Su kaynakları dünyanın pek çok bölgesinde hızla azalıyor. Küresel iklim değişikliği, artan nüfus ve uygun olmayan su yönetim politikaları da bu krizi daha da derinleştiriyor. Uzmanlar, su kaynakları konusunda daha sürdürülebilir adımlar atılmazsa yakın gelecekte ciddi sorunlarla karşılaşabileceğimizin uyarısını yapıyor.
Haber Giriş Tarihi: 09.08.2025 16:46
Haber Güncellenme Tarihi: 09.08.2025 16:46
Kaynak:
Sema Yüksel Güngörmez
Son yayınlanan bir araştırma, dünya genelindeki tatlı su rezervlerinin son 50 yılda neredeyse yüzde 60 oranında azaldığını ortaya koyuyor. Özellikle yer altı su kaynaklarının kullanımı konusunda yeterli önlemlerin alınmaması bu azalma üzerinde büyük bir etkiye sahip. Araştırmacılar, aşırı pompalama ve tarımda suyun kontrolsüz tüketimi nedeniyle birçok bölgede yer altı sularının tükenme noktasına geldiğini belirtiyor.
Türkiye de bu küresel krizin etkilerini hisseden ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de su kaynaklarının yaklaşık üçte biri tarımda kullanılıyor ancak sulama yöntemlerinin yeterince verimli olmaması, birçok bölgede ciddi su israfına neden oluyor. Uzmanlar, damla sulama tekniklerinin yaygınlaşmasının su kaynaklarını korumak adına önemli bir adım olacağını ifade ediyor. Ayrıca şehirleşme ve kontrolsüz inşaat faaliyetleri de su kaynaklarının kirlenmesine ve kaybolmasına zemin hazırlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı bir rapora göre, şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i su kıtlığı çeken bölgelerde yaşıyor. Üstelik bu oran, önlem alınmadığı takdirde 2050 yılına kadar yüzde 40’a çıkabilir. Bu tehlikeyi önlemek için bireylerden hükümetlere kadar her seviyede sürdürülebilir su kullanımını teşvik etmek büyük önem taşıyor.
Uzmanlar ayrıca su tasarrufuna yönelik bilinçlendirme kampanyalarının yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Küçük ölçekte yapılan bilinçli hareketler bile büyük bir değişim yaratabilir. Örneğin günlük yaşamda gereksiz su tüketimini azaltmak, muslukları açık bırakmamak gibi basit önlemler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde fark yaratabilir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Su Kaynakları Her Yıl Azalıyor
Su kaynakları dünyanın pek çok bölgesinde hızla azalıyor. Küresel iklim değişikliği, artan nüfus ve uygun olmayan su yönetim politikaları da bu krizi daha da derinleştiriyor. Uzmanlar, su kaynakları konusunda daha sürdürülebilir adımlar atılmazsa yakın gelecekte ciddi sorunlarla karşılaşabileceğimizin uyarısını yapıyor.
Son yayınlanan bir araştırma, dünya genelindeki tatlı su rezervlerinin son 50 yılda neredeyse yüzde 60 oranında azaldığını ortaya koyuyor. Özellikle yer altı su kaynaklarının kullanımı konusunda yeterli önlemlerin alınmaması bu azalma üzerinde büyük bir etkiye sahip. Araştırmacılar, aşırı pompalama ve tarımda suyun kontrolsüz tüketimi nedeniyle birçok bölgede yer altı sularının tükenme noktasına geldiğini belirtiyor.
Türkiye de bu küresel krizin etkilerini hisseden ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de su kaynaklarının yaklaşık üçte biri tarımda kullanılıyor ancak sulama yöntemlerinin yeterince verimli olmaması, birçok bölgede ciddi su israfına neden oluyor. Uzmanlar, damla sulama tekniklerinin yaygınlaşmasının su kaynaklarını korumak adına önemli bir adım olacağını ifade ediyor. Ayrıca şehirleşme ve kontrolsüz inşaat faaliyetleri de su kaynaklarının kirlenmesine ve kaybolmasına zemin hazırlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı bir rapora göre, şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i su kıtlığı çeken bölgelerde yaşıyor. Üstelik bu oran, önlem alınmadığı takdirde 2050 yılına kadar yüzde 40’a çıkabilir. Bu tehlikeyi önlemek için bireylerden hükümetlere kadar her seviyede sürdürülebilir su kullanımını teşvik etmek büyük önem taşıyor.
Uzmanlar ayrıca su tasarrufuna yönelik bilinçlendirme kampanyalarının yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Küçük ölçekte yapılan bilinçli hareketler bile büyük bir değişim yaratabilir. Örneğin günlük yaşamda gereksiz su tüketimini azaltmak, muslukları açık bırakmamak gibi basit önlemler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde fark yaratabilir.
(Sema Yüksel Güngörmez)
Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez
En Çok Okunan Haberler