Tükenmişlik sendromu en çok Y ve Z kuşağını etkiledi
Tükenmişlik sendromu en çok Y ve Z kuşağını etkiledi
Son yıllarda modern çalışma hayatı, ekonomik belirsizlikler ve sürekli dijital etkileşim, özellikle Y ve Z kuşaklarında tükenmişlik sendromunun yaygınlaşmasına neden oldu.
Haber Giriş Tarihi: 11.02.2025 14:02
Haber Güncellenme Tarihi: 11.02.2025 14:03
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
Yapılan araştırmalar, bu iki neslin önceki kuşaklara kıyasla daha fazla stres altında olduğunu ve tükenmişlik belirtileri gösterdiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, genç nesillerin hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda karşılaştıkları yoğun baskı nedeniyle fiziksel, zihinsel ve duygusal çöküntü yaşama oranlarının arttığını belirtiyor.
Gallup’un 2023 yılı tükenmişlik araştırmasına göre, Y kuşağının %44’ü ve Z kuşağının %46’sı iş yerinde sürekli tükenmiş hissettiklerini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tükenmişlik sendromunu mesleki bir sağlık sorunu olarak tanımlarken, özellikle 25-40 yaş aralığındaki bireylerin risk altında olduğunu bildiriyor.
Türkiye’de yapılan bir çalışmada, genç çalışanların %60’ından fazlasının dijital bağımlılık, ekonomik kaygılar ve belirsizlikler nedeniyle iş tatminsizliği yaşadığı ve tükenmişlik sendromuna yatkın hale geldiği saptandı.
Y ve Z kuşakları, hızla değişen iş dünyasına ve dijital çağın getirdiği sürekli bağlantılı olma zorunluluğuna doğrudan maruz kalan nesiller. Peki, tükenmişlik sendromunun bu kuşaklarda daha yaygın olmasının sebepleri neler?
-Uzaktan çalışma ve esnek çalışma saatleri, Y ve Z kuşağının iş ve özel yaşam arasındaki çizgiyi kaybetmesine neden oldu. Sürekli mesajlara, e-postalara cevap vermek ve kesintisiz çalışma temposu, bireyleri zihinsel olarak tüketiyor.
-Özellikle Z kuşağı, artan işsizlik oranları ve ekonomik krizlerin getirdiği belirsizlikle mücadele ediyor. Maddi istikrarsızlık ve kariyer kaygıları, genç çalışanlarda ciddi stres ve tükenmişlik yaratıyor.
-Sosyal medya ve dijital platformlar, Y ve Z kuşağı üzerinde sürekli başarılı olma baskısını artırıyor. Kendi hayatlarını diğerleriyle kıyaslamak ve sürekli olarak "başarı" göstermek zorunda hissetmek, duygusal yorgunluğa neden oluyor.
-Özellikle Z kuşağı, sosyal medyada mükemmel bir hayat sergileme baskısıyla karşı karşıya. Bu durum, sosyal anksiyete ve depresyonu tetikliyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tükenmişlik sendromu en çok Y ve Z kuşağını etkiledi
Son yıllarda modern çalışma hayatı, ekonomik belirsizlikler ve sürekli dijital etkileşim, özellikle Y ve Z kuşaklarında tükenmişlik sendromunun yaygınlaşmasına neden oldu.
Yapılan araştırmalar, bu iki neslin önceki kuşaklara kıyasla daha fazla stres altında olduğunu ve tükenmişlik belirtileri gösterdiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, genç nesillerin hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda karşılaştıkları yoğun baskı nedeniyle fiziksel, zihinsel ve duygusal çöküntü yaşama oranlarının arttığını belirtiyor.
Gallup’un 2023 yılı tükenmişlik araştırmasına göre, Y kuşağının %44’ü ve Z kuşağının %46’sı iş yerinde sürekli tükenmiş hissettiklerini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tükenmişlik sendromunu mesleki bir sağlık sorunu olarak tanımlarken, özellikle 25-40 yaş aralığındaki bireylerin risk altında olduğunu bildiriyor.
Türkiye’de yapılan bir çalışmada, genç çalışanların %60’ından fazlasının dijital bağımlılık, ekonomik kaygılar ve belirsizlikler nedeniyle iş tatminsizliği yaşadığı ve tükenmişlik sendromuna yatkın hale geldiği saptandı.
Y ve Z kuşakları, hızla değişen iş dünyasına ve dijital çağın getirdiği sürekli bağlantılı olma zorunluluğuna doğrudan maruz kalan nesiller. Peki, tükenmişlik sendromunun bu kuşaklarda daha yaygın olmasının sebepleri neler?
-Uzaktan çalışma ve esnek çalışma saatleri, Y ve Z kuşağının iş ve özel yaşam arasındaki çizgiyi kaybetmesine neden oldu. Sürekli mesajlara, e-postalara cevap vermek ve kesintisiz çalışma temposu, bireyleri zihinsel olarak tüketiyor.
-Özellikle Z kuşağı, artan işsizlik oranları ve ekonomik krizlerin getirdiği belirsizlikle mücadele ediyor. Maddi istikrarsızlık ve kariyer kaygıları, genç çalışanlarda ciddi stres ve tükenmişlik yaratıyor.
-Sosyal medya ve dijital platformlar, Y ve Z kuşağı üzerinde sürekli başarılı olma baskısını artırıyor. Kendi hayatlarını diğerleriyle kıyaslamak ve sürekli olarak "başarı" göstermek zorunda hissetmek, duygusal yorgunluğa neden oluyor.
-Özellikle Z kuşağı, sosyal medyada mükemmel bir hayat sergileme baskısıyla karşı karşıya. Bu durum, sosyal anksiyete ve depresyonu tetikliyor.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler