SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarım topraklarımız kayboluyor; gıda güvenliği tehlikede 

Son yıllarda küresel ölçekte yaşanan çevresel sorunlar, tarım alanları üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Türkiye, verimli tarım topraklarıyla ayakta duran bir ülke olsa da, şehirleşme, sanayileşme ve plansız arazi kullanımı nedeniyle bu değerli varlıklarını hızla yitiriyor. Uzmanlardan edinilen verilere göre, 2023 itibarıyla Türkiye'deki tarım arazilerinin yüzde 10'a yakınını kaybettiği belirtiliyor. Bu durum yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda ülkedeki gıda güvenliğini de ciddi tehlikeye sokuyor.

Haber Giriş Tarihi: 06.12.2025 16:08
Haber Güncellenme Tarihi: 06.12.2025 16:10
Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez
Tarım topraklarımız kayboluyor; gıda güvenliği tehlikede 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 20 yıl önce 26 milyon hektar civarında olan tarım alanları bugün 23 milyon hektarın altına düşmüş durumda. Bu kayıplar yalnızca rakamlarda değil; çiftçilerin üretim kapasitelerinde, kırsal ekonomide ve en önemlisi sofraya gelen ürün çeşitliliğinde de hissediliyor. Uzmanlar, önlem alınmazsa bu gidişatın hem gıdaya erişim güçlüğünü artıracağını hem de dışa bağımlılığı körükleyeceğini vurguluyor.

Çevre mühendisleri ve ziraatçılar tarafından yapılan saha çalışmaları, verimli arazilerin yok olmasının çeşitli sebeplerine dikkat çekiyor. Bunların başında kontrolsüz kentleşme ve yapılaşma geliyor. Özellikle büyük şehirlerin etrafında hızla büyüyen konut projeleri ile sanayi tesisleri, ekilebilir araziler üzerinde geri dönülemez tahribatlara neden oluyor. Ayrıca, erozyon, yanlış sulama teknikleri ve kimyasal maddelerin tarım arazilerini kirletmesi gibi faktörler de sorunun büyümesine katkıda bulunuyor. İklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ise bu süreci daha da hızlandırıyor.

Gıda güvencesi açısından bakıldığında tablo oldukça endişe verici. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporlarına göre, bir ülkenin kendi nüfusunu besleyebilme kapasitesi doğrudan kullanılabilir tarım alanı miktarına bağlıdır. Türkiye’de kişi başına düşen tarım alanı miktarı 0.37 hektara kadar gerilemiş durumda. Bu rakam, dünyadaki pek çok ülkeye kıyasla oldukça düşük ve alarm verici seviyede.

Bu durum yurt dışından ithalat yapılma zorunluluğunu artırırken yerli üretimin düşmesine neden oluyor. Tarımsal verimliliğin azalmasıyla birlikte temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında ciddi artışlar gözlemleniyor. Zeytin, buğday ve arpa gibi Türkiye için stratejik önemi olan ürünlerdeki azalma, hem çiftçiyi hem de tüketiciyi zorluyor.

Uzmanlar, çözüm yollarını tartışırken sürdürülebilir tarım yöntemlerinin ve arazilerin korunmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Tarım uzmanı Fahri Eryılmaz, özellikle organik tarım tekniklerine ve yerel su yönetim sistemlerine yatırım yapılması gerektiğini ifade ediyor. Eryılmaz’a göre, mazot ve gübre desteği kadar çiftçinin bilinçlendirilmesi de önemli bir etken.

Şehirleşmenin önlenmesi adına tarım alanlarının yapılaşmaya kapatılması ve mevcut yasaların daha etkin denetlenmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, tarımsal teknolojiye yönelik teşvikler artırılarak çiftçinin daha az yoğun tarım yaparak daha yüksek verim elde etmesi sağlanabilir. İlgili bakanlıklar tarafından yürütülecek uzun vadeli bir strateji planıyla köylerdeki yaşam standartlarının iyileştirilmesi de arazilerin korunmasında etkili olabilir.

(Sema Yüksel Güngörmez)

Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.