Küresel krizlere karşı sanayinin yeni kalkanı: Dijital Direnç

Dijital direnç, işletmelerin krizlere karşı hazırlıklı olmasına yardımcı olan dijital çözümleri ifade ediyor. İş süreçlerinin otomasyonu, veri analitiğiyle hızlı karar alma mekanizmaları ve geniş çaplı iş gücü entegrasyonu sayesinde, firmalar beklenmedik durumlara daha esnek bir şekilde adapte olabiliyor.

Uzmanlar, dijital direnci yüksek olan sanayi kuruluşlarının kriz dönemlerinde diğerlerinden daha hızlı toparladığını belirtiyor. Örneğin, bir grup araştırmacının yaptığı güncel çalışmaya göre, dijitalleşmeye öncelik veren işletmelerin üretim kayıpları %30 oranında azalırken, operasyonel maliyetlerde ise %20’ye varan düşüşler sağlanıyor. Bu da sadece kriz yönetimi açısından değil, aynı zamanda uzun vadeli büyüme için de yeni fırsatlar yaratıyor.

Dijital direnç oluşturmak için kullanılan temel yöntemler arasında, yapay zeka destekli yazılımlar, IoT (Nesnelerin İnterneti) cihazlarıyla daha etkin üretim süreçleri ve çevrim içi platformlar üzerinden tedarik zinciri izleme gibi araçlar bulunuyor. Bununla birlikte, siber güvenlik teknolojilerine yatırıma öncelik verilmesi de büyük önem taşıyor. Zira sistemlerin korunması, dijitalleşmenin temeli olarak görülüyor.

Türkiye'de de sanayi sektöründe dijital direnci artırmaya yönelik önemli adımlar atılıyor. Yerli ve uluslararası pek çok kurum, sanayide dijitalleşme projelerine yatırım yaparak daha sağlam temellere dayanan çalışma modelleri oluşturuyor. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle geliştirilen yeni teşvik programları da bu süreci hızlandırmayı hedefliyor.

Ancak dijital sürece entegre olmanın önünde hâlâ bazı engeller bulunuyor. Yüksek maliyetler, uzman kadro eksikliği ve teknolojik altyapı sorunları, işletmelerin dijital dirence geçişlerini yavaşlatan önemli faktörler arasında gösteriliyor. Bu sebeple işletmelerin öncelikle stratejik bir yol haritası belirleyip bu alanda gereken yatırımları uzun vadeli planlarla yapmaları kritik görünüyor.

(Ramazan Gültaş)