14 Mayıs seçimleri ülkemiz, gönül coğrafyamız ve dünya mazlumları açısından çok önemli bir seçim olacak
Bizler için önemli olan bu seçimler elbette zalimler açısından da çok önemli.
9 Ocak tarihli The Washington Post gazetesi “2023 Yılında Dünyanın En Önemli Seçimi Türkiye'de Olacak” manşeti atmıştı
Seçim yaklaştıkça tehditler havada uçuşmaya başladı, muhaliflerin “kuşatıcı birleştirici” sosyal medya hesapları “hesap soracağız” “yargılayacağız” naralarıyla dolup taşıyor
Geçen gün ülkemiz üniformasını kirleterek yıllarca komutanlık yapmış bir NATO aparatı benzer bir tehdit savurunca“15 Temmuz çok uluslu darbesini yaşamış bu halkı gözaltıyla korkutamazsınız” diye cevap vermişti insanlar, gurur duydum
“Hesap soracağız” “15 Temmuz işgal ve darbe girişimi” ve “Seçimler” diye düşündüğümde FETÖ çatı iddianamesindeki bir bölüm geldi aklıma
15 Temmuz işgal ve darbe girişiminin lider kadrosu 38 teröristten oluşuyordu, bunlardan biri de kutlu üniformayı yıllarca lekeleyen Tuğamiral Sinan Sürer’di
Sinan Sürer adlı teröristin genelkurmay binasından açtığı ateşle iki vatandaşımız şehit olmuştu. Her FETÖCÜ terörist gibi yaptığını inkar eden Sinan Sürer, çıktığı mahkemede kamera kayıtları gösterilip, balistik raporu sunularak mahkum edilmişti. Mahkemeye katılan 30 yaşındaki şehit Mucip Arıgan’ın annesi Saliha annemiz bu teröristin gözlerinin içine bakarak ve teröristin elinde tabancayla olduğu fotoğrafları sallayarak"Oğlumun katili” diye bağırıp gözyaşlarına boğulmuştu"
O gece Genelkurmay binası önünde şehit olan Yusuf Çelik (46) kardeşimizde Sinan Sürer’in tabancasından ateşlenen kurşunlarla şehit olmuştu
Mahkemenin görüldüğü gün kendisiyle ilgili bu bilgileri haberleştiren basın mensuplarına dönen bu alçak “hesaplaşacağız” tehdidini savurmuştu
Tuğamiral rütbeli Sinan Sürer adlı terörist Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz Değerlendirme Başkanı olarak görev yapıyordu. Yakalandığı gece odasında bulunan tüm evrakve eşyalara el konularak kolilenmişti görevi nedeniyle yakalanan evraklar çok önemliydi
Eşyaların olduğu koli, sanığın yargılandığı Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine 1 Kasım 2018'de açılarak inceleniyordu
Tuğamiral Sinan Sürer'in Genelkurmay'daki odasında ele geçirilen” kişiye özel” antetli 19 sayfalık dokümanda, Türkiye'yi iç savaşa sürükleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit ediliyordu
19 sayfalık dokümanda;
Türkiye'deki siyasi tablonun analizi yapıldıktan sonra partilerin oy dağılımı, etnik gruplar, kaos çıkarılması öngörülen şehirlerin özellikleri, muhalefet partileri ve liderlerine ilişkin tespitler vardı
Darbe girişiminden önce hazırlandığı anlaşılan planda, "Türkiye Genel Seçimleri" başlıklı bölümde, siyasi partilerin 2015'te yapılan 7 Haziran seçimlerinde alabilecekleri oy oranı tahminlerine yer veriliyor.
Seçimlerden önce AK Parti'de değişim yaşandığı, CHP'de ise herhangi bir değişimin yaşanmadığı anlatılan planda, "CHP temsilcileriyle görüşme yapmak suretiyle ivme kazandırılması ve parti içinde bir değişim yapılabilmesinin telkin edilmesi gerekmekte, durumun aynı şekilde devamı halinde geçmişte alınan sonuçların esiri olacağımız unutulmamalıdır." ifadeleri yer alıyor.
Seçimlere müdahale edilmediği takdirde AK Parti'nin yüzde 47, CHP'nin ise yüzde 24 oy alabileceği, HDP'nin de baraj altında kalabileceği belirtilen planda, şunlar kaydediliyor:
"Ancak HDP ile temasa geçilirse ve vaziyetleri düzeltilebilirse barajı aşabilirler. Bu da güç dengelerini tepetaklak edecek bir sürpriz olur. Solcu parti ve iki demokratik solcu partinin Alevilerle ittifakının çözülmesi gerekiyor. Seçimlerden önce Erdoğan'ın oyunu, milliyetçi ve mezhepçi kesime karşı zayıflatmak, kargaşa ortamı oluşturmak ve Türkiye'nin güneyinde istikrarsızlığı sağlamak için Alevilerden faydalanılabilir.
Bu durum Erdoğan'ın hazırladığı, iç dengeleri kendi lehine çevirmek için değişiklikler yaptığı hükümet gücünü yüzde 50 ile sarsacaktır."
Türkiye'nin bölünmesi planlanmış
Planın "Çok Önemli" başlığı altında Türkiye'de iç savaş çıkarmak ve kaos oluşturmak için bazı Alevi grupların silahlandırılması gerektiği belirtiliyor.
Alevilerin desteklenmesi için çok çalışılması gerektiği ifade edilen planda, "Aleviler, içlerinde bir ya da iki grup hariç olmak üzere silahlı mücadeleye yöneltilmemelidir. Aleviler, vandalizm şeklindeki eylemler ve uzun süreli eylemlerde çok faydalıdırlar." iddiasına yer veriliyor.
Planda, Güneydoğu Anadolu'da halk isyanı çıkarılarak, bölgenin Türkiye'den koparılmasının sağlanması, küçük, dar bölge yönetim şekillerine geçilebileceği kaydediliyor.
Buna ilişkin planda yer alan karanlık senaryo şöyle:
"Güneyde sivil isyan çıkarılabilir. Yeni yönetimler oluşturulmalı, en dar sınırları garanti ederek onlarla dışarıda görüşülmelidir. Göz yaşartıcı gaz geçirmeyen maske, gıda maddesi, yolu kesmek için lastikler gibi gelecekte gerekli olacak ihtiyaçları temin edebilmeleri için onlara mali destek sunulmalıdır. Öte yandan, aralarında ve dış dünyayla iletişim kurabilmeleri için internet desteği verilmelidir.
Erdoğan'ı uluslararası baskı altına almak için gece 00.00'dan önce 'yabancı gazetecileri' olayların olduğu bölgelere geçirmek gerekmektedir. Durumu kontrol altına alabilmek için Erdoğan, gerçek mermi, makineli tüfek kullanmaya yönelecektir. Buna yönelmesi halinde, Güney bölgesi isyan haline bürünecektir. Özellikle Kürtlerin isyanıyla meşgul olunduğu sırada dengeli bir çalışma yapılırsa isyancı gruplara lojistik desteğe ihtiyacın olmayacağı değerlendirilmektir.
Maddi imkanların sağlanması halinde Türkiye'de her şeyi satın almak mümkün."
Seçimlerden önce İstanbul'da kanlı kaos
Planın "Seçimler Öncesinde, Esansında ve Sonrasında İstanbul'u Kaos Haline Sokmak" başlıklı bölümünde ise genel seçimlerden önce İstanbul merkezli büyük çaplı kanlı bir kaos hedefleniyor.
Ankara'nın şehir yapısı, cadde ve sokak özelliklerinden dolayı söz konusu kaos için uygun olmayacağı belirtilen planda, şu ifadeler kullanılıyor:
"Başlangıçta Taksim'e nazaran Ankara gibi geniş, düzenli caddelerin olduğu, göstericilerin saklanacağı ya da yola koyulacakları sokakları ya da kalabalık meydanları olmayan bir siyasi başkentte gösteriler organize etmenin imkansız olduğunun biliniyor olması gerekir. Bu yüzden Ankara, yapılacak hesaplarda en son sırada gelmelidir ancak buna karşılık Ankara'da siyasi hareketliliğe paralel olarak baskın bir medya hareketliliği gereklidir.
Eğer İstanbul'da şiddetli bir karmaşa yaratarak R.T. Erdoğan'a dengeyi kaybettirmek istiyorsak bu bölge, halkın çatıştırma girdabına sokulması için hazırdır."
Kaos çıkarılacak semtler kodlanmış
İstanbul haritası üzerinde rakamla kodlanan semtlerde yapılacak provokasyona ilişkin detaylı bilgilerin verildiği planda, özellikle mezhebe dayalı bir iç savaş planlandığı ortaya konuluyor.
"Haritadaki Mevcut Rakamların Açıklaması" başlığı altında İstanbul'un bazı semtlerinde planlanan provokasyonlar diye 15 maddelik, bölge, semt, mahalle hatta kafe isimleri (kafeye gidildiğinde kullanılacak şifre bile raporun bu başlığında yazılmış) çok ayrıntılı bir liste var (burada paylaşmayayım internette bulunabilir)
Saha çalışmaları yapılmış
Kaos çıkarılacak semtlerde saha çalışmaları yapıldığı bilgisine de yer verilen planda, özellikle denize bakan semtlerde istenilen başarının sağlanabileceği belirtiliyor.
Planda, "Denizlere bakan semtlerin büyük çoğunluğunda devrimciler ve sol ideolojiye sahip kişiler yaşamaktadır. Bu şahısların maddi durumları kötüdür. Bu şahısları hareketlendirmek kolaydır. Sahadaki ilk nabız yoklaması, insanların harekete geçirilmesi için olumlu sonuçlar vermektedir. Sağlam bir plan ve organizasyonla şahıslarla temas halinde kalarak gerçekleştirilecek bir proje, Türkiye'de daha önce görülmemiş çapta bir devrime tanıklık etmemizi sağlar." ifadeleri yer alıyor.
Plana sadık kaldıklarını ve uyguladıklarını ama başaramadıklarını hep beraber yaşadık ve gördük
Planın tamamını okudum gerçekten titizlikle hazırlanmış bir ihanet raporu ama ikinokta çok dikkatimi çekti;
“Planda, Güneydoğu Anadolu'da halk isyanı çıkarılarak, bölgenin Türkiye'den koparılmasının sağlanması, küçük, dar bölge yönetim şekillerine geçilebileceği kaydediliyor.
"Güneyde sivil isyan çıkarılabilir. Yeni yönetimler oluşturulmalı, en dar sınırları garanti ederek onlarla dışarıda görüşülmelidir. Göz yaşartıcı gaz geçirmeyen maske, gıda maddesi, yolu kesmek için lastikler gibi gelecekte gerekli olacak ihtiyaçları temin edebilmeleri için onlara mali destek sunulmalıdır. Öte yandan, aralarında ve dış dünyayla iletişim kurabilmeleri için internet desteği verilmelidir.
Burada tarif edilen şey 2015 Haziran seçimlerinden hemen sonra Ağustos ayında başlayan özerlik ilanı yani Hendek operasyonlarıdır
O operasyonlarda verdiğimiz 793 şehidimizin sorumluları PKK’ya lojistik ve istihbarat bilgisini veren FETÖCÜ askerlerdir. İçimize yerleşen FETÖCÜ hainler nedeniyle bu kadar şehit verdik.
Bugüne kadar bu raporla hendek operasyonlarının ilişkilendirildiğine hiç rastlamadım, bence yargı bu konuda üzerine düşeni yapmalı bu raporun bu kısmı bu hainliğin hazırlığıdır ve dönemin HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş bu rapordan haberdardır
Bence ikinci önemli tespit; bu plan aynı zamanda 15 Temmuz’da başarılı olsaydılar,önce iç savaş ardından uluslararası müdahale ile ilerleyecek bir süreç yaşayacağımızı bize anlatıyor
Mazlumlar ve Zalimler için çok önemli bir seçime gittiğimiz bu süreçte seçim süreci, seçim gecesi ve sonrasında bu “seçim planı” akıldan çıkarılmamalı, kazanma şansları olmadığı halde bu kadar özgüvenli bir algı oluşturmaları kafaları karıştırıyor açıkçası
Hendek Operasyonu şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum
Selam ve Saygıyla
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdülkadir Karakaya
2015-2016-2023 Seçimler, darbe, seçim
14 Mayıs seçimleri ülkemiz, gönül coğrafyamız ve dünya mazlumları açısından çok önemli bir seçim olacak
Bizler için önemli olan bu seçimler elbette zalimler açısından da çok önemli.
9 Ocak tarihli The Washington Post gazetesi “2023 Yılında Dünyanın En Önemli Seçimi Türkiye'de Olacak” manşeti atmıştı
Seçim yaklaştıkça tehditler havada uçuşmaya başladı, muhaliflerin “kuşatıcı birleştirici” sosyal medya hesapları “hesap soracağız” “yargılayacağız” naralarıyla dolup taşıyor
Geçen gün ülkemiz üniformasını kirleterek yıllarca komutanlık yapmış bir NATO aparatı benzer bir tehdit savurunca“15 Temmuz çok uluslu darbesini yaşamış bu halkı gözaltıyla korkutamazsınız” diye cevap vermişti insanlar, gurur duydum
“Hesap soracağız” “15 Temmuz işgal ve darbe girişimi” ve “Seçimler” diye düşündüğümde FETÖ çatı iddianamesindeki bir bölüm geldi aklıma
15 Temmuz işgal ve darbe girişiminin lider kadrosu 38 teröristten oluşuyordu, bunlardan biri de kutlu üniformayı yıllarca lekeleyen Tuğamiral Sinan Sürer’di
Sinan Sürer adlı teröristin genelkurmay binasından açtığı ateşle iki vatandaşımız şehit olmuştu. Her FETÖCÜ terörist gibi yaptığını inkar eden Sinan Sürer, çıktığı mahkemede kamera kayıtları gösterilip, balistik raporu sunularak mahkum edilmişti. Mahkemeye katılan 30 yaşındaki şehit Mucip Arıgan’ın annesi Saliha annemiz bu teröristin gözlerinin içine bakarak ve teröristin elinde tabancayla olduğu fotoğrafları sallayarak"Oğlumun katili” diye bağırıp gözyaşlarına boğulmuştu"
O gece Genelkurmay binası önünde şehit olan Yusuf Çelik (46) kardeşimizde Sinan Sürer’in tabancasından ateşlenen kurşunlarla şehit olmuştu
Mahkemenin görüldüğü gün kendisiyle ilgili bu bilgileri haberleştiren basın mensuplarına dönen bu alçak “hesaplaşacağız” tehdidini savurmuştu
Tuğamiral rütbeli Sinan Sürer adlı terörist Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz Değerlendirme Başkanı olarak görev yapıyordu. Yakalandığı gece odasında bulunan tüm evrakve eşyalara el konularak kolilenmişti görevi nedeniyle yakalanan evraklar çok önemliydi
Eşyaların olduğu koli, sanığın yargılandığı Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine 1 Kasım 2018'de açılarak inceleniyordu
Tuğamiral Sinan Sürer'in Genelkurmay'daki odasında ele geçirilen” kişiye özel” antetli 19 sayfalık dokümanda, Türkiye'yi iç savaşa sürükleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit ediliyordu
19 sayfalık dokümanda;
Türkiye'deki siyasi tablonun analizi yapıldıktan sonra partilerin oy dağılımı, etnik gruplar, kaos çıkarılması öngörülen şehirlerin özellikleri, muhalefet partileri ve liderlerine ilişkin tespitler vardı
Darbe girişiminden önce hazırlandığı anlaşılan planda, "Türkiye Genel Seçimleri" başlıklı bölümde, siyasi partilerin 2015'te yapılan 7 Haziran seçimlerinde alabilecekleri oy oranı tahminlerine yer veriliyor.
Seçimlerden önce AK Parti'de değişim yaşandığı, CHP'de ise herhangi bir değişimin yaşanmadığı anlatılan planda, "CHP temsilcileriyle görüşme yapmak suretiyle ivme kazandırılması ve parti içinde bir değişim yapılabilmesinin telkin edilmesi gerekmekte, durumun aynı şekilde devamı halinde geçmişte alınan sonuçların esiri olacağımız unutulmamalıdır." ifadeleri yer alıyor.
Seçimlere müdahale edilmediği takdirde AK Parti'nin yüzde 47, CHP'nin ise yüzde 24 oy alabileceği, HDP'nin de baraj altında kalabileceği belirtilen planda, şunlar kaydediliyor:
"Ancak HDP ile temasa geçilirse ve vaziyetleri düzeltilebilirse barajı aşabilirler. Bu da güç dengelerini tepetaklak edecek bir sürpriz olur. Solcu parti ve iki demokratik solcu partinin Alevilerle ittifakının çözülmesi gerekiyor. Seçimlerden önce Erdoğan'ın oyunu, milliyetçi ve mezhepçi kesime karşı zayıflatmak, kargaşa ortamı oluşturmak ve Türkiye'nin güneyinde istikrarsızlığı sağlamak için Alevilerden faydalanılabilir.
Bu durum Erdoğan'ın hazırladığı, iç dengeleri kendi lehine çevirmek için değişiklikler yaptığı hükümet gücünü yüzde 50 ile sarsacaktır."
Türkiye'nin bölünmesi planlanmış
Planın "Çok Önemli" başlığı altında Türkiye'de iç savaş çıkarmak ve kaos oluşturmak için bazı Alevi grupların silahlandırılması gerektiği belirtiliyor.
Alevilerin desteklenmesi için çok çalışılması gerektiği ifade edilen planda, "Aleviler, içlerinde bir ya da iki grup hariç olmak üzere silahlı mücadeleye yöneltilmemelidir. Aleviler, vandalizm şeklindeki eylemler ve uzun süreli eylemlerde çok faydalıdırlar." iddiasına yer veriliyor.
Planda, Güneydoğu Anadolu'da halk isyanı çıkarılarak, bölgenin Türkiye'den koparılmasının sağlanması, küçük, dar bölge yönetim şekillerine geçilebileceği kaydediliyor.
Buna ilişkin planda yer alan karanlık senaryo şöyle:
"Güneyde sivil isyan çıkarılabilir. Yeni yönetimler oluşturulmalı, en dar sınırları garanti ederek onlarla dışarıda görüşülmelidir. Göz yaşartıcı gaz geçirmeyen maske, gıda maddesi, yolu kesmek için lastikler gibi gelecekte gerekli olacak ihtiyaçları temin edebilmeleri için onlara mali destek sunulmalıdır. Öte yandan, aralarında ve dış dünyayla iletişim kurabilmeleri için internet desteği verilmelidir.
Erdoğan'ı uluslararası baskı altına almak için gece 00.00'dan önce 'yabancı gazetecileri' olayların olduğu bölgelere geçirmek gerekmektedir. Durumu kontrol altına alabilmek için Erdoğan, gerçek mermi, makineli tüfek kullanmaya yönelecektir. Buna yönelmesi halinde, Güney bölgesi isyan haline bürünecektir. Özellikle Kürtlerin isyanıyla meşgul olunduğu sırada dengeli bir çalışma yapılırsa isyancı gruplara lojistik desteğe ihtiyacın olmayacağı değerlendirilmektir.
Maddi imkanların sağlanması halinde Türkiye'de her şeyi satın almak mümkün."
Seçimlerden önce İstanbul'da kanlı kaos
Planın "Seçimler Öncesinde, Esansında ve Sonrasında İstanbul'u Kaos Haline Sokmak" başlıklı bölümünde ise genel seçimlerden önce İstanbul merkezli büyük çaplı kanlı bir kaos hedefleniyor.
Ankara'nın şehir yapısı, cadde ve sokak özelliklerinden dolayı söz konusu kaos için uygun olmayacağı belirtilen planda, şu ifadeler kullanılıyor:
"Başlangıçta Taksim'e nazaran Ankara gibi geniş, düzenli caddelerin olduğu, göstericilerin saklanacağı ya da yola koyulacakları sokakları ya da kalabalık meydanları olmayan bir siyasi başkentte gösteriler organize etmenin imkansız olduğunun biliniyor olması gerekir. Bu yüzden Ankara, yapılacak hesaplarda en son sırada gelmelidir ancak buna karşılık Ankara'da siyasi hareketliliğe paralel olarak baskın bir medya hareketliliği gereklidir.
Eğer İstanbul'da şiddetli bir karmaşa yaratarak R.T. Erdoğan'a dengeyi kaybettirmek istiyorsak bu bölge, halkın çatıştırma girdabına sokulması için hazırdır."
Kaos çıkarılacak semtler kodlanmış
İstanbul haritası üzerinde rakamla kodlanan semtlerde yapılacak provokasyona ilişkin detaylı bilgilerin verildiği planda, özellikle mezhebe dayalı bir iç savaş planlandığı ortaya konuluyor.
"Haritadaki Mevcut Rakamların Açıklaması" başlığı altında İstanbul'un bazı semtlerinde planlanan provokasyonlar diye 15 maddelik, bölge, semt, mahalle hatta kafe isimleri (kafeye gidildiğinde kullanılacak şifre bile raporun bu başlığında yazılmış) çok ayrıntılı bir liste var (burada paylaşmayayım internette bulunabilir)
Saha çalışmaları yapılmış
Kaos çıkarılacak semtlerde saha çalışmaları yapıldığı bilgisine de yer verilen planda, özellikle denize bakan semtlerde istenilen başarının sağlanabileceği belirtiliyor.
Planda, "Denizlere bakan semtlerin büyük çoğunluğunda devrimciler ve sol ideolojiye sahip kişiler yaşamaktadır. Bu şahısların maddi durumları kötüdür. Bu şahısları hareketlendirmek kolaydır. Sahadaki ilk nabız yoklaması, insanların harekete geçirilmesi için olumlu sonuçlar vermektedir. Sağlam bir plan ve organizasyonla şahıslarla temas halinde kalarak gerçekleştirilecek bir proje, Türkiye'de daha önce görülmemiş çapta bir devrime tanıklık etmemizi sağlar." ifadeleri yer alıyor.
Plana sadık kaldıklarını ve uyguladıklarını ama başaramadıklarını hep beraber yaşadık ve gördük
Planın tamamını okudum gerçekten titizlikle hazırlanmış bir ihanet raporu ama ikinokta çok dikkatimi çekti;
“Planda, Güneydoğu Anadolu'da halk isyanı çıkarılarak, bölgenin Türkiye'den koparılmasının sağlanması, küçük, dar bölge yönetim şekillerine geçilebileceği kaydediliyor.
"Güneyde sivil isyan çıkarılabilir. Yeni yönetimler oluşturulmalı, en dar sınırları garanti ederek onlarla dışarıda görüşülmelidir. Göz yaşartıcı gaz geçirmeyen maske, gıda maddesi, yolu kesmek için lastikler gibi gelecekte gerekli olacak ihtiyaçları temin edebilmeleri için onlara mali destek sunulmalıdır. Öte yandan, aralarında ve dış dünyayla iletişim kurabilmeleri için internet desteği verilmelidir.
Burada tarif edilen şey 2015 Haziran seçimlerinden hemen sonra Ağustos ayında başlayan özerlik ilanı yani Hendek operasyonlarıdır
O operasyonlarda verdiğimiz 793 şehidimizin sorumluları PKK’ya lojistik ve istihbarat bilgisini veren FETÖCÜ askerlerdir. İçimize yerleşen FETÖCÜ hainler nedeniyle bu kadar şehit verdik.
Bugüne kadar bu raporla hendek operasyonlarının ilişkilendirildiğine hiç rastlamadım, bence yargı bu konuda üzerine düşeni yapmalı bu raporun bu kısmı bu hainliğin hazırlığıdır ve dönemin HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş bu rapordan haberdardır
Bence ikinci önemli tespit; bu plan aynı zamanda 15 Temmuz’da başarılı olsaydılar,önce iç savaş ardından uluslararası müdahale ile ilerleyecek bir süreç yaşayacağımızı bize anlatıyor
Mazlumlar ve Zalimler için çok önemli bir seçime gittiğimiz bu süreçte seçim süreci, seçim gecesi ve sonrasında bu “seçim planı” akıldan çıkarılmamalı, kazanma şansları olmadığı halde bu kadar özgüvenli bir algı oluşturmaları kafaları karıştırıyor açıkçası
Hendek Operasyonu şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum
Selam ve Saygıyla