Yerli tohum hareketi, 100 yıllık buğday türünü yeniden yaşattı
Yerli tohum hareketi, 100 yıllık buğday türünü yeniden yaşattı
Türkiye’de tarımsal çeşitliliği koruma ve geleneksel tohumları geleceğe taşıma amacıyla başlatılan yerli tohum çalışmaları, son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Özellikle 2025 yılı itibarıyla sonuçlanan son araştırmalar, Anadolu'da yüzyıllardır unutulmaya yüz tutmuş bir buğday türünün yeniden üretime alınabildiğini ortaya koydu. Bu başarı, hem biyolojik çeşitlilik hem de yerel tarım gelenekleri açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Haber Giriş Tarihi: 17.05.2025 16:54
Haber Güncellenme Tarihi: 17.05.2025 16:57
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Uzmanların yaptığı saha çalışmaları sonucunda, geçmişte Anadolu’nun farklı bölgelerinde yetiştirilen ancak modern tarım teknikleri ve ithal tohumların etkisiyle üretimi durma noktasına gelen bu buğday türü, kaybolmaya yüz tutmuş yerel genetik kaynaklar arasında bulunmuştu. 2025 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı ilgili birimler ile sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmaları sayesinde, bu eşsiz buğday türü yeniden hayata döndürüldü ve çiftçiler tarafından ekimi yapılmaya başlandı.
Bu endemik buğday türünün genetik yapısının incelenmesi sonucu; hem iklim krizine dayanıklılık hem de toprak kalitesine olumlu etkileriyle modern hibrit türlerden daha avantajlı olduğu belirlendi. Bilim insanları ayrıca bu türün, düşük su tüketimi gerektirdiğinden kurak bölgelere uygun olduğunu ve geleneksel tarımda sürdürülebilir bir alternatif sunduğunu vurguladı. Araştırmaları yöneten Prof. Dr. Selim Aydın konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu: “Geçmiş tarım uygulamalarımızdan edindiğimiz mirası bilimsel yöntemlerle modern çağa adapte ediyoruz. Yerli buğday türlerinin gelişmesi, çiftçilerin gelirinde artış sağlarken aynı zamanda dışa bağımlılığı da ciddi ölçüde azaltacaktır.”
2025 yılındaki verilere göre, bu projenin yalnızca buğday özelinde değil; mısır, arpa ve nohut gibi diğer yerel ürünler için de genişletilmesi planlanıyor. Genel hedef ise hem Anadolu topraklarına özgü tarım ürünlerini koruma altına almak hem de dünya genelinde yaşanan gıda krizine alternatif yeni çözümler sunabilmek.
Projeye katkıda bulunan çiftçilerden biri olan Ahmet Kara, çalışmanın sahadaki etkilerini şu şekilde açıkladı: “Kendi dedelerimizden kalma tohumların yeniden filizlenip yemyeşil başaklara dönüştüğünü görmek tarifsiz bir duygu. Daha az maliyetle daha sağlıklı ve doğal ürünler yetiştirebiliyoruz.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yerli tohum hareketi, 100 yıllık buğday türünü yeniden yaşattı
Türkiye’de tarımsal çeşitliliği koruma ve geleneksel tohumları geleceğe taşıma amacıyla başlatılan yerli tohum çalışmaları, son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Özellikle 2025 yılı itibarıyla sonuçlanan son araştırmalar, Anadolu'da yüzyıllardır unutulmaya yüz tutmuş bir buğday türünün yeniden üretime alınabildiğini ortaya koydu. Bu başarı, hem biyolojik çeşitlilik hem de yerel tarım gelenekleri açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Uzmanların yaptığı saha çalışmaları sonucunda, geçmişte Anadolu’nun farklı bölgelerinde yetiştirilen ancak modern tarım teknikleri ve ithal tohumların etkisiyle üretimi durma noktasına gelen bu buğday türü, kaybolmaya yüz tutmuş yerel genetik kaynaklar arasında bulunmuştu. 2025 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı ilgili birimler ile sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmaları sayesinde, bu eşsiz buğday türü yeniden hayata döndürüldü ve çiftçiler tarafından ekimi yapılmaya başlandı.
Bu endemik buğday türünün genetik yapısının incelenmesi sonucu; hem iklim krizine dayanıklılık hem de toprak kalitesine olumlu etkileriyle modern hibrit türlerden daha avantajlı olduğu belirlendi. Bilim insanları ayrıca bu türün, düşük su tüketimi gerektirdiğinden kurak bölgelere uygun olduğunu ve geleneksel tarımda sürdürülebilir bir alternatif sunduğunu vurguladı. Araştırmaları yöneten Prof. Dr. Selim Aydın konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu: “Geçmiş tarım uygulamalarımızdan edindiğimiz mirası bilimsel yöntemlerle modern çağa adapte ediyoruz. Yerli buğday türlerinin gelişmesi, çiftçilerin gelirinde artış sağlarken aynı zamanda dışa bağımlılığı da ciddi ölçüde azaltacaktır.”
2025 yılındaki verilere göre, bu projenin yalnızca buğday özelinde değil; mısır, arpa ve nohut gibi diğer yerel ürünler için de genişletilmesi planlanıyor. Genel hedef ise hem Anadolu topraklarına özgü tarım ürünlerini koruma altına almak hem de dünya genelinde yaşanan gıda krizine alternatif yeni çözümler sunabilmek.
Projeye katkıda bulunan çiftçilerden biri olan Ahmet Kara, çalışmanın sahadaki etkilerini şu şekilde açıkladı: “Kendi dedelerimizden kalma tohumların yeniden filizlenip yemyeşil başaklara dönüştüğünü görmek tarifsiz bir duygu. Daha az maliyetle daha sağlıklı ve doğal ürünler yetiştirebiliyoruz.”
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler