Mikroplastikler soframızda: Hangi gıdalar risk taşıyor?
Mikroplastikler soframızda: Hangi gıdalar risk taşıyor?
Mikroplastikler, çevre kirliliğinin yeni yüzü olarak görülürken, artık yalnızca doğada değil sofralarımızda da kendine yer buluyor. Her gün tükettiğimiz birçok gıdanın, bu görünmez plastik parçacıkları taşıdığına dair yapılan araştırmalar endişe yaratıyor.
Haber Giriş Tarihi: 09.06.2025 16:50
Haber Güncellenme Tarihi: 09.06.2025 16:51
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
Uzmanlar, özellikle deniz ürünlerini mikroplastik yönünden büyük bir risk kaynağı olarak işaret ediyor. Denizlere karışan plastik atıklar zamanla ufalanarak mikroplastiğe dönüşüyor ve sonunda deniz canlıları tarafından besin olarak alınıyor. Böylece, soframıza gelen balıklar, midyeler ve karidesler de mikroplastik yüklü hale geliyor. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insan vücudu yılda ortalama 50 bin adet mikroplastik parçacık tüketiyor ve bu miktarın büyük bir kısmı deniz ürünlerinden kaynaklanıyor.
Ancak, tehdit yalnızca deniz ürünleriyle sınırlı değil. Mikroplastikler toprağa da karışarak orada yetişen bitkilere bulaşabiliyor. Çeşitli çalışmalar, sebze ve meyvelerin bu parçacıkları kökleriyle emebildiğini ortaya koyuyor. Özellikle salatalık, havuç ve buğday gibi sıklıkla tüketilen ürünlerin mikroplastik içerebildiği belirtiliyor. Ayrıca içme sularında ve şişelenmiş sularda bulunan mikroplastikler de günlük riskin bir parçası haline geliyor. Bu durum yalnızca doğrudan tüketime değil, dolaylı yoldan da hayvan bazlı gıdalara yansıyabiliyor. Örneğin, plastikle kirlenmiş yemlerle beslenen hayvanlar yoluyla et ve süt ürünleri de risk taşıyor.
Mikroplastikler yalnızca sindirim sistemi yoluyla değil, solunum sistemi üzerinde de etkili olabiliyor. Havada bulunan mikroplastiklerin, solunduğunda insan sağlığını tehdit edebileceği biliniyor. Uzun vadede bu durum, bağışıklık sistemi zayıflığı ve toksik birikime yol açabiliyor. Mikroplastiklerin insanlar üzerinde tam etkisi henüz tam anlamıyla bilinmese de bilim insanları bu sorunun acilen çözüm gerektirdiğini vurguluyor.
Mikroplastiklere karşı alınabilecek bireysel önlemler arasında daha az plastik tüketmek, geri dönüşüme destek olmak ve doğal temizlik ürünlerini tercih etmek bulunuyor. Ancak bu sorunu tamamen çözmek için daha geniş kapsamlı çevresel politikalar ve küresel iş birlikleri gerekiyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mikroplastikler soframızda: Hangi gıdalar risk taşıyor?
Mikroplastikler, çevre kirliliğinin yeni yüzü olarak görülürken, artık yalnızca doğada değil sofralarımızda da kendine yer buluyor. Her gün tükettiğimiz birçok gıdanın, bu görünmez plastik parçacıkları taşıdığına dair yapılan araştırmalar endişe yaratıyor.
Uzmanlar, özellikle deniz ürünlerini mikroplastik yönünden büyük bir risk kaynağı olarak işaret ediyor. Denizlere karışan plastik atıklar zamanla ufalanarak mikroplastiğe dönüşüyor ve sonunda deniz canlıları tarafından besin olarak alınıyor. Böylece, soframıza gelen balıklar, midyeler ve karidesler de mikroplastik yüklü hale geliyor. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insan vücudu yılda ortalama 50 bin adet mikroplastik parçacık tüketiyor ve bu miktarın büyük bir kısmı deniz ürünlerinden kaynaklanıyor.
Ancak, tehdit yalnızca deniz ürünleriyle sınırlı değil. Mikroplastikler toprağa da karışarak orada yetişen bitkilere bulaşabiliyor. Çeşitli çalışmalar, sebze ve meyvelerin bu parçacıkları kökleriyle emebildiğini ortaya koyuyor. Özellikle salatalık, havuç ve buğday gibi sıklıkla tüketilen ürünlerin mikroplastik içerebildiği belirtiliyor. Ayrıca içme sularında ve şişelenmiş sularda bulunan mikroplastikler de günlük riskin bir parçası haline geliyor. Bu durum yalnızca doğrudan tüketime değil, dolaylı yoldan da hayvan bazlı gıdalara yansıyabiliyor. Örneğin, plastikle kirlenmiş yemlerle beslenen hayvanlar yoluyla et ve süt ürünleri de risk taşıyor.
Mikroplastikler yalnızca sindirim sistemi yoluyla değil, solunum sistemi üzerinde de etkili olabiliyor. Havada bulunan mikroplastiklerin, solunduğunda insan sağlığını tehdit edebileceği biliniyor. Uzun vadede bu durum, bağışıklık sistemi zayıflığı ve toksik birikime yol açabiliyor. Mikroplastiklerin insanlar üzerinde tam etkisi henüz tam anlamıyla bilinmese de bilim insanları bu sorunun acilen çözüm gerektirdiğini vurguluyor.
Mikroplastiklere karşı alınabilecek bireysel önlemler arasında daha az plastik tüketmek, geri dönüşüme destek olmak ve doğal temizlik ürünlerini tercih etmek bulunuyor. Ancak bu sorunu tamamen çözmek için daha geniş kapsamlı çevresel politikalar ve küresel iş birlikleri gerekiyor.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler