Yapay zekâ (YZ) teknolojisi, küresel iş gücü piyasasında hızla yükselen bir güç haline geliyor. Giderek daha fazla sektörde kullanılmaya başlanan bu teknoloji, iş gücü potansiyelinde köklü değişimlere yol açıyor. McKinsey, Gartner ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi kuruluşların raporlarına göre, yapay zekâ 2030’a kadar küresel ekonomiye trilyonlarca dolarlık katkı sağlayacak ve milyonlarca yeni iş yaratacak. Ancak bu dönüşüm, aynı zamanda iş gücünün yeniden şekillenmesini ve çalışanların yeni beceriler kazanmasını gerektiriyor.
Haber Giriş Tarihi: 05.12.2024 15:26
Haber Güncellenme Tarihi: 05.12.2024 15:27
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Yapay zekâ, tekrarlayan ve düşük değerli görevleri otomatikleştirerek çalışanların stratejik ve yaratıcı alanlara odaklanmasını sağlıyor. Örneğin, müşteri hizmetlerinde kullanılan sohbet botları, rutin soruları yanıtlayarak insan çalışanların daha karmaşık sorunlarla ilgilenmesine olanak tanıyor.
YZ'nin yükselişiyle birlikte veri analistleri, yapay zekâ mühendisleri, etik uzmanları ve robotik teknisyenler gibi yeni meslek dalları popüler hale geldi. LinkedIn’in 2024 İş Raporu’na göre, "yapay zekâ uzmanı" pozisyonu, son beş yıl içinde en hızlı büyüyen meslekler arasında yer aldı.
Yapay zekâ teknolojisinin iş gücü piyasasında yaygınlaşması, çalışanlardan teknolojiye uyum sağlayabilecek yeni beceriler talep ediyor. Özellikle kodlama, veri bilimi ve algoritmik düşünme gibi yetkinlikler, işverenlerin aradığı özellikler arasında öne çıkıyor.
Fırsatlar ve Riskler
Fırsatlar
PwC’nin raporuna göre, yapay zekâ 2030 yılına kadar küresel gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) 15,7 trilyon dolar katkı sağlayabilir.
Yeni mesleklerin doğması, istihdam fırsatlarını artırıyor ve çalışanlara daha yüksek katma değerli işlerde çalışma imkânı sunuyor.
YZ, çalışanların mekândan bağımsız olarak işlerini sürdürmesine olanak tanıyarak uzaktan çalışma kültürünü destekliyor.
Riskler:
Özellikle düşük vasıflı işler, otomasyon nedeniyle yok olma riski taşıyor.
Teknolojiye erişimdeki dengesizlikler, ülkeler ve bireyler arasında ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir.
YZ'nin karar alma süreçlerinde şeffaflık eksikliği ve olası yanlış kullanımları, etik tartışmaları beraberinde getiriyor.
Yapay zekânın iş gücü üzerindeki etkisini değerlendiren uzman; "Dördüncü Sanayi Devrimi ile birlikte yapay zekâ, sadece işleri dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık için daha adil ve sürdürülebilir bir geleceği mümkün kılma potansiyeli taşıyor. Ancak bu süreçte herkesin dahil olduğu kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç var" şeklinde açıklamada bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yapay zekâ iş gücü potansiyelinde öne çıkacak
Yapay zekâ (YZ) teknolojisi, küresel iş gücü piyasasında hızla yükselen bir güç haline geliyor. Giderek daha fazla sektörde kullanılmaya başlanan bu teknoloji, iş gücü potansiyelinde köklü değişimlere yol açıyor. McKinsey, Gartner ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi kuruluşların raporlarına göre, yapay zekâ 2030’a kadar küresel ekonomiye trilyonlarca dolarlık katkı sağlayacak ve milyonlarca yeni iş yaratacak. Ancak bu dönüşüm, aynı zamanda iş gücünün yeniden şekillenmesini ve çalışanların yeni beceriler kazanmasını gerektiriyor.
Yapay zekâ, tekrarlayan ve düşük değerli görevleri otomatikleştirerek çalışanların stratejik ve yaratıcı alanlara odaklanmasını sağlıyor. Örneğin, müşteri hizmetlerinde kullanılan sohbet botları, rutin soruları yanıtlayarak insan çalışanların daha karmaşık sorunlarla ilgilenmesine olanak tanıyor.
YZ'nin yükselişiyle birlikte veri analistleri, yapay zekâ mühendisleri, etik uzmanları ve robotik teknisyenler gibi yeni meslek dalları popüler hale geldi. LinkedIn’in 2024 İş Raporu’na göre, "yapay zekâ uzmanı" pozisyonu, son beş yıl içinde en hızlı büyüyen meslekler arasında yer aldı.
Yapay zekâ teknolojisinin iş gücü piyasasında yaygınlaşması, çalışanlardan teknolojiye uyum sağlayabilecek yeni beceriler talep ediyor. Özellikle kodlama, veri bilimi ve algoritmik düşünme gibi yetkinlikler, işverenlerin aradığı özellikler arasında öne çıkıyor.
Fırsatlar ve Riskler
Fırsatlar
PwC’nin raporuna göre, yapay zekâ 2030 yılına kadar küresel gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) 15,7 trilyon dolar katkı sağlayabilir.
Yeni mesleklerin doğması, istihdam fırsatlarını artırıyor ve çalışanlara daha yüksek katma değerli işlerde çalışma imkânı sunuyor.
YZ, çalışanların mekândan bağımsız olarak işlerini sürdürmesine olanak tanıyarak uzaktan çalışma kültürünü destekliyor.
Riskler:
Özellikle düşük vasıflı işler, otomasyon nedeniyle yok olma riski taşıyor.
Teknolojiye erişimdeki dengesizlikler, ülkeler ve bireyler arasında ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir.
YZ'nin karar alma süreçlerinde şeffaflık eksikliği ve olası yanlış kullanımları, etik tartışmaları beraberinde getiriyor.
Yapay zekânın iş gücü üzerindeki etkisini değerlendiren uzman; "Dördüncü Sanayi Devrimi ile birlikte yapay zekâ, sadece işleri dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık için daha adil ve sürdürülebilir bir geleceği mümkün kılma potansiyeli taşıyor. Ancak bu süreçte herkesin dahil olduğu kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç var" şeklinde açıklamada bulundu.
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler