaptığı yıllardır. Sonrasında AK Parti kurucu ilkelerinden sapmış ve Erdoğan tek adamı olmuştur.
Şahsen kendileri güç sahibi olduklarında başka türlü, o güç gittiğinde de başka türlü konuşan, yani kişisel güçlerine ve konumlarına ve/ya da gördükleri itibara veya itibar kaybına göre pozisyon belirleyenleri, en fenası da bu kişiselliklerini sureti haktan görünerek yapanları ilkeli bulmadığım gibi güvenilir de bulmam” ifadelerini kullandı.
Metiner partideki ikinci kesimin ise, hayatının hiçbir evresinde Reis’i ve temsil ettiği değerleri benimsememiş, hatta Reis’e ve değerlerine karşı başka partilerde amansız mücadele vermiş kişiler olduğunu, bazılarının Reis’in ve partisinin gücünden yararlanmak için yaltaklandılarını anlatırken, “Kendi partilerinden koparak sörf güç ve itibar elde etmek için Reis’e yaltaklanmaları, Reis nerede ise orada görünmeleri. Bu tiplerin karakteristik özelliği şudur: Reis’ten çok Reisçilik taslamaları. Reis üzerinden sağladıkları konjonktürel itibarlarını ömrünü davasına adamış insanları, yani evin sahiplerini ötelemeye çalışmaları. Bu tip siyasetçilerle ilke ve erdem tabirlerini yan yana getirmeyi bile yanlış addederim. Üzücü olan, dönemsel olarak bu tip insanların el üstünde tutulmalarıdır. Bu da telafisi mümkün olmayan kırgınlıklara, küskünlüklere ve hatta kopmalara yol açan bir zararlı sürece dönüşüyor” dedi.
METİNER’DEN ÇAĞRI; “BENDEN DEMESİ”
Metiner açıklamalarının sonun da ise her iki kesime de çağrıda bulundu. Metiner, “Keşke; Birinci kesimdekiler kişisellik yapmayıp ağabeylik rolüyle herkesten çok destekleyici olsalardı. Reis’in ve partinin arkasında dimdik dursalardı. Varsa uyarı ve eleştirileri onları da başkalarının ağzıyla ve siyasi emellerine hizmet etmeden Reis’i ve partiyi sahiplenerek yapabilselerdi. Hiç kuşkusuz bu çok yararlı ve işlevsel bir güç olurdu. İkinci kesime mensup olanlar da geldikleri yerde ömürlerini davasına adamış kimselere saygıda kusur etmeseler, hatta onları ötelemek veya baskılamak gibi yanlış yollara başvurmasalar. Evin asıl sahiplerine karşı gösterilmesi gereken asgari saygıyı gösterip öne çıkmak için onları türlü entrikalarla geriye itme yoluna tevessül etmeseler. Rollerini ve güçlerini abartıp geldikleri partiyi dizayn etmek gibi tepki çekecek yanlış yollara hiç başvurmasalar. İşte o zaman daha çok benimsenir ve sayılır olduklarını göreceklerdir. Ve keşke bu kesime mensup isimler ömrünü davasına adanmışların tepesine çıkartılmasa. Onların öteleyici tavırlarına asla izin verilmese. İkisi bir araya gelince parti darbelenmiş oluyor, biline! Her şeyi yeni baştan gözden geçirmenin vaktidir, hatırlatırım. Hem birinci kesime mensup olanlar hem ikinci kesimdekiler pozisyonlarını tekrar gözden geçirmelidirler. Reis ve AK Parti genel merkezimizin her iki kesime yönelik yeni bir siyasa belirlemesi de elzem görünüyor. Benden demesi.”
(Ayşe Candan)
Kaynak: Ayşe CANDAN
En Çok Okunan Haberler