Türkiye’deki çalışanların yalnızca %21'i bir deepfake'i gerçek görüntüden ayırabiliyor

Yapılan bir araştırmaya göre, katılımcıların sadece %21'i bir deepfake'i gerçek görüntüden ayırt edebiliyor. Bu, deepfake'lerin ne kadar gerçekçi ve inandırıcı olabileceğini ve yanlış bilgi yayma potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Araştırma, deepfake'ler hakkında bilgi sahibi olanların oranının da oldukça düşük olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların sadece %38'i deepfake terimini duymuş ve %27'si bu tür içeriklerin nasıl oluşturulduğunu biliyor.

Araştırmanın bulguları şunlardır:

--Çalışanların %79'u deepfake'lerle hiç karşılaşmamış.

--Çalışanların %21'i bir deepfake'i gerçek görüntüden ayırabiliyor.

--Çalışanların %63'ü deepfake'lerin potansiyel risklerini biliyor.

--Çalışanların %40'ı deepfake'lerin siyasette, %28'i ise medyada kullanılabileceğini düşünüyor.

--Çalışanların %32'si deepfake'lerin dolandırıcılık için kullanılabileceğini düşünüyor.

Deepfake'lerin Türkiye'de yaygınlaşma riski:

*Sosyal medyanın yaygın kullanımı: Deepfake'ler, sosyal medya platformları aracılığıyla hızla ve kolayca paylaşılabilir.

*Bilgi doğrulama eksikliği: Türkiye'de, yanlış bilginin yayılmasını önlemek için bilgi doğrulama mekanizmaları yeterince gelişmiş değildir.

*Politik kutuplaşma: Deepfake'ler, siyasi kutuplaşmayı artırmak ve nefreti körüklemek için kullanılabilir.

Deepfake'lere karşı farkındalığı artırmak için:

*Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları: Halk, deepfake'lerin nasıl çalıştığı ve bu tür içeriklere nasıl karşı çıkabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidir.

*Teknolojik çözümler: Deepfake'leri tespit ve engellemek için yeni teknolojiler geliştirilmelidir.

*Yasal düzenlemeler: Deepfake'lerin yayılmasını önlemek için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

  Araştırmanın sonuçları, Türkiye'de deepfake farkındalığının oldukça düşük olduğunu gösteriyor. Bu durum, deepfake'lerin yayılmasını ve kötüye kullanılmasını kolaylaştırıyor.

(Ayşe Candan)