Son yıllarda, organik üretime olan ilgi dünya genelinde hızla artış gösteriyor. Tüketicilerin doğal ve katkısız ürünlere yönelmesi, hem çevresel farkındalığın artması hem de sağlık bilincinin gelişmesi sonucunda önemli bir ivme kazandı. Ancak bu dönüşüm sadece bireysel düzeyde değil, tarımsal üretimde de ciddi bir değişim yaratıyor.
Haber Giriş Tarihi: 27.03.2025 16:32
Haber Güncellenme Tarihi: 27.03.2025 16:32
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
Uluslararası Organik Tarım Araştırma Enstitüsü'nün (FiBL) yayınladığı rapora göre, dünya genelinde organik tarım yapılan alanlar son beş yıl içinde yüzde 20 oranında genişledi. Bu oran, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde daha belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde organik tarım arazileri toplam tarım alanlarının neredeyse dörtte biri kadar büyüklüğe ulaştı. Türkiye ise bu alanda giderek daha aktif bir rol üstleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2015 yılında 500 bin hektar civarında olan organik tarım alanı, 2021 itibarıyla 850 bin hektara çıkmış durumda.
Yapılan sosyal araştırmalar, tüketicilerin yüzde 65’inin organik ürünleri daha sağlıklı bulduğunu ve bu nedenle tercih ettiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra çevreye duyarlılık da önemli bir etken. Geleneksel tarım yöntemlerinin toprak, su ve hava üzerinde olumsuz etkiler yarattığını fark eden tüketiciler, organik ürünlerin daha sürdürülebilir olduğunu düşünüyor. Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre, organik tarımla üretilen gıdalar genellikle daha az karbon ayak izi bırakıyor ve biyoçeşitliliği destekliyor.
Ancak organik üretimin de birtakım zorlukları var. Özellikle başlangıç maliyetlerinin yüksek olması ve üretim sürecinin daha titiz bir planlama gerektirmesi, bazı çiftçilerin bu geçişi yapmakta tereddüt etmesine yol açabiliyor. Bununla birlikte, devlet destekleri ve uluslararası kuruluşların sunduğu teşvik programları sayesinde bu engelin aşılabileceği düşünülüyor. Türkiye'de Tarım ve Orman Bakanlığı'nın organik üretimi teşvik eden hibe ve kredi programları da çiftçiler üzerinde olumlu bir etki yaratıyor.
Uzmanlar, bu trendin gelecekte de devam edeceğini öngörüyor. Dünya nüfusunun artışıyla birlikte besin ihtiyacının hızla arttığını hatırlatan uzmanlar, organik üretimin çevre dostu bir çözüm olarak öne çıktığını belirtiyor. Ancak bunun sürdürülebilirliğini sağlamak için yalnızca tüketici tercihleri değil, aynı zamanda politikalar ve küresel işbirlikleri de kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Organik üretime dönüş hız kazandı
Son yıllarda, organik üretime olan ilgi dünya genelinde hızla artış gösteriyor. Tüketicilerin doğal ve katkısız ürünlere yönelmesi, hem çevresel farkındalığın artması hem de sağlık bilincinin gelişmesi sonucunda önemli bir ivme kazandı. Ancak bu dönüşüm sadece bireysel düzeyde değil, tarımsal üretimde de ciddi bir değişim yaratıyor.
Uluslararası Organik Tarım Araştırma Enstitüsü'nün (FiBL) yayınladığı rapora göre, dünya genelinde organik tarım yapılan alanlar son beş yıl içinde yüzde 20 oranında genişledi. Bu oran, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde daha belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde organik tarım arazileri toplam tarım alanlarının neredeyse dörtte biri kadar büyüklüğe ulaştı. Türkiye ise bu alanda giderek daha aktif bir rol üstleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2015 yılında 500 bin hektar civarında olan organik tarım alanı, 2021 itibarıyla 850 bin hektara çıkmış durumda.
Yapılan sosyal araştırmalar, tüketicilerin yüzde 65’inin organik ürünleri daha sağlıklı bulduğunu ve bu nedenle tercih ettiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra çevreye duyarlılık da önemli bir etken. Geleneksel tarım yöntemlerinin toprak, su ve hava üzerinde olumsuz etkiler yarattığını fark eden tüketiciler, organik ürünlerin daha sürdürülebilir olduğunu düşünüyor. Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre, organik tarımla üretilen gıdalar genellikle daha az karbon ayak izi bırakıyor ve biyoçeşitliliği destekliyor.
Ancak organik üretimin de birtakım zorlukları var. Özellikle başlangıç maliyetlerinin yüksek olması ve üretim sürecinin daha titiz bir planlama gerektirmesi, bazı çiftçilerin bu geçişi yapmakta tereddüt etmesine yol açabiliyor. Bununla birlikte, devlet destekleri ve uluslararası kuruluşların sunduğu teşvik programları sayesinde bu engelin aşılabileceği düşünülüyor. Türkiye'de Tarım ve Orman Bakanlığı'nın organik üretimi teşvik eden hibe ve kredi programları da çiftçiler üzerinde olumlu bir etki yaratıyor.
Uzmanlar, bu trendin gelecekte de devam edeceğini öngörüyor. Dünya nüfusunun artışıyla birlikte besin ihtiyacının hızla arttığını hatırlatan uzmanlar, organik üretimin çevre dostu bir çözüm olarak öne çıktığını belirtiyor. Ancak bunun sürdürülebilirliğini sağlamak için yalnızca tüketici tercihleri değil, aynı zamanda politikalar ve küresel işbirlikleri de kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler