Biden’in yaptığı konuşmaya dikkat çekilmiş olmasındaki zamanlama üzerine çok şey söylendi. Kim ne derse desin söylenecek tek şey var; O konuşmanın yeterince dikkat çekmemiş olduğunu düşünenler var. Anlaşılan, anlaşılması gereken budur. Üstelik bu dikkatin çekilmesini isteyenler Türkey kaynaklı değildir. İşin burasında elimizde iki şık var. Birincisi gemi azıya almış olan Biden ve taifesi desteklerini iyiden iyiye açık etmek ve bunu fütursuzca vurgulamak istiyor olabilir. İkincisi ise Trump tarafı bu konuya ilgi çekerek Biden’in foyasını ortaya çıkartıp oyununu bozmak için iyice gözümüzün içine sokuyor olabilir.

Burada hangi sebeple bu konunun gündeme taşındığını tartışmak yerine bambaşka bir gerçeğe dikkatleri çekmek gerekiyor. Bu gerçek ise Sayın Başkanımız yönetimindeki güçlü Türkiye’nin birilerini fena halde korkuttuğu ve onun sayesinde biz söz geçirememenin kâbusunu yaşıyor olmalarıdır. Diğer dikkat edilmesi gereken husus ise Türkiye’nin artık ABD başkanlarının ağzına bakmıyor oluşudur. Tam tersine Sayın Başkanımız onlarda korku ve saygı da uyandırmaktadır. Donald Trump’ın “Erdoğan dünya çapında bir satranç oyuncusu.” diye başlayan sözleri bile buna tek başına delil olmaya yeterlidir.

Dikkat ederseniz Trump bundan kendine pay çıkartmak istemiş, “Ama beni dinliyor, Dünya liderleri benden aracı olmamı istiyor.” diyerek bir yandan Sayın Başkanımızın gücünü ortaya koyarken bir yandan da kendisini yüceltme adına onunla arasının iyi olduğunu ısrarla vurgulamıştır.

Elinizi vicdanınıza koyup düşünün, eski Türkiye’de böyle bir şey hayal edilebilir miydi acaba?

Türkiye’nin artık manipüle edilebilen zayıf bir devlet olmayışı ABD ve Avrupa’yı çılgına çeviriyor.

Diş geçiremedikleri için ondan kurtulmak adına akla hayale gelmedik şeytani yöntemler deniyorlar.

Bir şekilde ayaklarına dolaşıyor elbet.

Yine de vaz geçmiyorlar. Bakın size ne anlatacağım?

Almanya’da bu pagan köpeği bazı Türkler ne söylüyor biliyor musunuz?

“Türkiye korona salgınında çok kötü. İnsanlar sokaklarda düşüp ölüyor…”

İnanması güç ama söyledikleri bu. Algı yönetimi ile Türkiye’ye Turist gelmesini engelleme ve karalama kampanyası yanı. Bunu bana anlatan ise orada Türklerin yoğun yaşadığı bir yerde dükkânı olan bir Alman tanıdığım. Her sene gelir tatil yapardı. Bu sene gelmedi ve bende aradım. Oradan öğrendim. Tabii kendisine canlı yayın yapıp hayatın normal olduğunu gösterdim. Şaşırdı garibim. Biletini aldı haftaya geliyor.

Bizde başka neler oluyor?

Anlatalım;

CHP’nin derin leşkerleri Kemal’i istemiyor ama Muharrem’e “Fazla saldırıp partiye zarar verme.” talimatı verdiler. Yani onlar parti içinde “kansız darbe” istiyor. Kasete güçleri yetmediğinden ve araları Fetö ile pek de iyi olmadığından bunu yapamıyorlar. Başka çözüm arıyorlar.

Diğer yandan Kemal ise tüm sarsıntılara rağmen hâlâ kendine dikte edileni yapmaya ve Gül’ü çatı aday olarak ortaya sürüp ikinci Ekmeleddin vakası yaratma peşinde.

Bir başka grup ise İBB Başkanı’nı layık görüyor adaylığa. Yine yanlış seçim.

Oyunları bozan ya da hesapların henüz yapılamamasına neden olan ise Meral Hanım. Ya o da aday olursa?

Diğerlerini köpürtmeye çalışanlar da var ama onların esamisi okunacak gibi değil.

Şimdiden tezgâhlanmaya başlattıkları şey seçimi ikinci tura bıraktırabilmek. Becerseler büyük başarı addedecekler.

Diğer yandan dış güçler tüm gayretkeşlikleriyle çomak sokmaya devam ediyor.

Sayın başkanımızın bugün açıklayacağı sürprizi bozacaklarını düşünerek anında servis ettikleri haber ise şu;

“Türkiye Karadeniz’de doğal gaz buldu.”

Hemen ardından bunların militanları ortaya dökülüp aldıkları talimat üzerine karalama, küçük gösterme çabalarına başladı bile. İlk haberleri kimlerin verdiğine bakarsanız iyi bir fikir de edinirsiniz bazı konularda.

Eğer durum buysa işte size Avrupa’yı çıldırtmak için bir başka sebep daha…

Bugün merakla bekleyeceğiz Sayın Başkanımızın müjdesini.

Ne var ki kendisi sürpriz yapmayı pek sever. Sakın açıklayacağı şey doğa gaz değil de başka bir şey olmasın?

Öyle olursa ne güleriz ama…