Türkiye'nin Enerji Stratejisi Yeniden Şekilleniyor  

Son yapılan araştırmalara göre, Türkiye’nin enerji arzında dışa bağımlılığı yüzde 70 seviyelerinde seyrediyor. Bu durum, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak politikaların geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Türkiye, bu doğrultuda yerli kaynaklara yönelimini artırarak, özellikle güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini büyütmeyi hedefliyor. 2023 yılında yenilenebilir enerji kurulu gücünün toplam enerji üretimi içindeki payı yüzde 45’i aşmış durumda; bu oran 2030’a kadar yüzde 60’a çıkartılmak isteniyor.

Enerji piyasalarına yönelik yapılan başka bir analiz, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yaptığı enerji keşiflerinin ülke için büyük bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Özellikle, Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervlerinin ülkenin enerji arz güvenliğinde önemli bir kilometre taşı olacağı öngörülüyor. Keşfedilen gazın 2024 itibarıyla hane halkına iletilecek olması, Türkiye’nin enerji ithalat maliyetlerini düşürme hedefini destekler nitelikte.

Türkiye’nin enerji planlamasında dikkat çeken diğer bir başlık ise hidrojen stratejileri oldu. Ülke, hidrojen ekonomisine geçiş konusunda yol haritasını belirlemiş durumda. Özellikle yeşil hidrojen üretimi, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de enerji depolama açısından kritik bir öneme sahip. Yenilikçi teknolojilere yapılan yatırımların hızlandığı bu dönemde Türkiye, hidrojen teknolojisinde küresel düzeyde önemli bir oyuncu olmayı hedefliyor.

Tüm bu gelişmelerin ışığında uzmanlar, Türkiye’nin enerji değişim sürecinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve stratejik alanlarda da etkili sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Ancak bu hedeflere ulaşmada maliyetlerin yönetilmesi, altyapı yatırımlarının hızlandırılması ve uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi gibi birçok zorluk da mevcut. Enerji sektörü temsilcileri ise hükümetin bu konudaki kararlılığı sayesinde Türkiye’nin enerji alanında bölgesel bir güç olma yolunda ilerlediğini savunuyor.

(Özkan Güngörmez)