Müezzinoğlu'nu Bursa'da liste başı istemiyoruz! Çünkü...

Ocak 2013’deki kabine değişikliğinin en şaşırtıcı kişisi Recep Akdağ’dı muhtemelen…

Başka zamanlarda çok fazla dikkate alınmayan, koalisyon pazarlıklarında pey akçesi olarak öne sürülen Sağlık Bakanlığı, son elli senede ilk kez Ak Parti ve Recep Akdağ döneminde bu kadar popüler olmuş, iktidarın oy oranının yükselmesinde payından ciddi olarak bahsedilen bir konuma gelmişti. Temposu ara ara yükselip bazen düşse de ciddi bir sorun yaşanmazken yapılan değişikliğin sebebi pek de anlaşılamamıştı vatandaş nezdinde…

Yeni Bakan Mehmet Müezzinoğlu için söylenen ya da bilinen çok fazla şey yoktu; “Reis’in İmam Hatip’ten sınıf arkadaşı” idi, bir de “Adam İstanbul gibi bir yerde beş sene İl Başkanlığı yapmış!” yorumu…

Aradan bir sene geçtikten sonra aynı yorum, “Bu adam İstanbul gibi bir yerde NASIL beş sene İl Başkanlığı yapmış?!” şekline dönüştü. Peki, ne oldu da böyle oldu? Neden böyle yorumlandı?

Reis’in sağlık konusunda en arzulu olduğu ve gecikmesinden rahatsız olduğu konu, Şehir Hastaneleri meselesiydi. Bu hassasiyeti bilen Müezzinoğlu, bakanlığa başladığı günden itibaren konuya ağırlık verdi ve 12 Eylül 2013’te Haliç Kongre Merkezi’nde büyük bir imza töreni yapıldı! Başbakan Erdoğan’ın tek tek imza attığı, yüklenici firmalarla ekstra pazarlıklar yapıp iskontolar aldığı törende 15 şehir hastanesi kampüsüne start verilmiş oldu.

Müezzinoğlu’nun verdiği  beyanata göre, 2017 yılında tümü tamamlanarak toplam 24.407 hasta yatağı kapasitesi hizmete girmiş olacaktı!

Bugün itibariyle gelinen nokta ise içler acısı… İlk temeli atılan(20 Ağustos 2013) ve ilk bitmesi planlanan(Mayıs 2015) 475 yataklık Yozgat Şehir Hastanesi, bugün itibariyle hafriyat çalışmaları henüz bitirilemedi! Son beyanlara göre Mart 2017’de bitirilmesi hedefleniyor…

Kendi şehrimize bakacak olursak, 12 Eylül 2013’teki imza töreninde yer alan Bursa Entegre Sağlık Kampüsü konusunda hâlâ temel atma aşamasına gelinemedi! Hesapta 3 yıl içinde bitmesi planlanan Şehir Hastanesinin yer sorunu bile çözülebilmiş değil! Sayın Müezzinoğlu’nun özel(!) ilgisine mazhar olan Bursa’ya defalarca gelen Sayın Bakan, bu konuda en ufak bir açıklama yapmıyor!

Neler oluyor peki?

Mesela şöyle oluyor: En fazla önem verilen Şehir Hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’ndaki ilgili birimi olan Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne Genel Müdür dayanmıyor!

Kadir Serdar Taflan ile başlayan süreç, ardından Muhammet Mısır ile devam etti. Ardından Fuat Kantarcı bu göreve atandı, kısa süre sonra Kantarcı Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı’na çekilerek yerine Ahmet Burak Yaşar göreve geldi. İşlerin uzaması nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın sert fırçası sonrası İstanbul’dan Beltur Genel Müdürü Ertan Keleş göreve getirildi, ancak daha kararnamesinin yazılma aşamasında aldığı brifingler sonra Ertan Keleş de başlamadan ayrıldı ve adı artık “Nöbetçi Genel Müdür”e çıkan Ahmet Burak Yaşar tekrar göreve döndü. Son olarak ise, 15 Ocak 2015 itibariyle tekrar Fuat Kantarcı görevlendirildi!

“Emin misiniz?” diye sormayın, emin değiliz… Çünkü Bakanlığın resmi web sitesinde Genel Müdür olarak kimsenin adı geçmiyor!

Tüm bunlara rağmen Bakan Müezzinoğlu gayet rahat bir şekilde 27 Mart 2015’de Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Finansman Sözleşmesi’ni imzalıyor ve henüz % 30 kaba inşaatı tamamlanmış 3.804 yataklı, 1 milyon 129 bin 289 m2 kapalı alanlı projeyi “2016 yılının Haziran ayında inşallah Bilkent’i hizmete sunacağız” sözleriyle müjdeliyor!

Mesele sağlık yatırımları mı peki sadece? Maalesef değil…

Göreve başladığı günden itibaren, gerek atadığı isimler, gerekse de görevden aldığı isimlerle ilgili çok tartışmalar yaşandı, kamuoyu tanımasa da sağlık camiasının yakından tanıdığı bu isimler nedeniyle de Bakan Müezzinoğlu’na karşı ciddi bir güvensizlik oluştu. İsimlere girmeyelim, ama alınış biçimleri de ilginçti!

Görevden alınacak Genel Müdür ziyaret edilir, ziyaret süresince tatlı tatlı sohbet edilir, öpüşülüp sarılarak sıcak bir vedalaşma olur, ama bu sürede görevden alma ile ilgili tek kelime konuşulmaz. Ertesi gün ise Genel Müdür görevden alındığını öğrenir!

Kendi kararnameyle atadığı Bakan Müşaviri, bir twit atar, ortalık karışır! Bakan Bey bizzat çıkıp atılan twit ile ilgili Sağlık Bakanlığı verisi olmadığını beyan eder, ama ekler “Benim o arkadaşı görevden alma yetkim yok!” Pardon da, nasıl yani!

En büyük krizler ise Sayın Bakan döneminde Aile Hekimliği sürecinde yaşandı!

Düşünün, aile hekimlerinin hastanelerde nöbet tutması zorunluluğu ile ilgili bir kanun çıkarıyorsunuz, ama aile hekimlerinin kahir ekseriyeti nöbet tutmayı reddediyor ve siz Bakan ve Bakanlık olarak hiçbir yaptırım uygulayamıyorsunuz!

Bu kez yeni bir kanun çıkartıyor ve aile sağlığı merkezlerinde “Cumartesi Nöbeti” tutulmasına karar veriyorsunuz, ama ile hekimlerinin kahir ekseriyeti bu nöbeti tutmayı da reddediyor! Sonuçta buna da bir yaptırım uygulayamadığınız halde, büyük bir pişkinlikle “Yakında her gün akşam sekize kadar ve ilaveten Pazar günleri de nöbet tutacaklar” beyanında bulunuyorsunuz. Ama ortada ne nöbet var, ne de nöbet tutan!

Sonuç ne mi oluyor? Siz tüm sözlerinizi yediğinizle kalıyorsunuz, aile hekimleri de morallerinin bozulduğuyla…

Yapılan tüm uygulamalarla bugüne baktığımızda, aile hekimi, aile sağlığı çalışanı ve  personelleriyle elli bin civarındaki sağlık çalışanı sohranarak çalışıyor. Düşünün ki bu insanlar her gün bir milyona yakın vatandaşı muayene ediyor ve bu esnada da hükümet hakkında pek de olumlu konuşmuyor! Seçim arefesinde bir iktidar için pek de istenir bir durum olmasa gerek…

Peki, ne oldu da “Bursa’ya transferi” gündeme geldiğinde “Bursalıları bilmem, ama ben rahatsız olmam, aksine mutlu olurum” beyanatı verdi 20 Mart’taki Bursa ziyaretinde?

Hakkını yemeyelim, Sağlık Bakanı olarak fevkalade başarısız olsa da, siyaseti iyi bilir Sayın Müezzinoğlu… Çok iyi biliyor ki, 2011’de rotasyona tabi tutulan tüm Bakanlar, yeni kabinede de aynı görevlerine devam ettiler. Yani, Bursa’ya liste başı olarak gelmesi, onun için Bakanlığının sürmesinin bir garantisi olacak! Bakan bey için gayet hoş bir durum… Ya Bursa için? Bursa için vaziyet pek hoş olmayacak.