Uluslararası Fonlar Gelişmekte Olan Piyasalara Yöneliyor  

Son yapılan araştırmalara göre, bu trendin temel sebeplerinden biri, teknolojik yeniliklerin bu ülkelerde hızlı bir şekilde benimsenmesi. Örneğin Latin Amerika, Güney Asya ve Afrika gibi bölgelerde fintech ve e-ticaret sektörlerinde yaşanan büyüme, bu piyasalara olan güveni artırıyor. Aynı zamanda demografik faktörler de bu eğilimi destekliyor. Genç ve hızla büyüyen nüfus yapısı, üretim ve tüketim açısından büyük potansiyeller sunuyor.

Gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye de uluslararası fonların radarına giriyor. Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, güçlü sanayi altyapısı ve son dönemde artan dijitalleşme yatırımları, yabancı yatırımcılar için cazip alanlar yaratmakta. Bunun yanı sıra Türk lirasındaki değer kaybı, bazı sermaye grupları için fırsata dönüştürebilecek düşük maliyetli yatırımları teşvik ediyor.

Farklı kaynaklardan elde edilen verilere göre, uluslararası fonlar en çok enerji, teknoloji ve sağlık sektörlerinde büyüme bekliyor. Yenilenebilir enerji projelerine yapılan yatırımlar, hem çevresel duyarlılığı artıran hem de uzun vadeli getiriler vaat eden alanlar arasında öne çıkıyor. Benzer şekilde teknolojiye yapılan yatırımlar, inovasyon ve otomasyon gibi geleceğe yönelik hedeflerle birleşiyor.

Ancak bu hikayenin bir de risk boyutu bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde mevcut siyasi istikrarsızlık ve ekonomik dalgalanmalar, yatırımcılar için belirsizlik yaratabiliyor. Hatta bazı alanlarda fon girişlerinin yavaşlamasına sebep olduğu gözlemleniyor.

(Ramazan Gültaş)