Son yıllarda yapılan birçok bilimsel araştırma, dünya genelinde hava kirliliğinin korkutucu boyutlara ulaştığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya nüfusunun en az yüzde 92’si, sağlığa zararlı seviyelerde kirli hava soluyor. Bu durum, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor ve hükümetlerin acil eylemler almasını gerektiriyor.
Haber Giriş Tarihi: 26.09.2024 16:32
Haber Güncellenme Tarihi: 26.09.2024 16:33
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
DSÖ’nün 2023 yılında yayımladığı raporda, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde hava kalitesinin ciddi boyutlarda kötü olduğu belirtiliyor. Endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu bölgelerde, fosil yakıtların yakılması, fabrika emisyonları ve araç trafiği en büyük kirlilik kaynakları olarak öne çıkıyor. Küresel olarak 6,7 milyon insanın hava kirliliğine bağlı hastalıklar yüzünden erken yaşta hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Araştırmalar, kirli havaya uzun süreli maruz kalmanın kalp hastalıkları, akciğer kanseri, astım ve solunum yolu hastalıkları gibi rahatsızlıklarla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar bu durumdan en fazla etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Kirli hava, sadece fiziksel sağlığı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda bilişsel performansı düşürdüğü ve zihinsel sağlık üzerinde de olumsuz etkileri olduğu biliniyor.
Raporda en riskli bölgelerin başında Asya ve Afrika ülkeleri geliyor. Çin, Hindistan ve Pakistan gibi sanayileşmenin yoğun olduğu ülkelerde hava kalitesi sınırların çok altında. Türkiye'de de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler hava kirliliği sorunuyla karşı karşıya kalırken, Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri ve trafik yoğunluğu durumu daha da kötüleştiriyor.
Hükümetlerin, şehir planlamasını yenileyerek yeşil alanları artırması, endüstriyel emisyonları denetlemesi ve temiz enerji kaynaklarına yönelmesi büyük önem taşıyor. Elektrikli araçların yaygınlaştırılması, karbon emisyonlarının azaltılması ve toplu taşımanın teşvik edilmesi gibi önlemler, hava kirliliği sorununu hafifletmeye yönelik atılabilecek adımlar arasında yer alıyor.
Bu tür global krizlerle başa çıkmak için yalnızca ulusal değil, aynı zamanda uluslararası işbirliği de büyük önem taşıyor. DSÖ, ülkeleri temiz hava standartlarını artırmaya teşvik ederken, bireylerin de kişisel araç kullanımını azaltmaları, enerji verimli ürünler kullanmaları ve geri dönüşüm gibi çevre dostu alışkanlıklar edinmeleri gerektiğini vurguluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüfusun en az yüzde 92’si hala kirli hava soluyor
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel araştırma, dünya genelinde hava kirliliğinin korkutucu boyutlara ulaştığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya nüfusunun en az yüzde 92’si, sağlığa zararlı seviyelerde kirli hava soluyor. Bu durum, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor ve hükümetlerin acil eylemler almasını gerektiriyor.
DSÖ’nün 2023 yılında yayımladığı raporda, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde hava kalitesinin ciddi boyutlarda kötü olduğu belirtiliyor. Endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu bölgelerde, fosil yakıtların yakılması, fabrika emisyonları ve araç trafiği en büyük kirlilik kaynakları olarak öne çıkıyor. Küresel olarak 6,7 milyon insanın hava kirliliğine bağlı hastalıklar yüzünden erken yaşta hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Araştırmalar, kirli havaya uzun süreli maruz kalmanın kalp hastalıkları, akciğer kanseri, astım ve solunum yolu hastalıkları gibi rahatsızlıklarla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar bu durumdan en fazla etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Kirli hava, sadece fiziksel sağlığı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda bilişsel performansı düşürdüğü ve zihinsel sağlık üzerinde de olumsuz etkileri olduğu biliniyor.
Raporda en riskli bölgelerin başında Asya ve Afrika ülkeleri geliyor. Çin, Hindistan ve Pakistan gibi sanayileşmenin yoğun olduğu ülkelerde hava kalitesi sınırların çok altında. Türkiye'de de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler hava kirliliği sorunuyla karşı karşıya kalırken, Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri ve trafik yoğunluğu durumu daha da kötüleştiriyor.
Hükümetlerin, şehir planlamasını yenileyerek yeşil alanları artırması, endüstriyel emisyonları denetlemesi ve temiz enerji kaynaklarına yönelmesi büyük önem taşıyor. Elektrikli araçların yaygınlaştırılması, karbon emisyonlarının azaltılması ve toplu taşımanın teşvik edilmesi gibi önlemler, hava kirliliği sorununu hafifletmeye yönelik atılabilecek adımlar arasında yer alıyor.
Bu tür global krizlerle başa çıkmak için yalnızca ulusal değil, aynı zamanda uluslararası işbirliği de büyük önem taşıyor. DSÖ, ülkeleri temiz hava standartlarını artırmaya teşvik ederken, bireylerin de kişisel araç kullanımını azaltmaları, enerji verimli ürünler kullanmaları ve geri dönüşüm gibi çevre dostu alışkanlıklar edinmeleri gerektiğini vurguluyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler