SON DAKİKA
Hava Durumu

Tahran Zirvesinden geriye ne kaldı?

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2022 20:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.07.2022 20:22

Türkiye CB Erdoğan Üçlü Zirve için 19 Temmuz 2022’de Tahran’a gitti. Zirvenin resmi adı “Astana Süreci Garantör Ülkeler Yedinci Zirve Toplantısı” diye de isimlendirilmiştir. Türkiye, Rusya ve İran’dan oluşan bu üç ülke, Suriye’nin garantörü imiş. Suriye’nin kendisi başkalarının garantörlüğüne muhtaç duruma düştüğü için, bu toplantılara katılamıyor. Türkiye muhalefeti ve İran yönetimi, “Türkiye neden Suriye hükümeti ile ilişki kurmuyor” diye esip gürlerken, Suriye’nin garantöre muhtaç bir ülke olduğu gerçeğini, göz ardı etmektedirler.


Zirve, Türkiye’nin Tel Rıfat ve Menbiç’e askeri operasyon yaptı yapacak haberleri arasında gerçekleşti. Rusya, Ukrayna ile uğraştığı bir sırada Türkiye ile ayrıca bozuşmak istemediğinden olmalı ki Türkiye’nin operasyonuna karşı çıkar gibi yaptı. Yapsan da olur yapmasan da olur ama biz yapmanı istemeyiz havasındaydı. Asıl İran’ın ikircikli tutumu dikkat çekicidir. Hem Türkiye’nin sınır güvenliğini istediğini belirtirken o güvenliğin sağlanması için Türkiye’nin yapacağı operasyonları ise engellemeye çalışmaktadır.


Çünkü Türkiye’nin asker göndermek istediği Tel Rıfat ve Münbiç, PKK/YPG denetiminde olan bölgedir. PKK/YPG ise marksist olmasına karşılık, ABD denetiminde ve onun tarafından beslenen, donatılan bir terör örgütüdür. Türkiye’nin askeri hareketinin doğrudan muhatabı PKK/YPG ve dolayısı ile ABD’dir. Görünüşte ABD’nin en çok muhalifi olan İran’ın, bu durumda Türkiye’ye destek olması gerekmez mi? Hayır İran, Türkiye’ye destek olmadığı gibi engel olmaya çalışmaktadır. Tel Rıfat ve Münbiç’in, Türkiye’nin denetiminde olmasından ise PKK/YPG ve ABD’nin denetiminde kalmasını tercih etmektedir. Türkiye’ye karşı, ABD destekli marksist, ırkçı PKK/YPG’yi korumaya çalışmaktadır.


İran’ın bu tutumu ilk defa ortaya çıkmış değildir. Çünkü Suriye iç savaşı başladıktan sonra İran, bölge ülkelerinde terör faaliyetlerini düzenleyen Kasım Süleymani aracılığı ile Suriye hükümetinin Haseki, Aynel Arap ve Afrin’i hiçbir çatışma olmaksızın, PKK/YPG’ye teslim etmesini temin etmiştir. Suriye’nin kuzey bölgesini ABD yardımı ile ayırıp, farklı bir devlet kurmak isteyen bu ayrılıkçı terör örgütünü İran, her alanda desteklemiştir. PKK/YPG hem İran’ın, hem de ABD’nin aynı anda yardımını alan şanslı bir terör örgütüdür.


CB Erdoğan 19 Temmuz günü İran Şehinşahı Hamaney ile görüşmesinde, Hamaney Erdoğan’a şunları söylemiştir: “Suriye’ye operasyon Türkiye’nin zararına olur. Biz nasıl sizin sınır bütünlüğünüze saygı gösteriyorsak siz de Suriye’nin sınırlarına saygı gösterin. Terör örgütü yalnızca bir tek grup değildir.” Hamaney bu konuşmasında “operasyon Türkiye’nin zararına olur” diyerek Türkiye’yi tehdit etmiştir. İran’ın, Türkiye’nin sınır bütünlüğüne saygı gösterdiği gibi Türkiye’nin de Suriye’nin sınır bütünlüğüne saygılı olmasını” isteyerek Türkiye’nin Suriye’de işgalci olduğunu söylemiştir. Kendisini Suriye’nin sahibi sayarak “biz sizin sınırlarınıza saygılıyız siz de buna karşılık Suriye’nin sınırlarına saygılı olun” demiştir. “Terör örgütleri yalnızca bir tek grup değildir” diyerek, Türkiye’nin destek verdiği Suriye muhalefetini, “terör grubu” saymıştır. Şehinşah Hamaney’in bu çıkışı elbette PKK/YPG’yi memnun etmiştir. Dolayısı ile onun arkasındaki ABD’yi de mutlu etmiştir. Türkiye’ye karşı Hamaney, marksit/ırkçı PKK/YPG ve ABD’yi tercih etmiştir.


Hamaney sadece Türkiye’yi Suriye konusunda tehdit etmekle kalmamıştır. Aynı gün yaptığı Twitter paylaşımında, “Karabağ’ın Azerbaycan’a dönüşünden memnun kaldığını” belirtmiş iken: “Bin yıldan beri süre gelen İran-Ermenistan sınırının işgaline razı olmayacağını, Zengazor koridorunun açılmasını hoş karşılamayacağını” yazmıştır. İran-Ermenistan’ın sınırının bin yıldan beri böyle olduğunu iddia etmiştir. Oysa bütün tarih kitaplarında, mevcut sınırın 1924’de Stalin tarafından Nahcıvan ve Azerbaycan’ın kara bağlantısını kesmek için yapıldığı yer almaktadır. Stalin’in Zengazor’u hiç yoktan Ermenistan’a işgal ettirerek Nahcıvan ve Azerbaycan’ı ayıran sınır düzenlemesine, bugün Rusya bile sahip çıkmazken Şii “İran İslam Cumhuriyeti” sahip çıkmaktadır. İran, nüfus çoğunluğu Şii Azerbaycan Cumhuriyetine karşı, Hıristiyan Ermenistan Cumhuriyetini tercih etmektedir. Hamaney Azerbaycan’ı, Nahcıvan’a bağlayacak yolu hoş karşılamayacağını söyleyerek aslında hem Azerbaycan’ı hem de Türkiye’yi tehdit etmektedir.


Hatırlanmalıdır ki Ekim 2020’de ikinci Karabağ savaşından sonra Azerbaycan-Ermenistan arasında yapılan anlaşmadan dolayı Nahcıvan ve Azerbaycan’ı ayıran Zengazor üzerinde yapılacak bir karayolu/demiryolu ile Azerbaycan ve Nahcıvan’ın kara bağlanması öngörülmüştür.


İran bu rahatlığı, petrol satışından özellikle Rusya Ukrayna Savaşının sonucunda artan petrol ve doğalgaz satışından elde ettiği yüksek karlardan almaktadır. Azerbaycan’ın Nahcıvan ile bağlantısını, dolayısı ile Türkiye’nin Azerbaycan ile kara bağlantısını engellemeye çalışmaktadır. İran’ın ne Suriye sahasında, ne Azerbaycan sahasında Türkiye’ye karşı hiçbir halt edemeyeceği açıktır. Kendisine bağımlı hale getirdiği terör grupları ile Türkiye’ye zarar verebilir. Türkiye’nin Suriye ve Azerbaycan sahasında kararlı durması, kendi göbeğini kendisinin kesmeye devam etmesi halinde İran her iki sahada da Türkiye’ye karşı diz çökecektir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.