Sanal gerçeklikle terapi: Psikolojide yeni bir dönem başlıyor
Sanal gerçeklikle terapi: Psikolojide yeni bir dönem başlıyor
Modern teknoloji, hayatımızın her alanında olduğu gibi psikoloji alanında da çığır açan yeniliklere zemin hazırlıyor. Özellikle sanal gerçeklik (VR) teknolojisinin terapötik uygulamalarda kullanımı, son yıllarda kayda değer bir ilgi görüyor. Giderek artan sayıda bilimsel araştırma, sanal gerçeklik tabanlı tedavilerin, geleneksel terapi yöntemlerine etkili bir alternatif veya destekleyici unsur olabileceğini ortaya koyuyor.
Haber Giriş Tarihi: 19.06.2025 14:51
Haber Güncellenme Tarihi: 19.06.2025 14:51
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
Sanal gerçeklik, bireylerin gerçek hayatta yüzleşmekten çekindikleri olaylar veya durumlarla kontrollü bir şekilde etkileşim kurmalarını sağlıyor. Örneğin, uçak korkusu olan bir birey bu ortamda sanal bir uçuş deneyimi yaşayarak korkusuyla yüzleşme şansı buluyor. Bu tür bir terapi, bireylerin güvenli bir ortamda kaygılarını azaltmasına ve sorunlarının üstesinden gelmesine yardımcı oluyor.
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, sosyal kaygı bozukluğu yaşayan bireyler üzerinde sanal gerçeklik destekli terapinin etkileri incelendi. Çalışmaya katılan kişiler, halka açık konuşma, topluluk içinde birebir iletişim kurma gibi simüle edilmiş durumlara maruz bırakıldı. Araştırma sonunda, tedaviye katılan bireylerin kaygı düzeylerinde belirgin bir azalma gözlendi. Üstelik bu olumlu etkiler uzun vadede de devam etti. Diğer bir araştırmada ise travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayan hastalara uygulanan VR terapinin geleneksel yöntemlere kıyasla daha hızlı sonuç verdiği belirtildi.
Uzmanlar, sanal gerçeklik terapilerinin kişiye özel çözümler sunma potansiyeline de dikkat çekiyor. Terapistlerin, hastaların ihtiyaçlarına uygun simülasyonlar tasarlayarak tedavi sürecini daha etkili ve gerçekçi hale getirebildikleri belirtiliyor. Bunun yanı sıra, VR teknolojisinin uzaktan terapi imkanlarını artırarak dünyadaki farklı coğrafyalarda tedaviye erişimi kolaylaştırabileceği de aktarılıyor.
Ancak bu gelişmelere rağmen, sanal gerçeklik tabanlı terapilerin yaygınlaşması adına bazı engellerin de altı çiziliyor. Teknolojinin yüksek maliyetli olması ve uzun vadeli etkiler üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekliliği bu konudaki temel tartışma alanlarını oluşturuyor. Ayrıca etik sorular da gündemde; örneğin, bir bireyin sanal ortamda yaşadığı deneyimlerin psikolojik yan etkileri nasıl sınırlandırılabilir?
Psikoloji dünyası, sanal gerçekliğin getirdiği bu yeni imkanlarla büyük bir dönüşüm yaşıyor. Uzmanlar ve araştırmacılar, bu teknolojinin gelecekte çok daha fazla kişiye ulaşarak terapi yöntemlerini geliştireceğine inanıyor. Günümüzde atılan adımlar, insan psikolojisini anlama ve iyileştirme yolunda devrim niteliğinde bir başlangıcın habercisi olarak görülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sanal gerçeklikle terapi: Psikolojide yeni bir dönem başlıyor
Modern teknoloji, hayatımızın her alanında olduğu gibi psikoloji alanında da çığır açan yeniliklere zemin hazırlıyor. Özellikle sanal gerçeklik (VR) teknolojisinin terapötik uygulamalarda kullanımı, son yıllarda kayda değer bir ilgi görüyor. Giderek artan sayıda bilimsel araştırma, sanal gerçeklik tabanlı tedavilerin, geleneksel terapi yöntemlerine etkili bir alternatif veya destekleyici unsur olabileceğini ortaya koyuyor.
Sanal gerçeklik, bireylerin gerçek hayatta yüzleşmekten çekindikleri olaylar veya durumlarla kontrollü bir şekilde etkileşim kurmalarını sağlıyor. Örneğin, uçak korkusu olan bir birey bu ortamda sanal bir uçuş deneyimi yaşayarak korkusuyla yüzleşme şansı buluyor. Bu tür bir terapi, bireylerin güvenli bir ortamda kaygılarını azaltmasına ve sorunlarının üstesinden gelmesine yardımcı oluyor.
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, sosyal kaygı bozukluğu yaşayan bireyler üzerinde sanal gerçeklik destekli terapinin etkileri incelendi. Çalışmaya katılan kişiler, halka açık konuşma, topluluk içinde birebir iletişim kurma gibi simüle edilmiş durumlara maruz bırakıldı. Araştırma sonunda, tedaviye katılan bireylerin kaygı düzeylerinde belirgin bir azalma gözlendi. Üstelik bu olumlu etkiler uzun vadede de devam etti. Diğer bir araştırmada ise travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayan hastalara uygulanan VR terapinin geleneksel yöntemlere kıyasla daha hızlı sonuç verdiği belirtildi.
Uzmanlar, sanal gerçeklik terapilerinin kişiye özel çözümler sunma potansiyeline de dikkat çekiyor. Terapistlerin, hastaların ihtiyaçlarına uygun simülasyonlar tasarlayarak tedavi sürecini daha etkili ve gerçekçi hale getirebildikleri belirtiliyor. Bunun yanı sıra, VR teknolojisinin uzaktan terapi imkanlarını artırarak dünyadaki farklı coğrafyalarda tedaviye erişimi kolaylaştırabileceği de aktarılıyor.
Ancak bu gelişmelere rağmen, sanal gerçeklik tabanlı terapilerin yaygınlaşması adına bazı engellerin de altı çiziliyor. Teknolojinin yüksek maliyetli olması ve uzun vadeli etkiler üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekliliği bu konudaki temel tartışma alanlarını oluşturuyor. Ayrıca etik sorular da gündemde; örneğin, bir bireyin sanal ortamda yaşadığı deneyimlerin psikolojik yan etkileri nasıl sınırlandırılabilir?
Psikoloji dünyası, sanal gerçekliğin getirdiği bu yeni imkanlarla büyük bir dönüşüm yaşıyor. Uzmanlar ve araştırmacılar, bu teknolojinin gelecekte çok daha fazla kişiye ulaşarak terapi yöntemlerini geliştireceğine inanıyor. Günümüzde atılan adımlar, insan psikolojisini anlama ve iyileştirme yolunda devrim niteliğinde bir başlangıcın habercisi olarak görülüyor.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler