Sosyal medyanın duyguları manipüle edebilen gücü tartışmaların odağında

Sosyal medya platformlarının duygusal manipülasyon üzerindeki etkilerini inceleyen birçok araştırma, bu platformların kullanıcıların duygusal durumlarını nasıl değiştirebildiğini ortaya koymuştur. Özellikle, 2014 yılında Facebook’un gerçekleştirdiği bir deney, bu konuda dikkat çekici sonuçlar sunmaktadır. "Duygusal Bulaşma" olarak adlandırılan bu deneyde, Facebook kullanıcılarının haber kaynaklarındaki olumlu veya olumsuz içeriklerin miktarı manipüle edilmiş ve bunun kullanıcıların paylaşımlarındaki duygusal ton üzerinde nasıl bir etki yarattığı incelenmiştir. Sonuçlar, kullanıcıların maruz kaldıkları içeriklerin doğrudan onların duygusal durumlarını etkileyebileceğini ve bu etkinin, sosyal medya platformlarının kullanıcıların duygularını yönlendirme gücüne sahip olduğunu göstermiştir.

Buna ek olarak, 2022 yılında yapılan başka bir araştırma, sosyal medyanın özellikle genç kullanıcılar üzerindeki duygusal etkilerini incelemiştir. Bu çalışma, sosyal medya platformlarının gençler arasında anksiyete, depresyon ve stres seviyelerini artırabildiğini ortaya koymuştur. Araştırma, sosyal medya üzerinden sürekli olarak idealize edilmiş yaşam tarzlarına maruz kalmanın, genç kullanıcıların kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olduğunu ve bu durumun duygusal sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurgulamaktadır.

Sosyal medyanın duyguları manipüle edebilme gücü, bireysel ve toplumsal düzeyde çeşitli etkiler doğurabilir. Bireysel düzeyde, sosyal medya kullanımı sonucunda duygusal sağlığın zarar görmesi, bireylerin günlük yaşam kalitelerini düşürebilir. Örneğin, olumsuz içeriklere sürekli maruz kalan bireyler, kendilerini daha kaygılı ve stresli hissedebilir, bu da uzun vadede depresyon gibi ciddi duygusal sorunlara yol açabilir.

Toplumsal düzeyde ise, sosyal medyanın duygusal manipülasyonu, kitlelerin davranışlarını ve tutumlarını şekillendirme gücüne sahiptir. Özellikle, siyasi veya sosyal olaylar sırasında, belirli bir ajanda doğrultusunda yönlendirilmiş içeriklerin yayılması, toplumsal kutuplaşmayı artırabilir. Bu durum, toplum içinde gerilimlerin tırmanmasına ve sosyal uyumun zarar görmesine yol açabilir.

(Sema Yüksel Güngörmez)