Türkiye'de son yıllarda organik tarım alanında dikkat çekici bir artış gözlemleniyor. Tüketicilerin sağlıklı ve doğal beslenmeye olan ilgisinin artması, bu alandaki üretimi teşvik eden en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, organik tarımın hem çevreye duyarlı bir yaklaşım sunduğunu hem de ekonomik açıdan çiftçilere sürdürülebilir bir gelir sağladığını vurguluyor.
Haber Giriş Tarihi: 21.05.2025 16:34
Haber Güncellenme Tarihi: 21.05.2025 16:35
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020 yılında Türkiye’de yaklaşık 500 bin hektar alanda organik tarım yapılıyordu. 2023 yılı itibarıyla bu rakamın yüzde 15 artış gösterdiği belirtiliyor. Bakanlık ayrıca organik tarımı desteklemek amacıyla çiftçilere çeşitli teşvik programları sunuyor. Özellikle genç çiftçilerin bu alanı benimsemesi için yürütülen eğitim çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiği ifade ediliyor.
Türkiye Organik Ürün İhracatçıları Derneği (TÜRİB), Türk organik tarım ürünlerinin dış pazarlarda da büyük ilgi gördüğünü bildiriyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere organik sertifikalı meyve, sebze ve kuru gıda ihracatında ciddi bir büyüme yaşanıyor. Uzmanlar, Türkiye’nin coğrafi özellikleri ve iklim koşullarının bu pazar için büyük bir avantaj sunduğunu dile getiriyor.
Uzmanlara göre, organik tarımdaki büyümenin devam etmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla birlikte denetimlerin sıkı tutulması büyük önem taşıyor. Organik ürünlere olan güvende herhangi bir zedelenme yaşanmasının, sektörün büyüme ivmesine zarar verebileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra yerel tüketiciler için fiyatların daha erişilebilir düzeye çekilmesinin de talebi artırabileceği görüşü yaygın.
Organik tarımın yaygınlaşması, çevresel faktörlerle de direkt bağlantılı. Kimyasal gübre ve ilaç kullanımının azalmasıyla toprak ve su kaynaklarının korunması sağlanırken, biyolojik çeşitliliğin de artırıldığı vurgulanıyor. Bu değişim, aynı zamanda çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha dayanıklı bir üretim sistemine geçiş yapmasını kolaylaştırıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Organik tarım Türkiye’de yaygınlaşıyor
Türkiye'de son yıllarda organik tarım alanında dikkat çekici bir artış gözlemleniyor. Tüketicilerin sağlıklı ve doğal beslenmeye olan ilgisinin artması, bu alandaki üretimi teşvik eden en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, organik tarımın hem çevreye duyarlı bir yaklaşım sunduğunu hem de ekonomik açıdan çiftçilere sürdürülebilir bir gelir sağladığını vurguluyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020 yılında Türkiye’de yaklaşık 500 bin hektar alanda organik tarım yapılıyordu. 2023 yılı itibarıyla bu rakamın yüzde 15 artış gösterdiği belirtiliyor. Bakanlık ayrıca organik tarımı desteklemek amacıyla çiftçilere çeşitli teşvik programları sunuyor. Özellikle genç çiftçilerin bu alanı benimsemesi için yürütülen eğitim çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiği ifade ediliyor.
Türkiye Organik Ürün İhracatçıları Derneği (TÜRİB), Türk organik tarım ürünlerinin dış pazarlarda da büyük ilgi gördüğünü bildiriyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere organik sertifikalı meyve, sebze ve kuru gıda ihracatında ciddi bir büyüme yaşanıyor. Uzmanlar, Türkiye’nin coğrafi özellikleri ve iklim koşullarının bu pazar için büyük bir avantaj sunduğunu dile getiriyor.
Uzmanlara göre, organik tarımdaki büyümenin devam etmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla birlikte denetimlerin sıkı tutulması büyük önem taşıyor. Organik ürünlere olan güvende herhangi bir zedelenme yaşanmasının, sektörün büyüme ivmesine zarar verebileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra yerel tüketiciler için fiyatların daha erişilebilir düzeye çekilmesinin de talebi artırabileceği görüşü yaygın.
Organik tarımın yaygınlaşması, çevresel faktörlerle de direkt bağlantılı. Kimyasal gübre ve ilaç kullanımının azalmasıyla toprak ve su kaynaklarının korunması sağlanırken, biyolojik çeşitliliğin de artırıldığı vurgulanıyor. Bu değişim, aynı zamanda çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha dayanıklı bir üretim sistemine geçiş yapmasını kolaylaştırıyor.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler