“Duvara bantlanmış Muz” eserinden haberiniz var mı?
Geçen haftalarda bu haber hem sosyal medyada hem de TV haberlerinde çokça yer aldı.
İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan marketten 2 TL’ye aldığı bir muzu gri renkli bir koli bandıyla duvara yapıştırıp, bir sanat eseri oluşturduğunu iddia ettikten sonra “eser” müzayede de satışa sunuldu.
“Esere” gelen ilk teklifler 800. 000 dolar iken ihalede alıcıların ödemek istediği rakam yükseliyor bir vatandaş bu “eseri” 6,2 milyon dolara satın alıyor, bir süre sonra bu muzu yiyeceğini de beyan ediyor.
Bu 10 liralık maliyetli “duvardaki Muz eserini” satın alan kişi kim?
Ünlü bir kripto firmasının sahibi,Tron firması Justin Sun, emek vermeden kazandığı bu paranın küçük bir kısmıyla var olan ve yeni gelecek yatırımcılara güven vermek için bu şovu yapmıştır diye düşünüyorum, neticede tüm dünyaya reklam olan bir iş yaptı, iki lokmada ve 0.50 dolara yiyeceği bir muzu 6.2 milyon dolara satın aldı.
Filistin’de insanlar bir parça ekmeğe muhtaçken yaşanıyor bu hikaye, “nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça” diyordu şair aynı zamanda nerden tutsan vicdansızca, insansızca.
Küresel kapitalizm böyle bir düzen işte, haz ve hız üzerine inşa edilmiş sahte bir düzen ve bizden de bu düzene boyun eğmemiz, itaat etmemiz isteniyor, kimi siyasetçilerde “bu düzeni ülkemizde en iyi biz uygularız yarışında”.
Kimi siyasetçilerimizde “daha adil bir dünya mümkün” diyerek bu düzene ve sahiplerine meydan okuyor.
CHP’li belediye başkanları bu ihaleyi nasıl kaçırdı acaba? Aslında tamda onlara göre bir iş, medyatik oluyorsun, güven sağlıyorsun, “iş yapmadan şov yapıyorsun”.
Ve en önemlisi küresel efendilere “bakın sizin sistemi en iyi ben uygularım” mesajı veriyorsun.
İmamoğlu, konserler fatihi Mansur Yavaş ya da Mustafa Bozbey.
Ödeyecekleri para kendi ceplerinden çıkmıyor nasıl olsa, devlet bizim adımıza bu arkadaşlara gönderiyor onlarda rahatça ve hoyratça harcıyorlar.
9 ay oldu Bursa Büyükşehir belediye başkanımız henüz tek bir çivi çakmadı, tek bir temel atmadı, bu şehirde yaşayanların hayatlarını kolaylaştıracak tek bir eser yapmadı hatta bunun hayalini bile kurmadı.
Geldiği günden bu yana “tırlar yanaştı evraklar yüklendi görüntüler var dedi”, borç dedi, tabelalar Türkçe olmalı dedi, otoparklar ücretsiz olacak dedi, dosyalar var yargıya gidecek dedi, dedi dedi dedi.
Bu söylemlerin tamamının doğru olmadığı ortaya çıktı her geçen günde doğru olmadığı ortaya çıkıyor ama utanma sıkılma yok.
Tabela değiştirmeyi belediyecilik sanan, yıllardır var olan güzelim eserlerin adını değiştirerek kurdeleli açılışlar yapan, yıllardır yürüyen hizmetleri bile doğru düzgün organize edemediği için eline yüzüne bulaştıran bir anlayışla karşı karşıyayız.
Liyakat diye sanal medyayı işgal edercesine meşgul eden bu anlayış neredeyse yeni doğmuş bebeklerini bile belediyede işe alacak çapta bir nepotizm sergiliyor
Mustafa Bozbey belediyeciliği (CHP belediyeciliği) aslında tamda böyle bir şey.
Yani bu anlayışta kamu kaynaklarını halkın yararına kullanmak diye bir anlayış yok, halka dokunan işler yapmak, halkın yaşamını kolaylaştırmak, sosyal belediyecilik filan bu anlayışın lügatinde yok, sadece dillerinde.
Bu anlayış algı ve şov sayesinde ayakta kalan bir anlayış tıpkı 10 lira maliyetli Muz’a 6.2 milyon dolar veren Justin Sun gibi.
İki basit örnek vererek konuyu açmak isteri; Mustafa Bozbey kendisine ait binlerce daireden (sayısını tam olarak bilmiyoruz çünkü mal varlığını AÇIKLAYAMADI) bir tanesini FETÖ’nün kucağında büyümüş yetişmiş ve her fırsat bulduğunda bayrağa, devlete, halkın önemli bir kısmına hakaret ederek ünlü olan cinsiyet düşmanı Barbaros Şansal adlı “küresel figüre” hibe eder miydi?
Sanırım kıyamazdı, ama bu halkın malı olan belediyenin binasını bu tipe rahatlıkla peşkeş çekti, bizim malımızı bize hakaret edenlere tahsis etti, maaşını bu devletten alan belediye başkanı, bu devlete küfredenlere rahatlıkla yer tahsis etti.
Yine aynı Mustafa Bozbey, para yok diye ağlanıp, borcumuz çok mazeretine sığınarak 9 ayda 10-15 konseri kendi cebinden ödeyerek düzenler miydi? Elbette hayır, ama bizim paramızı konserlerde çarçur etmekte çok marifetli nasıl olsa onun cebinden çıkan bir şey yok, savur gitsin, reklam olsun Justin Sun gibi.
Seçim öncesi “her emekliye 2000 TL destek” sözü veren Bozbey kaç emekliye kaç lira dağıttı? Bilen var mı? Alan var mı?
Okullar başlarken vereceğiz diye vaat ettiği kırtasiye yardımları ne oldu? Yalan oldu elbette, alan var mı? Bilen var mı?
Şimdi de Noel eğlencesine merak salmış, millet bahçesinde dillere destan bir Noel kutlamak için hazırlıklar başlamış, Bozbey’den aylık 2000 TL yardım sözü alıp ama yardımı alamayanlar, kırtasiye yardımı sözü alıp yardımı alamayanlar, görevi halka ucuz mamuller sunmak olan BESAŞ’tan ekmeği yüzde 80 zamla 20 TL’ye alanlar, BURSA ray kullanarak 12 TL lik bilete Bozbey ile 20 TL’ye verenler bu Noel kutlamasına katılacak olsa o bahçe bu kadar insanı almaz diye düşünüyorum.
Bozbey’in Noel eğlencesine iki sloganda buldum.
“Besaş’tan ekmek alamıyorlarsa, Muz yesinler”.
“Kırtasiye yardımı alamadınızsa Barbaros Şansal size,üstünde Mustafa Bozbey ile Barbaros Şansal fotoğrafı olan kırmızı don diksin”.
Biz, Mustafa Bozbey’e “seçildiğinden beri tek bir çivi çakmadın” hanlar bölgesinde bitmiş otoparkı bile açamadın” derken, sayın Bozbey 5 yıllık çiviyi bir araya toplayarak demirden heykel açılışı yaptı.
Hem de 150 metre ötede yeni bir heykel açılmışken hatta o açılışa Bozbey’de katılmışken yapıldı bu heykel.
Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidin bu hikayeyi anlatın insanlar abarttığınızı hatta akıldan noksan olduğunuzu sanır, yani gerçekten inanılması çok güç bir saçmalığa imza attı sayın Bozbey ama paralar bizim cebimizden çıkıyor nasıl olsa, heykeltraş bu işten ne aldı orası sır.
Bozbey 20 yıl Nilüfer belediye başkanlığı yaptı inanın o yirmi yıl boyunca bıraktığı tek eser yine bu heykeller, konserler, çalıştaylar, kurultaylar, bilmem ne meclisleri, yani elle tutulur gözle görülür, halkın faydasına olan, aslında bir belediye başkanının yapması gereken bir tek işi bile yapmadı, yapamadı.
Tek elle tutulur iş, kendisine, akrabalarına, “siyasi rakiplerine” arsa tahsis edip konut imarı vermek, daire ve dükkan sahibi olmak ha birde aile vakfı olan NilVak’a yarar sağlayacak işlerle uğraşmak başka bir numarasını gören bilen varsa haber varsın yazalım.
Yani 20 yıllık deneyime bakarsanız zaten var olan durum çok anlaşılır bir hal alıyor ama insan işte umut etmek istiyor.
“Duvardaki Muz eseri” ne kadar eserse sayın Mustafa Bozbey’de o kadar belediye başkanı aslında.
Hatta şöyle de yazılabilir; “10 TL maliyetli Muz için 6,2 milyon dolar veren Justin Sun ne iş yapıyorsa sayın Bozbey’de benzer işlerle uğraşıyor.
“Duvardaki Muz eseri” adlı bantlanmış muz ile bu “eseri” milyon dolarlar vererek satın alıp yiyeceğini söyleyen insanla aynı satırlarda yer almak, siyaset navigasyonunu algı ve reklam olarak ayarlamış Mustafa Bozbey için övünülecek bir durum olabilir ama Hindistan’da navigasyona inanarak bitmemiş köprüden arabayla geçmeye çalışıp hayatını kaybeden tipleri düşündüğümüzde navigasyonu doğru ayarlamanın veya sadece navigasyon ile yol almanın ne kadar sakıncalı olduğunu da hatırlatmak lazım.
Bozbey’in navigasyonu algı ve reklamı için ayarlanmışken Mustafakemalpaşa’nın (heykelinin değil) Muratlı köyü katık atık tesisi için yok edilecek ormanlarını savunmanın derdinde.
Bozbey’in navigasyonu algı ve reklam için ayarlanmışken, seçildiği günden bugüne harcana reklam bütçesinin ne kadar olduğunu kimlere ne kadar ödeme yapıldığını bilmek Bursa’da yaşayan ve bu parayı ödeyen bizlerin hakkı değil mi?
Sayın Bozbey’in 51 ayı kaldı, bakalım İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın “Duvara bantlanmış Muz eserinden daha faydalı bir eser ortaya koyabilecek mi?
Sonunda sayın Bozbey dişine göre yarışabileceği bir rakip buldu diyebiliriz.
Selam ve Saygıyla
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdülkadir Karakaya
Bozbey’in rakibi duvara bantlanmış muz
“Duvara bantlanmış Muz” eserinden haberiniz var mı?
Geçen haftalarda bu haber hem sosyal medyada hem de TV haberlerinde çokça yer aldı.
İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan marketten 2 TL’ye aldığı bir muzu gri renkli bir koli bandıyla duvara yapıştırıp, bir sanat eseri oluşturduğunu iddia ettikten sonra “eser” müzayede de satışa sunuldu.
“Esere” gelen ilk teklifler 800. 000 dolar iken ihalede alıcıların ödemek istediği rakam yükseliyor bir vatandaş bu “eseri” 6,2 milyon dolara satın alıyor, bir süre sonra bu muzu yiyeceğini de beyan ediyor.
Bu 10 liralık maliyetli “duvardaki Muz eserini” satın alan kişi kim?
Ünlü bir kripto firmasının sahibi,Tron firması Justin Sun, emek vermeden kazandığı bu paranın küçük bir kısmıyla var olan ve yeni gelecek yatırımcılara güven vermek için bu şovu yapmıştır diye düşünüyorum, neticede tüm dünyaya reklam olan bir iş yaptı, iki lokmada ve 0.50 dolara yiyeceği bir muzu 6.2 milyon dolara satın aldı.
Filistin’de insanlar bir parça ekmeğe muhtaçken yaşanıyor bu hikaye, “nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça” diyordu şair aynı zamanda nerden tutsan vicdansızca, insansızca.
Küresel kapitalizm böyle bir düzen işte, haz ve hız üzerine inşa edilmiş sahte bir düzen ve bizden de bu düzene boyun eğmemiz, itaat etmemiz isteniyor, kimi siyasetçilerde “bu düzeni ülkemizde en iyi biz uygularız yarışında”.
Kimi siyasetçilerimizde “daha adil bir dünya mümkün” diyerek bu düzene ve sahiplerine meydan okuyor.
CHP’li belediye başkanları bu ihaleyi nasıl kaçırdı acaba? Aslında tamda onlara göre bir iş, medyatik oluyorsun, güven sağlıyorsun, “iş yapmadan şov yapıyorsun”.
Ve en önemlisi küresel efendilere “bakın sizin sistemi en iyi ben uygularım” mesajı veriyorsun.
İmamoğlu, konserler fatihi Mansur Yavaş ya da Mustafa Bozbey.
Ödeyecekleri para kendi ceplerinden çıkmıyor nasıl olsa, devlet bizim adımıza bu arkadaşlara gönderiyor onlarda rahatça ve hoyratça harcıyorlar.
9 ay oldu Bursa Büyükşehir belediye başkanımız henüz tek bir çivi çakmadı, tek bir temel atmadı, bu şehirde yaşayanların hayatlarını kolaylaştıracak tek bir eser yapmadı hatta bunun hayalini bile kurmadı.
Geldiği günden bu yana “tırlar yanaştı evraklar yüklendi görüntüler var dedi”, borç dedi, tabelalar Türkçe olmalı dedi, otoparklar ücretsiz olacak dedi, dosyalar var yargıya gidecek dedi, dedi dedi dedi.
Bu söylemlerin tamamının doğru olmadığı ortaya çıktı her geçen günde doğru olmadığı ortaya çıkıyor ama utanma sıkılma yok.
Tabela değiştirmeyi belediyecilik sanan, yıllardır var olan güzelim eserlerin adını değiştirerek kurdeleli açılışlar yapan, yıllardır yürüyen hizmetleri bile doğru düzgün organize edemediği için eline yüzüne bulaştıran bir anlayışla karşı karşıyayız.
Liyakat diye sanal medyayı işgal edercesine meşgul eden bu anlayış neredeyse yeni doğmuş bebeklerini bile belediyede işe alacak çapta bir nepotizm sergiliyor
Mustafa Bozbey belediyeciliği (CHP belediyeciliği) aslında tamda böyle bir şey.
Yani bu anlayışta kamu kaynaklarını halkın yararına kullanmak diye bir anlayış yok, halka dokunan işler yapmak, halkın yaşamını kolaylaştırmak, sosyal belediyecilik filan bu anlayışın lügatinde yok, sadece dillerinde.
Bu anlayış algı ve şov sayesinde ayakta kalan bir anlayış tıpkı 10 lira maliyetli Muz’a 6.2 milyon dolar veren Justin Sun gibi.
İki basit örnek vererek konuyu açmak isteri; Mustafa Bozbey kendisine ait binlerce daireden (sayısını tam olarak bilmiyoruz çünkü mal varlığını AÇIKLAYAMADI) bir tanesini FETÖ’nün kucağında büyümüş yetişmiş ve her fırsat bulduğunda bayrağa, devlete, halkın önemli bir kısmına hakaret ederek ünlü olan cinsiyet düşmanı Barbaros Şansal adlı “küresel figüre” hibe eder miydi?
Sanırım kıyamazdı, ama bu halkın malı olan belediyenin binasını bu tipe rahatlıkla peşkeş çekti, bizim malımızı bize hakaret edenlere tahsis etti, maaşını bu devletten alan belediye başkanı, bu devlete küfredenlere rahatlıkla yer tahsis etti.
Yine aynı Mustafa Bozbey, para yok diye ağlanıp, borcumuz çok mazeretine sığınarak 9 ayda 10-15 konseri kendi cebinden ödeyerek düzenler miydi? Elbette hayır, ama bizim paramızı konserlerde çarçur etmekte çok marifetli nasıl olsa onun cebinden çıkan bir şey yok, savur gitsin, reklam olsun Justin Sun gibi.
Seçim öncesi “her emekliye 2000 TL destek” sözü veren Bozbey kaç emekliye kaç lira dağıttı? Bilen var mı? Alan var mı?
Okullar başlarken vereceğiz diye vaat ettiği kırtasiye yardımları ne oldu? Yalan oldu elbette, alan var mı? Bilen var mı?
Şimdi de Noel eğlencesine merak salmış, millet bahçesinde dillere destan bir Noel kutlamak için hazırlıklar başlamış, Bozbey’den aylık 2000 TL yardım sözü alıp ama yardımı alamayanlar, kırtasiye yardımı sözü alıp yardımı alamayanlar, görevi halka ucuz mamuller sunmak olan BESAŞ’tan ekmeği yüzde 80 zamla 20 TL’ye alanlar, BURSA ray kullanarak 12 TL lik bilete Bozbey ile 20 TL’ye verenler bu Noel kutlamasına katılacak olsa o bahçe bu kadar insanı almaz diye düşünüyorum.
Bozbey’in Noel eğlencesine iki sloganda buldum.
“Besaş’tan ekmek alamıyorlarsa, Muz yesinler”.
“Kırtasiye yardımı alamadınızsa Barbaros Şansal size,üstünde Mustafa Bozbey ile Barbaros Şansal fotoğrafı olan kırmızı don diksin”.
Biz, Mustafa Bozbey’e “seçildiğinden beri tek bir çivi çakmadın” hanlar bölgesinde bitmiş otoparkı bile açamadın” derken, sayın Bozbey 5 yıllık çiviyi bir araya toplayarak demirden heykel açılışı yaptı.
Hem de 150 metre ötede yeni bir heykel açılmışken hatta o açılışa Bozbey’de katılmışken yapıldı bu heykel.
Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidin bu hikayeyi anlatın insanlar abarttığınızı hatta akıldan noksan olduğunuzu sanır, yani gerçekten inanılması çok güç bir saçmalığa imza attı sayın Bozbey ama paralar bizim cebimizden çıkıyor nasıl olsa, heykeltraş bu işten ne aldı orası sır.
Bozbey 20 yıl Nilüfer belediye başkanlığı yaptı inanın o yirmi yıl boyunca bıraktığı tek eser yine bu heykeller, konserler, çalıştaylar, kurultaylar, bilmem ne meclisleri, yani elle tutulur gözle görülür, halkın faydasına olan, aslında bir belediye başkanının yapması gereken bir tek işi bile yapmadı, yapamadı.
Tek elle tutulur iş, kendisine, akrabalarına, “siyasi rakiplerine” arsa tahsis edip konut imarı vermek, daire ve dükkan sahibi olmak ha birde aile vakfı olan NilVak’a yarar sağlayacak işlerle uğraşmak başka bir numarasını gören bilen varsa haber varsın yazalım.
Yani 20 yıllık deneyime bakarsanız zaten var olan durum çok anlaşılır bir hal alıyor ama insan işte umut etmek istiyor.
“Duvardaki Muz eseri” ne kadar eserse sayın Mustafa Bozbey’de o kadar belediye başkanı aslında.
Hatta şöyle de yazılabilir; “10 TL maliyetli Muz için 6,2 milyon dolar veren Justin Sun ne iş yapıyorsa sayın Bozbey’de benzer işlerle uğraşıyor.
“Duvardaki Muz eseri” adlı bantlanmış muz ile bu “eseri” milyon dolarlar vererek satın alıp yiyeceğini söyleyen insanla aynı satırlarda yer almak, siyaset navigasyonunu algı ve reklam olarak ayarlamış Mustafa Bozbey için övünülecek bir durum olabilir ama Hindistan’da navigasyona inanarak bitmemiş köprüden arabayla geçmeye çalışıp hayatını kaybeden tipleri düşündüğümüzde navigasyonu doğru ayarlamanın veya sadece navigasyon ile yol almanın ne kadar sakıncalı olduğunu da hatırlatmak lazım.
Bozbey’in navigasyonu algı ve reklamı için ayarlanmışken Mustafakemalpaşa’nın (heykelinin değil) Muratlı köyü katık atık tesisi için yok edilecek ormanlarını savunmanın derdinde.
Bozbey’in navigasyonu algı ve reklam için ayarlanmışken, seçildiği günden bugüne harcana reklam bütçesinin ne kadar olduğunu kimlere ne kadar ödeme yapıldığını bilmek Bursa’da yaşayan ve bu parayı ödeyen bizlerin hakkı değil mi?
Sayın Bozbey’in 51 ayı kaldı, bakalım İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın “Duvara bantlanmış Muz eserinden daha faydalı bir eser ortaya koyabilecek mi?
Sonunda sayın Bozbey dişine göre yarışabileceği bir rakip buldu diyebiliriz.
Selam ve Saygıyla