Son yıllarda sağlıklı yaşam trendi, bireylerin yaşam tarzlarını dönüştürmesinden ekonomideki yansımalarına kadar etkisini ciddi şekilde hissettiriyor. Bu alandaki artış yalnızca bireysel farkındalığın değil, aynı zamanda sektörün büyümesine katkıda bulunan yenilikçi girişimlerin bir sonucu. Sağlıklı yaşam pazarı, özellikle pandemi sonrası değişen tüketici alışkanlıklarıyla birlikte hızla genişlemeye devam ediyor.
Haber Giriş Tarihi: 07.11.2025 16:52
Haber Güncellenme Tarihi: 07.11.2025 16:53
Kaynak:
Ayşe CANDAN
Uzmanlar, 2023 itibarıyla küresel sağlıklı yaşam pazarının yaklaşık 5 trilyon dolar büyüklüğe ulaştığını belirtiyor. Pazarın yıllık yüzde 5 ila 10 arasında bir büyüme oranıyla ilerlediği ve bu trendin önümüzdeki yıllarda da süreceği öngörülüyor. Araştırma şirketleri tarafından sunulan raporlar, bireylerin beslenme, spor, zihin sağlığı ve biyolojik yaşlanmayı yavaşlatmaya yönelik ürün ve hizmetlere daha fazla yatırım yaptığını gösteriyor.
Tüketicilerin genel eğilimlerinde ise organik ve doğal içerikli gıda ürünlerine, bitki bazlı diyetlere, düzenli egzersiz alışkanlıklarına ve ruhsal dengeyi koruma hedefine yönelik terapilere talebin arttığı gözlemleniyor. McKinsey’nin sağlıklı yaşam üzerine yaptığı bir çalışma, tüketicilerin yüzde 79'unun daha sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için bütçe ayırmaya hazır olduğunu ortaya koyuyor. Bunun yanında fitness teknolojilerinden akıllı saatlere, meditasyon uygulamalarından probiyotik takviyelere kadar uzanan geniş bir yelpazede talep bulunuyor.
Türkiye'den örnekler de dikkate değer. Ülkemizde sağlıklı yaşam konusundaki girişimlerde artış görülüyor. Başta yerli üretim organik ürün markaları olmak üzere, yoga stüdyoları, sağlıklı yaşam kafeleri ve hatta dijital sağlık platformlarına olan yatırımlar hızlanmış durumda. Girişim Ekosistemi Raporu'na göre, 2023 yılı içinde bu alanda yapılan yatırımlarda yüzde 30’luk bir artış yaşandı.
Bu büyüme trendinin önemli bir boyutu da dijitalleşme. Online egzersiz programlarının yaygınlaşması, kişiselleştirilmiş sağlık önerileri sunan mobil uygulamaların öne çıkması ve giyilebilir teknolojilerin giderek daha gelişmiş hale gelmesi sektörünün dijital ayak izini artırıyor. Özellikle Z kuşağının bu ürün ve hizmetlere olan talebi, dijital ve yenilikçi çözümlere odaklanan girişimlerin önemini artırıyor.
Uzmanlara göre sağlıklı yaşam pazarı yalnızca ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen sosyal bir hareket haline gelmiş durumda. Bu durum şirketleri etik standartlar ve sürdürülebilir yöntemler benimsemeye zorluyor. Çünkü tüketiciler artık yalnızca ürün veya hizmetin kalitesine değil, aynı zamanda markaların değerlerine ve sürdürülebilirlik politikalarına da dikkat ediyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Sağlıklı yaşam pazarı büyüyor
Son yıllarda sağlıklı yaşam trendi, bireylerin yaşam tarzlarını dönüştürmesinden ekonomideki yansımalarına kadar etkisini ciddi şekilde hissettiriyor. Bu alandaki artış yalnızca bireysel farkındalığın değil, aynı zamanda sektörün büyümesine katkıda bulunan yenilikçi girişimlerin bir sonucu. Sağlıklı yaşam pazarı, özellikle pandemi sonrası değişen tüketici alışkanlıklarıyla birlikte hızla genişlemeye devam ediyor.
Uzmanlar, 2023 itibarıyla küresel sağlıklı yaşam pazarının yaklaşık 5 trilyon dolar büyüklüğe ulaştığını belirtiyor. Pazarın yıllık yüzde 5 ila 10 arasında bir büyüme oranıyla ilerlediği ve bu trendin önümüzdeki yıllarda da süreceği öngörülüyor. Araştırma şirketleri tarafından sunulan raporlar, bireylerin beslenme, spor, zihin sağlığı ve biyolojik yaşlanmayı yavaşlatmaya yönelik ürün ve hizmetlere daha fazla yatırım yaptığını gösteriyor.
Tüketicilerin genel eğilimlerinde ise organik ve doğal içerikli gıda ürünlerine, bitki bazlı diyetlere, düzenli egzersiz alışkanlıklarına ve ruhsal dengeyi koruma hedefine yönelik terapilere talebin arttığı gözlemleniyor. McKinsey’nin sağlıklı yaşam üzerine yaptığı bir çalışma, tüketicilerin yüzde 79'unun daha sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için bütçe ayırmaya hazır olduğunu ortaya koyuyor. Bunun yanında fitness teknolojilerinden akıllı saatlere, meditasyon uygulamalarından probiyotik takviyelere kadar uzanan geniş bir yelpazede talep bulunuyor.
Türkiye'den örnekler de dikkate değer. Ülkemizde sağlıklı yaşam konusundaki girişimlerde artış görülüyor. Başta yerli üretim organik ürün markaları olmak üzere, yoga stüdyoları, sağlıklı yaşam kafeleri ve hatta dijital sağlık platformlarına olan yatırımlar hızlanmış durumda. Girişim Ekosistemi Raporu'na göre, 2023 yılı içinde bu alanda yapılan yatırımlarda yüzde 30’luk bir artış yaşandı.
Bu büyüme trendinin önemli bir boyutu da dijitalleşme. Online egzersiz programlarının yaygınlaşması, kişiselleştirilmiş sağlık önerileri sunan mobil uygulamaların öne çıkması ve giyilebilir teknolojilerin giderek daha gelişmiş hale gelmesi sektörünün dijital ayak izini artırıyor. Özellikle Z kuşağının bu ürün ve hizmetlere olan talebi, dijital ve yenilikçi çözümlere odaklanan girişimlerin önemini artırıyor.
Uzmanlara göre sağlıklı yaşam pazarı yalnızca ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen sosyal bir hareket haline gelmiş durumda. Bu durum şirketleri etik standartlar ve sürdürülebilir yöntemler benimsemeye zorluyor. Çünkü tüketiciler artık yalnızca ürün veya hizmetin kalitesine değil, aynı zamanda markaların değerlerine ve sürdürülebilirlik politikalarına da dikkat ediyor.
(Ayşe Candan)
Kaynak: Ayşe CANDAN
En Çok Okunan Haberler