SON DAKİKA
Hava Durumu

ÜÇ HARFLİLER, DÖRT HARFLİLER

Yazının Giriş Tarihi: 11.12.2022 21:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.12.2022 21:58

Hazır “Üç Harfliler” dendiğinde algılar açılmışken ben de “eski üç harflileri” ve dört harflileri yazayım dedim.


Çok uzatmadan ilk manşeti vereyim “eskiden bu ülkeyi atanmışlar yönetirdi” ve kimsede çıkıp onlara “diktatör” diyemez demezdi, seçilmişlerde atanmışların emirlerini uygulardı. Nasıl mı?


İlk üç harflimiz MGK Milli Güvenlik Kurulu (eski yazmak zorundayım çünkü şimdi işler olması gerektiği gibi işliyor MGK’da)
Cumhuriyetin ilk yıllarında hükümetle ordu arasında bir aracı kurum oluşturulmasına gerek yoktu çünkü Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nün iç politika mücadelesinde ordunun rakipler tarafından kullanılmasını engellemek için buldukları yöntem Genelkurmay Başkanlığı’na bu ikiliye biat eden Mareşal Fevzi Çakmak’ı getirmekti. Bu korkunun büyüklüğünü Fevzi Çakmak’ın Genelkurmay Başkanı olarak 22 Yıl 4 ay 28 gün görev yapmasından anlıyoruz.
İlerleyen yıllarda birçok formül dile getirildi ama MGK ismi (hani çok demokrat darbe diye pazarlanan) 27 Mayıs 1960 darbesinin anayasasının 111.maddesi gereğince 11 Aralık 1962 gün ve 129 sayılı kanunla kuruldu.


1960 darbesinin başbakan yardımcılığını yapan Turhan Fevzioğlu meclis görüşmelerinde MGK’yı söyle anlatır; 
“Bugün milli güvenlik politikası dendiği zaman, yalnız bizde değil tüm memleketlerde askeri politikadan, dış politikadan meseleler gelmeyecek, sağlık, ticaret politikası ile meseleler, sanayi, ziraat, ulaştırma, bayındırlık politikası ile ilgili meseleler bu kurulda görüşülecektir…”
1962 yılında MGK’yı kuran kadronun bir niyeti de bundan sonraki darbeleri önlemekti ama elbette olmadı 12 Mart 1971 yılında ordu bir darbe daha yapıyor ve darbeci kadro muhtıraya Milli Güvelik Kurulu adıyla imza atıyordu

1971 darbesiyle MGK dahada güçleniyordu, 61 anayasasında “bakanlar kuruluna yardımcılık eder” ibaresi 1971 darbesiyle “tavsiye eder” şeklinde değişiyor.
61’de MGK’da “Kuvvet temsilcileri” ibaresi, 71’de “kuvvet komutanları” olarak değişiyor askeri otoritenin sayı ve kurumsal ağırlığı artıyordu.
MGK ile ilgili köklü değişiklik 1982 anayasası ile geliyordu darbeci anayasanın 118. Maddesiyle MGK’da sivil üye çoğunluğu son buluyordu ve “tavsiye” ibaresi bu kez “bildirim” e dönüşüyordu.


Devlet başkanı ve hükümetten oluşan yürütmeye ordunun eklemlenmesiyle yeni bir sacayağı oluşuyordu.
1960’larda birçok Latin Amerika ülkesinde darbe yaptırarak MGK’lar kuran soğuk savaşta mevzi kazanan ABD, 1980 darbesiyle Türkiye’de rahat bir nefes alarak istediği MGK’yı kurmuş hem de kısa sürede Latin Amerika ülkelerinden çok daha iyi performans gösteren askerleri ülkemizde bulmuştur.
Gerçekte ülkemizi yıllarca yöneten bu kurulun dış düşmanı daima Rusya (kurucusu ve patronu ABD olunca) olmuşken, iç düşman olarak Komünistler (soğuk savaş koşulları böyle dayattı), Kürtler ve İslamcılar olarak tanımlanmıştır.


Milli Güvenlik Siyaset belgesi; ülkemizin gizli anayasası gibi işlemiştir yine MGK genel sekreterliği ise gölge hükümet olarak yaklaşık 20 yıl boyunca ülkeyi yönetmiştir.


Tüm bakanlıkların hatta başbakanlığa bağlı tüm müsteşarlıkların milli güvenlik siyasetine uygun çalışması yasal zorunluluk haline getirilmişti.
Örneğin; 1994 yılında çıkarılan özel radyon televizyon yasası ile Radyo televizyon üst kurulu (RTÜK) kuruluyor, MGKGS’ye (Milli güvenlik kurulu genel sekreterliği) RTÜK üyelerinden birini seçme hakkı tanıyordu. Daha sayamadığımız onlarca kurum için bu işleyiş geçerliydi.  
1984’ten 2000’lerin ortalarına kadar MGK’nın tavsiye kararlarının aksine bir hükmet kararı alınmamıştır.
MGK’nın ve MGKGS’nin ülke yönetiminde bu kadar söz sahibi oluşu en hafif deyimle, biz seçmenlere yapılmış en büyük saygısızlıktı yasal düzenlemelerle MGK’nın her demokratik ülkede olan çizgiye çekilmesi 2001 yılında başladı.

1999 Helsinki Zirvesiyle Türkiye’nin resmen AB’ye aday ülke statüsünü kazanması demokratikleşme reformları için önemli bir motivasyon teşkil etmiştir. Bu çerçevede gerçekleştirilen 2001 Anayasa değişikliği 12 Eylül’ün tesis ettiği anayasal vesayet düzeninde ilk önemli kırılmadır. Bu değişiklikle MGK’nın statüsünde de yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Kurul’un kompozisyonundaki sivil ağırlığı güçlendirmek maksadıyla başbakan yardımcıları ve adalet bakanı tabii üyeler arasına dâhil edilmiştir. MGK kararlarının oy çoğunluğu ile alınması nedeniyle üye dağılımının pratik bir önemi vardır.


Yine 2001 Anayasa Değişikliği ile Kurul’un kararlarının hükümete ancak bir “tavsiye” niteliğinde olduğu da vurgulanmıştır. Bu reform süreci AK Parti hükümetleri döneminde ivme kazanarak sürdürülmüştür. Yapılan yasal değişikliklerle Kurul’un ayda bir yerine iki ayda bir toplanması usulü kabul edilirken, daha önce yalnızca generaller arasından ve genelkurmay başkanının önerisi üzerine atanabilen MGK genel sekreterinin atama usulü de değiştirilmiştir. Genel sekreterin siviller arasından başbakanın teklifi ve cumhurbaşkanının onayı ile atanabileceği; asker kişiler arasından gerçekleştirilecek atamalarda ise genelkurmay başkanının önerisinin değil olumlu görüşünün alınacağı belirtilmiştir.


Öte yandan MGK Genel Sekreterliğini, okullarda okutulacak yabancı dillerin tespitinden kültür ve sanat eserlerinin denetimine kadar uzanan bir sahada yetkilendiren ve bu suretle sivil siyasetin kontrol edilmesini amaçlayan düzenlemeler de kaldırılmıştır.
2003 ve 2004’te yapılan yasal değişikliklerle;
Genelkurmay Başkanının MGK’nın olağanüstü toplanmasını teklif etme yetkisi kaldırıldı
MGK Genel Sekreterliği temsilcisinin sinema ve müzik eserlerinin yasaya uygunluğunu denetlemek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan denetleme kurulu üyeliğine son verildi
MGK Genel Sekreteri Haberleşme Yüksek Kurulu üyeleri arasından çıkarıldı
Türkiye’de eğitimi ve öğretimi yapılacak yabancı dillerin tespit edilmesi için MGK’nın görüşünün alınmasını öngören düzenleme ilga edildi
Bakanlıklar, kamu kurumları ve özel kuruluşlara MGK Genel Sekreterliğinin istediği her türlü açık veya gizli bilgi ve belgeyi verme yükümlülüğü yükleyen madde kaldırıldı. Bu düzenleme askeri-bürokratik vesayete hukuki bir zemin sağlama çabalarının tipik bir örneğiydi
MGK Genel Sekreterliğinin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliği için aday gösterme yetkisi kaldırıldı
Yine Yüksek Askeri Şura’da yapıldığı gibi bu düzenlemelerin simgesel bir ifadesi olarak MGK toplantılarındaki oturma düzeni de değiştirilerek sivil ve asker üyelerin karşı karşıya değil karışık şekilde oturmaları uygulamasına geçilmiştir. Son olarak 2017 Anayasa değişikliği ile Jandarma Genel Komutanı’nın Kurul üyeliği sona erdirilmiştir. İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir kolluk teşkilatının MGK’nın doğal üyesi olması şüphesiz idari hiyerarşi ve demokratik teamüller açısından uygun değildir. Atılan tüm bu adımlarla MGK toplantıları, Türkiye’de asker ile siyasetin karşı karşıya geldiği ve demokrasi krizleri üreten bir mecra olmaktan çıkıp asli fonksiyonuna kavuşturulmuştur. 
Bugün MGK, anayasa ve yasayla kendisine verilmiş görevleri sivil demokratik iradeye tabi biçimde yerine getiren bir kuruluş olarak Türkiye’nin ulusal güvenliğine katkı sağlamaktadır.
NOT: İkinci Üç harflimiz DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) 
Bir sonraki yazımızda

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.