Son dönemde Türkiye, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Özellikle Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya’dan gelen göçmenlerin yoğunluğu ciddi bir artış gösteriyor. Göçmenlerin yönelimleri ve bu durumun toplumsal, ekonomik ve politik boyutları üzerine yapılan son araştırmalar, konunun çok boyutlu bir kriz hâlini aldığını ortaya koyuyor.
Haber Giriş Tarihi: 15.10.2025 16:51
Haber Güncellenme Tarihi: 15.10.2025 16:51
Kaynak:
Ramazan Gültaş
Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’ye kara ve deniz yollarıyla giriş yapan düzensiz göçmenlerin sayısında %30’luk bir artış meydana geldi. Uzmanlar, bu artışın temel nedenlerini bölgesel çatışmalar, ekonomik istikrarsızlıklar ve iklim değişikliği olarak sıralıyor. Afganistan’da yönetim değişikliği sonrası artan işsizlik, Suriye’de devam eden siyasi belirsizlik ve Afrika’nın bazı bölgelerinde şiddetlenen kuraklık, bu toplu göçlerin başlıca sebepleri arasında gösteriliyor.
Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla Avrupa’ya geçiş noktası olması, göçmenler için cazip bir güzergâh oluşturuyor. Ancak yapılan saha araştırmaları, birçoğunun Türkiye’de kalıcı olarak yaşamayı tercih ettiğini gösteriyor. İstanbul, İzmir ve Gaziantep gibi büyük şehirlerde yoğunlaşan göçmen nüfusu, barınma, eğitim ve istihdam gibi konularda ek sorunlara yol açıyor. Örneğin, İstanbul’da yaşayan Suriyeli nüfusun oranı %20’lere ulaşmış durumda. Gerek kamu hizmetlerindeki yük, gerekse ekonomik rekabet nedeniyle yerel halk arasında ciddi gerilimlerin oluştuğu bildiriliyor.
Hacettepe Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre; Suriyeli mülteci nüfusunun %60’ı iş gücüne kazandırılmış olsa da düşük ücretler karşılığında kayıt dışı çalışmaları yaygın bir sorun teşkil ediyor. Bu durum hem ekonomik dengesizliklere neden olmakta hem de yerli işgücü için haksız rekabet yaratmakta.
Göç uzmanları, Türkiye’nin bu konudaki temel sorunlarından birinin uzun vadeli bir entegrasyon politikasının eksikliği olduğunu vurguluyor. Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan yeni planlamalar arasında mültecilerin eğitim ve dil becerilerini geliştirmeye yönelik projeler yer alıyor. Ancak kaynakların sınırlı olması, bu tür girişimlerin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretlerine yol açıyor.
Tüm bu bulgular ışığında, Türkiye'nin yeni göç dalgasıyla nasıl başa çıkacağı ve mevcut durumun uzun vadede ne tür sosyo-ekonomik etkiler yaratacağı büyük bir merak konusu. Uzmanlar, stratejik ve kapsamlı çözümler üretilmemesi hâlinde mevcut krizin daha derinleşebileceği konusunda uyarıyor. Bu zorlu süreçte hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iş birliğinin kaçınılmaz olduğu açıkça görülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye’ye yeni göç dalgası
Son dönemde Türkiye, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Özellikle Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya’dan gelen göçmenlerin yoğunluğu ciddi bir artış gösteriyor. Göçmenlerin yönelimleri ve bu durumun toplumsal, ekonomik ve politik boyutları üzerine yapılan son araştırmalar, konunun çok boyutlu bir kriz hâlini aldığını ortaya koyuyor.
Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’ye kara ve deniz yollarıyla giriş yapan düzensiz göçmenlerin sayısında %30’luk bir artış meydana geldi. Uzmanlar, bu artışın temel nedenlerini bölgesel çatışmalar, ekonomik istikrarsızlıklar ve iklim değişikliği olarak sıralıyor. Afganistan’da yönetim değişikliği sonrası artan işsizlik, Suriye’de devam eden siyasi belirsizlik ve Afrika’nın bazı bölgelerinde şiddetlenen kuraklık, bu toplu göçlerin başlıca sebepleri arasında gösteriliyor.
Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla Avrupa’ya geçiş noktası olması, göçmenler için cazip bir güzergâh oluşturuyor. Ancak yapılan saha araştırmaları, birçoğunun Türkiye’de kalıcı olarak yaşamayı tercih ettiğini gösteriyor. İstanbul, İzmir ve Gaziantep gibi büyük şehirlerde yoğunlaşan göçmen nüfusu, barınma, eğitim ve istihdam gibi konularda ek sorunlara yol açıyor. Örneğin, İstanbul’da yaşayan Suriyeli nüfusun oranı %20’lere ulaşmış durumda. Gerek kamu hizmetlerindeki yük, gerekse ekonomik rekabet nedeniyle yerel halk arasında ciddi gerilimlerin oluştuğu bildiriliyor.
Hacettepe Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre; Suriyeli mülteci nüfusunun %60’ı iş gücüne kazandırılmış olsa da düşük ücretler karşılığında kayıt dışı çalışmaları yaygın bir sorun teşkil ediyor. Bu durum hem ekonomik dengesizliklere neden olmakta hem de yerli işgücü için haksız rekabet yaratmakta.
Göç uzmanları, Türkiye’nin bu konudaki temel sorunlarından birinin uzun vadeli bir entegrasyon politikasının eksikliği olduğunu vurguluyor. Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan yeni planlamalar arasında mültecilerin eğitim ve dil becerilerini geliştirmeye yönelik projeler yer alıyor. Ancak kaynakların sınırlı olması, bu tür girişimlerin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretlerine yol açıyor.
Tüm bu bulgular ışığında, Türkiye'nin yeni göç dalgasıyla nasıl başa çıkacağı ve mevcut durumun uzun vadede ne tür sosyo-ekonomik etkiler yaratacağı büyük bir merak konusu. Uzmanlar, stratejik ve kapsamlı çözümler üretilmemesi hâlinde mevcut krizin daha derinleşebileceği konusunda uyarıyor. Bu zorlu süreçte hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iş birliğinin kaçınılmaz olduğu açıkça görülüyor.
(Ramazan Gültaş)
Kaynak: Ramazan Gültaş
En Çok Okunan Haberler