SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türkiye’nin yüzde 93’ü şehirlerde yaşıyor

Türkiye'de şehirleşme oranı son yıllarda hızla artarak ülke nüfusunun %93'ünün şehirlerde yaşadığı bir yapıya dönüşmüş durumda. Bu veri, kırsaldan kente olan göç hareketlerinin yoğunlaştığını ve nüfusun büyük bölümünün büyük şehirlerde yoğunlaştığını göstermektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan güncel araştırmalara göre, kentleşme sürecinde özellikle büyük şehirler cazibe merkezi olarak öne çıkarken, kırsal alanlarda nüfus giderek azalmaktadır. Uzmanlar, bu demografik değişimin ekonomiden sosyolojiye pek çok alanda ciddi etkileri olduğuna dikkat çekiyor.

Haber Giriş Tarihi: 14.11.2024 16:39
Haber Güncellenme Tarihi: 14.11.2024 16:40
Kaynak: Ramazan Gültaş
Türkiye’nin yüzde 93’ü şehirlerde yaşıyor

Türkiye’de şehirleşme oranındaki bu artışın arkasında birkaç önemli neden bulunuyor. Sanayileşme ve hizmet sektöründeki iş olanaklarının kırsal bölgelere göre şehirlerde daha fazla olması, insanların daha iyi bir yaşam standardı için şehirleri tercih etmelerine yol açıyor. Ayrıca eğitim, sağlık, ulaşım gibi kamu hizmetlerinin şehirlerde daha yaygın olması, kırsal nüfusun şehir merkezlerine yönelmesinde büyük bir etken.

Yapılan bir araştırmada, kırsaldan kente göç edenlerin %65’i iş olanaklarının daha geniş olduğu gerekçesiyle şehir hayatını tercih ettiklerini belirtirken, %20'si eğitim olanaklarına erişim için şehirlerde yaşamayı seçtiklerini ifade etti. Ayrıca şehirlerde daha iyi sağlık hizmeti almak isteyenlerin oranı da oldukça yüksek. Bu veriler, şehirleşmenin hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli bir çekicilik yarattığını ortaya koyuyor.

Şehirleşme oranının artışı, Türkiye’deki ekonomik yapıyı da doğrudan etkiliyor. Şehirlerde artan nüfus, hizmet ve inşaat sektörlerinde büyümeyi teşvik ediyor. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller, göçle birlikte hızla büyüyen nüfuslarıyla konut, ulaşım ve altyapı yatırımlarının merkezinde bulunuyor. Ancak bu yoğun nüfus, şehirlerde altyapı ve konut sorunlarını da beraberinde getiriyor.

2022 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, büyükşehirlerde artan nüfusun çevresel sürdürülebilirlik açısından önemli sorunlara yol açtığı tespit edildi. Şehirleşmenin artışıyla birlikte su ve enerji tüketimi önemli ölçüde artmış, aynı zamanda hava kirliliği oranlarında da ciddi bir yükseliş gözlemlenmiştir. Özellikle şehirlerdeki hava kirliliği, kronik solunum yolu hastalıklarını tetikleyerek halk sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Şehir hayatı, sunduğu imkanlarla cazip görünse de beraberinde bazı zorlukları da getiriyor. TÜİK tarafından 2023 yılında yapılan bir ankette, şehirde yaşayanların %70'i, şehir hayatının yoğunluğundan ve yüksek yaşam maliyetlerinden şikayetçi olduğunu belirtti. Özellikle İstanbul gibi metropollerde, konut fiyatlarının ve kiraların hızla artması, düşük ve orta gelir grupları için büyük bir ekonomik yük haline geliyor. Ayrıca trafik sorunu, şehirlerde yaşayanların günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Ancak, şehir hayatının avantajları da oldukça fazla. Eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal faaliyetler gibi birçok hizmetin şehirlerde daha erişilebilir olması, özellikle genç nüfus için şehirleri cazip kılıyor. Eğitim olanaklarının fazla olması, gençlerin şehirlerde daha fazla fırsata sahip olmalarını sağlıyor. İş olanaklarının genişliği de şehirlerdeki genç nüfusun sayısını artıran bir diğer faktör.

Türkiye’de kırsal alanlarda nüfusun azalması, tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde iş gücü açığına neden olmaktadır. Göç nedeniyle genç nüfusunu kaybeden kırsal bölgelerde, tarımsal üretim azalmış ve köylerde yaş ortalaması yükselmiştir. Bu durum, kırsal kalkınmayı olumsuz etkileyerek Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesinde düşüşe yol açabilir. Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından yapılan bir araştırmada, kırsal alanlarda nüfus azalmasının, tarım sektöründe verimliliği düşürdüğü ve Türkiye'nin tarımsal ürün ithalatına bağımlı hale gelme riskini artırdığı belirtilmiştir.

Uzmanlar, şehirleşme sürecinin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle altyapı ve konut yatırımlarının, artan nüfus ihtiyacına uygun bir hızda yapılması gerektiğine dikkat çeken şehir plancıları, şehirlerdeki çevresel yükün azaltılması için de daha sürdürülebilir şehircilik çözümlerinin benimsenmesini öneriyor. Ek olarak, kırsal alanlarda tarım ve hayvancılığı teşvik eden politikalar geliştirilerek kırsal nüfusun korunması gerektiği vurgulanıyor.

Ayrıca, kırsal kalkınmayı destekleyici projelerle kırsal bölgelerdeki istihdam olanaklarının artırılması, bu alanların cazibesini yükseltebilir. Hükümetin teşvik ve hibe programları, kırsalda yaşayan gençlerin bölgelerinde kalmasını sağlayabilir ve bu sayede Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesi korunmuş olur.

(Ramazan Gültaş)

Kaynak: Ramazan Gültaş

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.