SON DAKİKA
Hava Durumu

TRENİ KAÇIRMAYIN!

Yazının Giriş Tarihi: 06.12.2020 18:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.12.2020 18:52

         Algı yönetiminde uç safhalar yaşanıyor. Çarpıtabildiğini çarpıtıp, çarpıtamadığını uydurup söylüyor Kemal. Yalanmış, yalan olduğu belgeleriyle ispat edilmiş hiç de umurunda değil. Atıyor çamuru, tutmuyor ama iz bırakıyor. Temizle bakalım izini işin yoksa. İster tribünlere oynuyor deyin ister salakça yalanlarla siyaset yapacak kadar zavallı olduğunu savunun. Yalanı ilk söylediğinde inanacak çok zavallı var. Sorgulamadan, hatta tam olarak ne oluğunu anlamadan, aleyhte diye balıklama atlayacak çok zavallı dolaşıyor ortalıkta.

İşte böyle bir ortamda at izi başlıyor it izine karışmaya. Bunların istediği de bu zaten. Kuklacıları öyle tembih etmiş, öyle yapmak zorundalar. İşte o yüzden kırk kere yalanlandığı halde “Isle of Man” (Man adası) diye tutturmuştu Kemal bir ara. Hata milyonluk tazminatı ödemek bile durduramıyor onu. Ya parası çok, ya da kendi ödemiyor. Ya kim ödüyor? Yerel mi dünya çapında mı bu kaynak? Belki de uzaylılar ödüyordur. Bilmeyi çok isterdim…

Şimdi de tutturdu “Tank fabrikası” diye. Milletvekilinin yediği haltı temizlemek yerine böyle saldırarak kurtarmaya çalışıyor durumu. Partisindeki kadın tacizlerini kapatabilmek uğruna yırtınıyor, biçare. Taciz bir yandan, terör yüzünden tutuklanan, teröre destek mesajları sosyal medyada uçuşanlar diğer yandan. Öbür tarafta milyonları “indra ghandi” eden belediye başkanı...  Gerçi bundan “Ama o müstafi” diye sıyırmaya çalışacaklar ama nihayetinde CHP’li.

Ortam bu haldeyken iktidar cephesinde bu müfterilerle mücadele eden üç bilemedin beş kişi var, Sayın Başkanımız haricinde. Diğerlerinden dişe dokunur laflar gelmiyor. Özellikle mi seçiyor TV kanalları böylelerini bilmem ama geçen akşam biri vardı kanalın birinde, güya Ak Partiyi savunuyor. İki lafı bir araya getirip de doğru dürüst bir şey söyleyemedi. Adının önünde bir akademik unvan bulunan bu şahıs derdini anlatmak bir yana lafı geveleyip kahvedeki tekaüt Nefi Bey kadar bile bir kelam edemedi.

Bir de işin çok daha vahim bir boyutu var. Yalana yalan diye karşı çıkmayı onlar kadar değil daha yüksek volümle yapmak gerek elbet ama doğru söylenen bir yer varsa da inkâr yerine ikrar edip gereğini yapmak gerekiyor.

İşi bunların varakasına getireceğim. Bu varakada yalanın bini bir para. Algı yönetimi had safhada. Uğur da Yılmaz da Çin aşısına çamur atmayı denedi örneğin. Başaramayınca başlıklarda kelime oyunu yaparak küçümsemeye çalıştı Uğur. Yılmaz ise farklı bir yol seçti. Alman aşısı bulmayı deneyecekmiş ama olmazsa Çin aşısı olacakmış mecburiyetten. Atatürk ticaretinden indirdiği paralarla kendine özel aşı bile ürettirebilir. Bize ne?

Sözcü deyince bir başka haberi gündeme getirmek istiyorum. Başlık atmışlar;

“Çin’e uğurlandığı söylenen ilk ihracat treni Maltepe’den geri dönmüş.”

Haberde şöyle diyor;

“Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), 4 Aralık’ta Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katıldığı bir törenle İstanbul’dan Çin’e uğurlanan ilk ihracat treninin, Maltepe İstasyonu’nda üzerindeki pankartlar söküldükten sonra Halkalı Garı’na geri getirildiğini açıkladı.”

Bu haber bir kaynağa dayandırılmış. Kaynak yalan söylüyorsa gereği yapılmalı. Gazete haberi teyit etmeden yaptıysa da gereği yapılmalı. Tekzipse tekzip, tazminat davasıysa tazminat davası.

Ama ya haber doğruysa?

İşte o zaman gereği daha fazla yapılmalı. Vakit geçirilmeden, laf kıvırmadan… Sorumlularının kellesi gitmeli. (Aptal aptal adamları öldürsünler dediğimi düşünmeyin. Kast ı mahsusa o göreve layık olmadıklarından derhal azilleri gerektiğidir.) Kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun. Ve çıkıp ortaya gerçek detayları ve tüm doğruluğuyla anlatılmalıdır.

Güveni tesis etmenin başkaca yolu yoktur.

Algı yönetimiyle mücadele böyle olur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.