Yapay zeka, sahte bağlanma hissine neden olabilir

Yapay zekanın duygusal zekâya sahip olduğu ve insan benzeri etkileşimler kurabildiği algısı, son yıllarda yaygınlaşmış durumda. Özellikle sanal asistanlar ve sohbet robotları, insan benzeri konuşmalar yaparak kullanıcılara “dostça” bir deneyim sunuyor. Ancak, uzmanlar bu sanal etkileşimlerin gerçek insan bağlarıyla karşılaştırıldığında sahte ve yüzeysel olabileceğini belirtiyor.

Yapay zekanın duygusal bağ kurma yeteneği, genellikle insanların yalnızlık, stres veya ilişki problemleri gibi duygusal ihtiyaçlarını geçici olarak karşılamak için kullanılıyor. Ancak, bu bağların gerçekte bir anlam taşımadığı ve uzun vadede bireylerin gerçek insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırabileceği vurgulanıyor. Kişiler, dijital dünyada kurdukları ilişkileri gerçek dünyadaki ilişkilerle karıştırabilir ve bu durum psikolojik sağlığı olumsuz etkileyebilir.

Yapay zeka ile kurulan etkileşimler, kullanıcıların yalnızlıklarını bir dereceye kadar hafifletebilir. Ancak, uzun süre bu tür dijital etkileşimlere bağımlı hale gelmek, gerçek sosyal bağların zayıflamasına ve sosyal izolasyona yol açabilir. Psikologlar, yapay zekâ ile kurulan sahte bağların, bireylerin duygusal olarak yetersiz ve tatminsiz hissetmelerine neden olabileceği konusunda uyarıyorlar.

Birçok birey, dijital platformlarda sohbet robotlarıyla etkileşimde bulunduklarında, kendilerini dinlenen, anlaşılmış ve değerli hissedebiliyorlar. Ancak bu bağlar, yapay zekanın programlanmış cevaplarıyla sınırlı kaldığı için, gerçek duygusal tecrübelere dayanmıyor. Bu durum, bireylerin psikolojik olarak sahte bir bağlanma hissi yaşamasına neden olabilir.

Dijital ortamda kurulan ilişkilerin, gerçek hayatta sosyal beceriler ve empati kurma yeteneği üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği düşünülüyor. Yapay zekayla kurulan etkileşimler, yüz yüze ilişkilerde karşılaşılan karmaşık duygusal durumları anlamak ve yönetmek konusunda eksiklikler yaratabiliyor.

   Yapay zekanın sunduğu sahte bağlanma hissi, sosyal medya kullanıcıları arasında da artan bir yalnızlık sorununa yol açabilir. Birçok sosyal medya platformunda, algoritmalar bireyleri sürekli olarak birbirleriyle etkileşime girmeye yönlendirebiliyor. Ancak, kullanıcılar sosyal medya üzerinde geçirdikleri zamanın sonunda yalnızlık hissiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Yapay zeka, kullanıcıları daha fazla vakit geçirmeye teşvik etse de, bu etkileşimlerin gerçek bir bağ kurma sağlamadığı ve sadece yüzeysel bir taklit olduğu uyarısı yapılıyor.

Yapay zekanın, yalnızlığı geçici olarak hafifletebileceği doğru olsa da, bu teknoloji insanın sosyal ihtiyaçlarını tamamen karşılamaktan uzak. Sosyal medya ve dijital etkileşimler, gerçek hayatta kurulan derin bağların yerini alamaz ve bunun sonucunda kişiler, daha fazla yalnızlık hissedebilirler. Uzmanlar, dijital platformlarda geçirilen uzun zamanın, sosyal becerilerde gerilemelere ve yüzeysel ilişkilerin artmasına neden olduğunu belirtiyor.

Yapay zeka, doğru kullanıldığında, eğlence, eğitim ve psikolojik destek gibi alanlarda faydalı olabilir. Örneğin, terapist destekli chatbotlar, anlık duygusal rahatlama sağlayabilir ve kişilerin stresli anlarında yalnız olmadıklarını hissettirebilir. Bununla birlikte, kullanıcıların yapay zeka ile kurdukları etkileşimlerin, gerçek insan ilişkilerinin yerini almasına izin verilmemesi gerektiği vurgulanıyor.

Yapay zekanın sağlıklı bir şekilde kullanılabilmesi için, bireylerin dijital etkileşimlerini sınırlı tutmaları ve gerçek sosyal bağlar kurmayı ihmal etmemeleri önemlidir. İnsanların, dijital dünyada geçirilen zamanı gerçek dünyadaki sosyal bağlarla dengelemesi, duygusal sağlıklarını korumalarına yardımcı olacaktır.

(Dilvin Altıkardeş)