SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şiddet, anti-sosyal kişilik habercisi

Anti-sosyal kişilik bozukluğu (ASPB), sosyal normlara ve diğer insanların haklarına karşı duyarsızlık, empati eksikliği ve sıklıkla şiddet içeren davranışlarla karakterize edilen bir ruhsal sağlık durumudur. Son araştırmalar, şiddet eğiliminin, anti-sosyal kişilik bozukluğunun erken bir işareti olabileceğini gösteriyor. Bu alandaki bilimsel bulgular, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde gözlemlenen şiddet davranışlarının, ileri yaşlarda anti-sosyal kişilik özelliklerinin gelişiminde etkili olduğunu ortaya koyuyor. 

Haber Giriş Tarihi: 08.11.2024 14:26
Haber Güncellenme Tarihi: 08.11.2024 14:26
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Şiddet, anti-sosyal kişilik habercisi

Duke Üniversitesi tarafından yapılan uzun vadeli bir çalışma, çocukluk döneminde sıkça şiddet sergileyen bireylerin ilerleyen yıllarda anti-sosyal kişilik bozukluğu geliştirme ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, çocuklukta yaşanan istismar, ihmal ya da duygusal sorunlar, ileriki yaşlarda şiddet içeren davranışların ve anti-sosyal kişilik bozukluğunun temelini oluşturabiliyor. Çalışmada, özellikle şiddete yatkın davranışların, erken yaşlarda gözlemlenen empati eksikliği ve pişmanlık duymama gibi anti-sosyal özelliklerle ilişkili olduğu belirlendi.

Son yıllarda yapılan nörolojik araştırmalar, anti-sosyal kişilik bozukluğuna yatkın bireylerin beyin yapısında bazı farklılıklar olduğunu ortaya çıkardı. New York Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada, anti-sosyal kişilik özellikleri gösteren bireylerin amigdala ve prefrontal korteks bölgelerinde yapısal farklılıklar olduğu belirlendi. Amigdala, korku ve öfke gibi temel duyguları düzenleyen bir beyin bölgesi olarak bilinirken, prefrontal korteks ise karar verme, dürtü kontrolü ve sosyal davranışları düzenlemede önemli bir rol oynar.

Anti-sosyal kişilik bozukluğu üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen bulgular, genetik faktörlerin de etkili olabileceğini göstermektedir. Özellikle aile üyeleri arasında anti-sosyal kişilik bozukluğu geçmişi olan bireylerin, şiddet eğilimlerine daha yatkın olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmalar, bu durumun kalıtsal olabileceğini, ancak çevresel faktörlerin de süreci tetikleyebileceğini ortaya koyuyor.

Kaliforniya Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, çocukluk çağında aile içi şiddete maruz kalan bireylerin, yetişkinlik dönemlerinde daha yüksek şiddet eğilimi gösterme olasılığına sahip oldukları bulundu. Araştırmacılar, genetik yatkınlık ile birlikte çevresel stres faktörlerinin birleştiğinde anti-sosyal davranışların ortaya çıkma olasılığını artırdığını belirtiyor. 

Şiddet ve anti-sosyal davranışlar üzerine yapılan çalışmalarda, sosyo-ekonomik koşulların da etkili olduğu görülmektedir. Düşük gelirli bölgelerde yaşayan bireylerin, şiddet içeren davranışları normalleştirme ve bu davranışları daha sık sergileme olasılıkları daha yüksektir. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, sosyo-ekonomik zorluklar ve yetersiz eğitim gibi faktörler, genç yaşta suça ve şiddete yatkınlığı artırarak anti-sosyal kişilik özelliklerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.

(Fatma Hatun Altıkardeş)

Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.