Tarım Bakanlığı kuraklıkla mücadele planını açıkladı

Yapılan araştırmalar, Türkiye genelinde yağış oranlarının son yıllarda ciddi oranda azaldığını gösteriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, son on yıl içinde ortalama yağış miktarlarında yüzde 15'lere varan bir düşüş gözlemlendi. Özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tarımsal faaliyetleri olumsuz etkileyen bu durum, su rezervleri üzerinde de baskı oluşturuyor. Tarım Bakanlığı uzmanları, mevcut durumun devam etmesi halinde 2050 yılı itibarıyla tarımsal üretimde yüzde 20’ye kadar kayıp yaşanabileceği öngörüsünde bulunuyor.

Bakanlık yetkilileri, bu olumsuz tabloyu değiştirmek amacıyla birkaç ana unsura dayalı bir mücadele planı geliştirdiklerini belirtti. İlk olarak, tarım arazilerinde modern sulama yöntemlerinin kullanımına öncelik verilecek. Araştırmalar, damla sulama gibi yöntemlerin geleneksel sulama tekniklerine göre yüzde 50’ye yakın su tasarrufu sağladığını ortaya koyuyor. Ayrıca su kayıplarını önlemek adına sulama kanallarının yenilenmesi ve su depolama tesislerinin kapasitesinin artırılması da plan dahilinde yer alıyor.

Bunun yanı sıra, kuraklığa dayanıklı yerli tohum çeşitlerinin geliştirilmesi için Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı enstitülerde çalışmalar yürütülüyor. 2025 yılı itibarıyla 10 yeni tohum çeşidinin üretime kazandırılması hedefleniyor. Bu tohumlar, düşük su ihtiyacına rağmen yüksek verim sağlayacak şekilde genetik olarak geliştiriliyor.

Kuraklıkla mücadelede bireysel farkındalık da büyük önem taşıyor. Bakanlık tarafından başlatılan halk eğitim programları, çiftçilere sürdürülebilir tarım yöntemlerini öğretmeyi ve yerel halk arasında su tasarrufunu teşvik etmeyi amaçlıyor. Yapılan anketler, bilinçli su kullanımının yüzde 30 oranında artırılabileceğini ortaya koyarken, bu durum hem tarımsal gelirlerin korunmasında hem de ülke genelinde su kaynaklarının korunmasında katkı sağlayacak.

Uzmanlar, Kuraklıkla Mücadele Planı’nın etkin bir şekilde uygulanması halinde tarımsal üretimdeki risklerin azaltılabileceğini ve gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir çevre bırakma konusunda önemli adımlar atılacağını vurguluyor. Planın bütçe açısından karşılanabilir nitelikte olması ve ilgili tüm sektörlerin iş birliği içinde çalışması ise başarı oranını artıracak unsurlar arasında yer alıyor.

(Ramazan Gültaş)