Uluslararası alanda tanınan resmi İngilizce adımızı Birleşmiş Milletler'e Türkiye olarak kaydettirme çalışması malum çevreleri epeyce rahatsız etti. Özellikle İngiliz basını yana yakıla bu değişikliğin olmaması gerektiğini savunuyor. Başta BBC olmak üzere İngiliz yayın kuruluşlarının başlattığı kampanyaya maalesef bizdeki yarı aydın çevrenin bir bölümü de katılıyor.
Onlar bu karşı çıkışlarını; “Neden fazladan bir ‘iye’ telaffuz edelim ki?” gibi bir garabete dayandıradursunlar biz bu ikiyüzlülerin sözlüklerine bir göz atalım. İngiliz dilinin en saygın sözlükleri arasında başı çeken Merriam-Webster sözlüğü şu dört ana anlamda tarif ediyor;
1: dünyanın birçok yerinde evcilleştirilen büyük bir Kuzey Amerika gallopavo kuşu (Meleagris gallopavo)
2: EZİK KİMSE, BAŞARISIZLIK
özellikle: başarısız olan bir tiyatro prodüksiyonu
3: bowlingde art arda üç vuruş
4: aptal, aptal veya beceriksiz bir kişi
Ayrıca altlarda ise Türkiye ile ilgili bir açıklama koymuşlar;
“Türkiye, Batı Asya ve Güneydoğu Avrupa'da bir ülke; Türk topraklarından ithal edildiği varsayılan beç tavuğu ile karıştırılmasından”
Böyle tevil ediyorlar yani.
Ne var ki, istedikleri anlam ikinci ve dördüncü maddede açıklanan anlamlar. İngilizlerin önerdiği bu “Turkey” adı senelerce Avrupalı görünme kılıfıyla yutturulmuş millete.
Artık değişen, yabancı güçlerin oyuncağı olmaktan çıkan Türkiye’nin bu adı istememesi de onları rahatsız ediyor elbet.
Onlara uşaklık etmeyi şiar zannedenlerin “Türkiye” adını desteklememesi de gayet tabiidir haliyle.
Yazımın burasında başka bir tavsiyede bulunacağım ama korkarım bu daha çok tepki çekecek.
Neden “Osmanlı Devleti” olarak değiştirmiyoruz ki adımızı?
İnşallah o da olur…
Neyse, başka bir mevzuya geçmek istiyorum şimdi.
İstanbul şehremini Türkiye gezisi başlatmış. Rize ilk ayağıymış. Bir metrobüs dolusu adam bile toplamış.
Daha önce de yazdığım gibi Batı’nın cumhurbaşkanı adayı bu zattır. Kemal’in çırpınışları beyhudedir belki de hedef saptırmadır.
Masanın ayakları 6 değil 66 da olsa bu böyledir. Üstelik çok ayaklı masa sağlam olur diye de bir kural yoktur. Ayaklardan biri zaten erken kopmuştur. Bunlar cumhurbaşkanlığının ne olduğunu tam anlayamadıklarından zaten şaşkına çevrildikleri için daha çok bocalayacaklar.
Projesiz, vizyonsuz kişilerin kazanma şansı yoktur.
Zaten kamuoyu araştırmalarında bile seçimin ikinci tura kalma ihtimalinden bahsedilse bunu başarı olarak addedecekleri de ortada.
Erken kamuoyu araştırmaları (Bol keseden para verip de ‘Bizi şöyle yüksek göster’ talimatıyla değil, adam gibi yapılanlardan bahsediyorum elbet) Cumhur ittifakının kazanacağını gösteriyor.
Kemal için Mazhar Osman’da bir yer ayırsalar iyi olacak. Çünkü bu seçimi de kaybedecek. Sonra da çıkıp, “Biz kazandık” diye bağıracak yine. Bilmem kaç seçim kaybedip de bunu söyleyenin akli melekelerinden şüphe edilir zira. Tabii bir ihtimal daha var. O kazandığı şey parti içindeki koltuğu olabilir. Kast-ı mahsusa odur belki. O zaman adam haklıdır.
Seçimlere bir sene var. Ortada ne aday var, ne bir proje. Gelince neyi nasıl yapacak bu altılı onu bilen yok. Tek yapacakları “Güçlendirilmiş parlamenter sisteme” dönmek. 
Uluslararası siyaset biliminde yeni bir kavram. 
Çığır açan bir buluş. 
Haydi, gidip ABD ve İngiliz üniversitelerinin ilgili bölümlerinde “Augmented Parliamentary System” deyiverin de sizi odunla kovalasınlar…