SON DAKİKA
Hava Durumu

Reddediyoruz!

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2022 20:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2022 20:24

Batılı haber kaynaklarında her ne kadar “Salman Rüshty” vb başlıklarla haber olsa da aslında o Selman Rüşdi’dir(D.1947). Adından da anlaşılacağı gibi kendisi Müslüman bir aileden gelmektedir. Pakistan-Hindistan ayrılığından sonra ailesi Pakistan/Karaçi’ye yerleşti.  İngiltere’de Cambridge Üniversitesi tarih bölümünden mezun oldu. Kendisi İslam’dan çıkmış (mürted) birisidir. Fantastik, bilim kurgu türünden yazdığı romanlar ile şöhret oldu. İslam karşıtı görüşlerini kitaplarında tekrarladı. Görüşleri nedeniyle Batı’da edebiyat çevrelerinden büyük destek gördü. Üst üste ödüller verildi. Batı’da rağbet görünce Türkiye solu da ona ilgisiz kalamadı.


 Şeytan Ayetleri adını verdiği kitabını yayınlamasından dolayı, 1988’de büyük tepkilere neden olan Hindistanlı Selman Rüşdi, geçen hafta ABD New York şehrinde bıçaklı saldırı sonunda boynundan ve karnından yaralandığı haber oldu. Bu haberin ardından başta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD başkanı Joe Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmak üzere batılı ülke liderleri saldırıyı kınayarak, Rüşdi’nin düşünce özgürlüğü kapsamında görüşlerini açıkladığını ve kendisini desteklediklerini açıklamak için sıraya girdiler.


Türkiye solu da kendi çapında olaya taraf oldu. Rüşdi’nin kitapları, Geceyarısı Çocukları(1981) Hindistan ve Pakistan’da yasaklandı. Solun duygularına tercüman olduğundan kitap Türkçeye çevrilip yayınlandı (Metis 2000). Nikaragua anıları, Jaguar Gülüşü (The Jaguar Smile-1987) adlı kitabı da yayınlandı (Pencere 1989).
Ancak Rüşdi’nin dünya çapında ünlenmesi 1988’de yayınladığı Şeytan Ayetleri (Satanic Verses) kitabı ile başladı. Kitapta Hz. Muhammed’e ve eşlerine ağır hakaretlerde bulunmuştu. Kitap, İslam dünyasında büyük tepkilere, kitlesel gösterile yol açtı. Bangladeş, Endonezya, Güney Afrika, Katar, Malezya, Mısır, Pakistan, Somali, Sudan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde yasaklandı. İran lideri Ayetüllah Humeyni, Selman Rüşdi için başına üç milyon ABD doları koyarak öldürülmesi için bir fetva yayınladı. İslam ülkelerinde Rüşdi için tepkiler arttıkça, Batılı ülkeler kendisini daha çok sahiplendi. Çünkü Rüşdi, Batılıların İslam hakkındaki duygularını romanlaştırmıştı.


Şeytan Ayetleri adlı kitabı Türkçeye Aziz Nesin çevirdi. Pasajlar halinde Doğu Perinçek’in sahibi olduğu Aydınlık gazetesinde yayınladı. Sivas’ta ki Madımak olaylarının asıl sebebi de bu kitabı çevirip yayınlamış olan Aziz Nesin’in Temmuz 1993’de Sivas’a dönemin valisi tarafından davet edilmesidir. Şimdi İran İslam Cumhuriyeti’nin aziz konukları arasında sıkça Tahran’a davet ettiklerinden birisi Doğu Perinçek’tir. Aziz Nesin eğer yaşamış olsaydı, Perinçek ile birlikte Tahran’a davet edilir miydi? Meraka değer bu sorunun cevabını tahmin etmek kolaydır.


Rüşdi’nin 24 yaşındaki Lübnan asıllı Hadi Matar tarafından bıçaklanması gözlerin yeniden İran’a çevrilmesine yol açtı. Çünkü Humeyni’nin fetvası bilindiği için olayın arkasında İran’ın olduğu kuşkuları ortaya çıktı. Ancak İran yönetimi bu olayı üstüne almadı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani yaptığı açıklamada, “Rüşdi’nin yazılarının ifade özgürlüğü kapsamında görülemeyeceğini ancak İran’ın saldırganla hiçbir ilgisinin olmadığını bu doğrultuda çıkan haberleri bütünüyle reddettiklerini” söylemiştir.


İran hükümeti adına yapılan bu açıklama ile olay ortada bırakılmıştır. Çünkü “Rüşdi’nin yazdıkları ifade özgürlüğü kapsamına alınamaz” denilerek, Rüşdi’nin yazdıklarından dolayı suç işlediği vurgulanırken, saldırganı İran ile irtibatlandıran haberlerin tamamı reddedilerek, İran’ın olayın tarafı olmadığı belirtilerek Batı kamu oyu teskin edilmiştir.


8 Ocak 2020’de Tahran’dan Kiev’e gitmek için kalkan bir Ukrayna yolcu uçağı, İran askeri kuvvetleri tarafından düşürülmüş, 176 yolcunun tamamı öldürülmüştür. İran makamları bir hafta boyunca, uçağın ABD tarafından düşürüldüğünü söyleyip ABD’yi lanetlemişken, sonra “biz bilmeden yanlışlıkla düşürdük, özür dileriz” açıklamasını yapmışlardır. Rüşdi saldırısını da İran’ın, Ukrayna uçağının düşürülmesinde olduğu gibi kabullenmesi zayıf bir ihtimaldir. Çünkü Tahran’da düşürülen uçak hakkında, İran’ın yaptığını gösteren açık işaretler vardı. New York olayında böyle bir işaret şimdilik ortaya çıkmamıştır. Ancak İran’ın bu olayı tümüyle reddetmesi, Humeyni’nin fetvasını da reddetmesini akla getirmiştir. “İslam devriminin lideri” sayılan Humeyni’nin fetvası İran hükümeti tarafından reddedilmiş gibiydi.  Batı ile  kurduğu iyi ilişkiler ile Arap ülkelerindeki işgallerini genişleten İran’ın  Batılı güçler ile bozuşmasına yol açacak işleri sahiplenmesini beklemek, Humeyni’nin   fetvasının arkasında durmasını beklemek, gerçekçi değil ise de Ukrayna uçağı örneğinde olduğu gibi imkansız değildir.


New York saldırısını İran’ın tümüyle reddetmesi, Türkiye’de İran ve Suriye’yi her olayda savunan Aydınlık gazetesi çevresi için de bir rahatlama vesilesi olmuştur. İran’ın Suriye’deki katliamlarını teröre karşı yapılan bir mücadele olarak takdim eden Aydınlık’ın, New York olayını, İran sözcüsünün ifadesiyle kınamıştır. Böylece İran hükümetinin Türkiye’de gözü kulağı olduğunu bir kere daha göstermiştir. Şimdi Türkiye’de, İran’ı en çok ve en iyi kim savunmaktadır diye sürüp giden yarışta Aydınlık çevresi rakiplerinin önüne geçmiştir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.