SON DAKİKA
Hava Durumu

Uykum kaçtı diyerek geçiştirmeyin

Yazının Giriş Tarihi: 03.07.2022 20:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.07.2022 20:49

Yaz sıcaklarından, yorgunluktan, ağır yemekten diye bin bahane bulduğumuz uykusuzluğun arkasında farklı sebepler olabilir ve bu durumu dikkate almamız için uzmanlar uyarıda bulunuyor. Uyku alanında çalışmalar yürüten Harvard Mezunları Ruh Sağlığı Elçisi Dr. Mohammad Nami, uykusuzluğun sebepleri üzerine yaptığı açıklamadan uyarıları paylaştı. Nami, ekrana bakma süresinde %63’lük bir artış olduğunu, beyni uykuya ihtiyacı olmadığı şeklinde yanılttığını, verimsiz uykunun ise bağışıklık sistemini zayıflattığını vurguladı ve “Covid geçirmiş hastalarla çalışıyorum. Covidin uzun vadeli sonuçlarından birinin uykusuzluk yani insomnia olduğunu görüyoruz.” dedi.


Pandeminin hayatımızı değiştirdiğini vurgulayan Nami, özellikle pandemi sürecinde artan teknoloji kullanımının uyku üzerindeki etkilerinden bahsetti. Nami, pandeminin günlük yaşantımızdan uyku düzenine kadar pek çok konuda önemli değişikliklere ve etkilere yol açtığını belirterek şu uyarılarda bulundu: “Pandemi süreci herşeyi etkiledi. İnsanlar normal hayatlarını sürdüremedikleri ve dışarıya çıkamadığı için normalden daha farklı bir hayat düzenine geçmek durumunda kaldılar. Bu da onların daha yalnız hissetmelerine neden oldu. Arkadaşlarıyla ve sevdikleriyle bir araya gelme imkanlarından mahrum kaldılar. Eskiden arkadaşları, aileleri, tanıdıkları ve sevdikleri insanlarla buluşuyorlardı ama pandemi bunların hepsini değiştirdi.” 


Uzaktan çalışma ve online eğitimler, online ödemeler gibi hayatımızı kolaylaştıran değişimlerin  şimdilerde sıkıntısını çekiyoruz maalesef; “Güncel çalışmalara bakacak olursak gençler ve genç erişkinlerin ekrana bakma sürelerinde %63’lük bir artış olduğunu görürüz. İnsanlar akşamları yapacak bir şeyleri olmadığında internete girip sörf yapıyorlar. Sosyal medya platformlarına giriyorlar ve internetin içinde kayboluyorlar. Gelen mesajlara, postlara bakıyorlar ve kendilerini bu platformlara çok kaptırıyorlar. Bu sebeple de retinalarına ekrandan çok fazla ışık geliyor.” 


Fazla ışığa maruz kalmanın ne gibi bir rahatsızlığı, zararı olabilir ki diye düşünmek mümkün elbette. 


Gözün arkasında bulunan retinada birçok nöron ve sensörün bulunduğunu kaydeden Dr. Mohammad Nami, mavi ışığa maruz kalmanın beyinde yanıltıcı bir etki oluşturduğuna dikkat çekti: “Bu nöronlardan birçoğu beynimizdeki aydınlık ve karanlık algısını kodlamakla görevlidir. Beyin bu ışığa maruz kaldığında uyku vaktinin gelmediği yanılgısına uğrar. Bu mavi ışık, beynin arkasına yani beyin epifizine ulaştığında beyin epifizi de melatonin hormonu salgılamayı bırakır. Melatonin seviyesi düşer ve hipotalamus ve melatonin alıcıları yeterli miktarda melatonin alamaz. Bu yüzden beyin vücudun uykuya ihtiyacı olduğu sinyalini gönderemez. O nedenle bütün gece boyunca uyanık kalırız. Pandemide de aynı bu şekilde oldu. İnsanların ekrana baktıkları süre ve uykuya geçme süreleri daha önce de belirttiğim gibi %40 ila %60 arasında artış gösterdi. Bu durum da sağlığımızı, kalbimizi, akciğerlerimizi, sinir sistemimizi ve dolaşım sistemimizi olumsuz yönde etkiledi. Hatta bağışıklık sistemimiz bile oldukça olumsuz etkilendi. Yeterli uykuyu alamayan insanların virüse karşı daha dayanıksız olduklarını gördük. Bu nedenle insanlar aşılı olmalarına rağmen kovid olabiliyordu. Bu veriler de güncel araştırmalar tarafından destekleniyor. Nörobilimin kovidin uzun vadeli sonuçlarını belirlemesi için yapması gereken çok şey var.


Pandeminin uykusuzluğa yol açtığı bilgisini de katarn Nami’nin uyarılarını dikkate almalıyız: “ “Covidin uzun vadeli sonuçlarından birinin uykusuzluk yani insomnia olduğunu görüyoruz. Uyku düzensizliğinin 80 farklı türü vardır. Uyku düzensizlikleri içine giren insomnianın ise 14 farklı türü bulunuyor. Bazı insanlar uykuya dalmakta güçlük çeker bazılarıysa uyku süresini kesintisiz geçirme konusunda sorun yaşarlar. Bazıları sabahları erkenden kalkmaktan muzdariptir. Bazı kişilerde uyku sırasında nefes alma problemleri geliştirdiğini görürüz, bazılarının uyku sırasında bacakları titrer. Bazılarının ise diş gıcırdatma problemleri olabilir. Bazılarının kalp ritimlerinde düzensizlik gözlemlenebilir. Bazıları da ikincil insomnia denilen rahatsızlığa sahip olabilir. Bazı insanlarda madde kullanımından ötürü insomnia gelişti. İnsomnianın tedavi yollarından biri ilaç yoluyla tedavidir. İlaç yoluyla tedavi kesinlikle yanlış olarak algılanmamalı. İnsomnia tedavisi, kesinlikle uykuya yardımcı ilaçların reçetelenmesiyle bir tutulmamalıdır. Bazı insanlar maalesef doktorlarına danışmadan uyku ilacı alıyor fakat bu ilaçların pek çoğu zararlı. Çünkü bu ilaçların pek çoğu bağımlılığı ve toleransı artırıyor. Bu insanlar maalesef bu ilaçlara karşı bağımlı hale gelebiliyor. Bir süre sonra da sadece uykuya dalmada değil, günlük aktivitelerinde bile zorlanabiliyorlar. Günlük işlerini yapabilmek için bu ilaçlara mahkûm hale geliyorlar. O yüzden ben diyorum ki insomnia tedavisi sadece ilaç tedavisi olarak görülmemelidir. Meditasyon, yoga, mindfullness, bilişsel aktiviteleri sayabiliriz. Bazı ses ve müzik bazlı terapiler ve rahatlama tekniklerini de sayılabilir. Bunlar da uyku bozukluklarını gidermede yararlanılabilecek yöntemlerdendir. Bitki çayları içmek ve duş almak, uyku hijyeni kurallarına uymak sakinliğimizi korumada ve derin bir uyku çekmemize yardımcı olur.” 


Uyku hijyenine de özen göstermeliyiz elbette: “Uyku hijyeni yatmadan önce yapılması ve yapılmaması gerekenlerin listesini içerir. Sigara içiyorsanız, alkol kullanıyorsanız ya da gecenin 11’inde yemek yiyorsanız ya da telefon, tablet ve bilgisayarlarınıza bakıyorsanız sağlıklı uyku düzeni kurallarına uymuyorsunuz demektir. Bu davranışlar uyku hijyeni kurallarına aykırıdır. Odanın tüm aydınlatmalarını açıyorsak beynimiz uykuya ihtiyacımız olmadığına dair bir yanılsamaya uğruyor. Eğer odamız yeterince serin ve karanlık değilse ya da etraf dağınıksa, odamızda televizyon varsa, gecenin ilerleyen saatinde yatağımda yemek yiyorsam, yatakta uzun süre kitap okuyorsam ya da yatakta iş bilgisayarını açıp bir şeyler halletmeye çalışıyorsam uyku hijyenini sağlayamıyorum demektir. Sağlıklı beslenmeliyiz, saat 20:00’den sonra egzersiz yapmamalıyız çünkü saat 20:00’den sonra yaptığımız egzersiz vücut ısımızı yükselterek uykuya engel olacaktır. İyi bir uyku kalitesi için uyku hijyen kurallarına uymamız gerekir. Hak ettiğimiz o tatlı uykuyu almak ve kaliteli uykunun avantajlarını yaşamak için uyku hijyenine dikkat etmemiz gerekir. Uyku sadece beyinle ilgili değildir. Vücudun vücut için vücutla karşıladığı bir ihtiyaçtır. Beyinle vücut arasında bir bağlantı kurmaktır. Bu bakımdan uyku ihtiyaçlarımızı kesinlikle görmezden gelemeyiz.”
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.