ABD’nin kuruluşu sonrası ilk emperyalist hamlesi Küba için İspanya ile savaştı.
Küba 1898 yıllarında İspanyol sömürgeciliği altındaydı, ABD, İspanya işgali altındaki Küba’da isyanlar organize etmişti ama bu isyanları ABD vatandaşlarını “Gülümseten” bir şekilde anlatılıp Küba’yı işgal etmesi için medya gücüne ihtiyacı vardı.
ABD’li baronlar, Küba’da yatırımları, toprakları, madenleri, çıkarları bulunan spekülatörler, silah tüccarları medyayı kullanarak inanılmaz duygusal mizansenler ortaya koyuyorlardı (içlerinde müteahhit var mıydı? Bilinmez).
Bu mizansenlere göre; Küba halkı büyük açlık, yoksulluk ve esaret altındaydı “Küba’ya insan hakları, demokrasi ve özgürlük götürülmeliydi” (hikâye buradan başladı ve hala aynı gerekçeyle ABD emperyalizmi işgale devam ediyor).
Manipülasyonu basın ayağını medya baronu Randolph Hearst üstlenmiş gerekli milyonlarca dolar, para baronları tarafından bu medyaya aktarılmıştı. 9 Şubat tarihinde Hearst’ın gazetesi New York Journal kışkırtıcı bir manşetle çıktı. “Amerika’ya yapılmış tarihteki en büyük hakaret” ardından donanmaya ait Maine gemisi Havana açıklarına gönderildi, gemide bir patlama meydana geldi… Uzatmayalım Küba ABD’nin eline geçti. ABD bununla yetinmedi bu olaydan 20 gün sonra Filipinler, Porto Riko, Guam ve Hawaii de ABD tarafından işgal edildi.
Randolph Hearst’ın medyasını takip eden ABD vatandaşları açısından Küba, Filipinler, Porto Riko, Hawaii halkı artık “Gülümsüyordu”, gerçekte ise ABD’li para baronları yüz milyonlarca dolar servete, toprağa, madene sahip oluyordu.
Bu olay hem ABD’nin ilk emperyalist müdahalesi hem de medya kullanılarak neler yapılabileceği açısından çok önemlidir.
Bizim ülkemizde de medya gerçekten çok önemli bir güç, kullanımına göre çok işlevsel hale gelebiliyor.
Yerelde de bunun izdüşümlerini görmek mümkün.
Olay Medya 26 Ekim 1987 tarihinde kuruluyor, medyanın sahibi Cavit Çağlar .
29 Kasım 1987 seçimlerinde DYP’den milletvekili seçiliyordu, yerel medya etkisi o kadar güçlüydü ki; banka hortumlamaktan cezaevinde yatan Cağlar, Bursa’ya dönüşte kalabalık bir Bursalı grup tarafından karşılanıyordu, halen daha itibarlı bir insan edasıyla Bursa’da dolaşabilmektedir.
Hakimiyet Gazetesi 1950 yılında yayın hayatına başlıyor sahibi Demokrat parti Bursa il başkanı Hayri Terzioğlu.
Bursa Hakimiyet gazetesi 11 Eylül 1974 yılında yayına başlıyor. 1987 yılında Bursa Hakimiyet Gazetesi Sönmez Holding tarafından satın . 8 Ocak 1996 seçimlerinde Ali Osman Sönmez DYP milletvekili olarak seçiliyordu.
Yukarıdaki iki paragraf Yerel medyanın siyasete yön verme açısından kullanılmasına iki güzel örnek gibi duruyor, ulusal medya açısından da durum bir benzeri; kimisi Cem Uzan gibi meclise girmenin ve banka hortumlamanın yolu olarak kullanıyor medyayı, kimisi hem siyasi hem de maddi çıkarları için kullanıyordu Aydın Doğan gibi.
Bir davayı anlatmak, yaymak dışında kalanları ayrı tutmak şartıyla, siyasette ve maddiyatta yol almak isteyenler medya işine illaki el atıyordu.
2019 yerel seçimlerinde de benzer bir süreç yaşamıştık hatırlarsınız, AK Parti adayı Alinur Aktaş ve CHP adayı Mustafa Bozbey yarışmışlardı ve bu seçimde şehrimizin para baronları, müteahhit çevresi Emin Adanur adlı bir müteahhitte bir medya kurdurarak seçime dahil olmuştu. Emin Adanur “AKP’li” Faruk Çelik’in işlerini yapan sıradan bir firmanın sahibiyken bir anda sihirli bir el değmişçesine Bursa’nın en önemli medyasının sahibi oluvermişti (elbette kağıt üstünde) yürütülen kirli propagandaya ve Olay medyanın verdiği desteğe rağmen seçimin kazananı Alinur Aktaş olmuştu.
2024 yerel seçimlerinde de bu defa çok daha fazla para harcayarak, benzer medya manipülasyonlarını, olayları aynı figürlerle yaşamıştık ama bu defa “sandığa giden” Bursalı hemşerilerimiz tercihini Mustafa Bozbey’den yana kullanmıştı.
Seçim analizi yapan birçok köşe yazarı olmuştu. Onlardan biri de Hürriyet yazarı Nedim Şener’di. Şener yaptığı değerlendirmede şu cümleyi kurmuştu.
“İstanbul’a çok yakın ve AK Parti’nin kazanacağı beklenen bir ilde, eskiden bakanlık yapmış ve hala parti içinde olan kişi, karşı tarafa çalıştığı için kaybedildi”.
İstanbul’a çok yakın bir şehir, hem eskiden bakan hem hala partide, Bu cümleyi analiz ettiğinizde sanırım tek kişinin adını buluyorsunuz Faruk Çelik.
2019 yılındaki faaliyetleri samimi CHP’lileri bile rahatsız eden Faruk Çelik 2024 yerel seçimlerinin sonucunu etkileyecek çalışmalarda yapmış diyebiliriz.
Medya-Siyaset ilişkisinden devam edelim.
Medyanın siyaset üzerindeki bu etkisi ve bunun ranta çevrilmesi; yasama, yürütme ve yargıdan sonra medyanın 4. Güç olarak ortaya çıkmasını sağlıyor hatta bilişim çağında internet ve devamında dijital gazetelerin, sosyal medyanın artık 5. Güç olarak siyasette yerini aldığını görüyoruz.
Bursa özelinde yazacak olursak yerel medyanın yerel siyasete etkilerine yukarıda çokça örnek verdik.
2024 yerel seçim sonuçları yerel medyada da bir kırılma oluşturdu, daha önce AK Parti’yi destekleyen birçok basın kuruluşunun rotalarını yeniden belirlediğine bu defa Mustafa Bozbey tarafında durduklarına şahitlik ediyoruz.
Elbette yerel medya yaşayabilmek için reklama ihtiyaç duyuyor bu amaçla yerel iktidarın reklam bütçesinden yararlanmaları kadar normal bir şey olamaz ama reklam bütçesi uğruna haber ve yazıların inanılmaz abartılması, şehir için, insanlık için çok önemli konuların görmezden gelinmesi kabul edilebilir bir şey değil.
Medyanın 4. Güç olarak siyasete yön verdiğini, siyasetinde medyayı fonladığını anlattık.
Aralık ayının başında Bursa medyasında ilginç bir satış gerçekleşti, Bursa’nın en eski medya gücü Bursa hakimiyet, ASTV ve RadyoS i bünyesinde bulunduran MedyaS, Sönmez grubu tarafından 3 milyon dolar gibi bir rakama ACG medya adlı bir şirkete satıldı.
Şirketin sahibi ARGE Gayrimenkul değerleme A.Ş. nin de sahibi olan Ahmet Cem Gel.
ARGE menkul değerleme, aralarında Faruk Çelik’in yönetim kurulu üyesi olduğu Ziraat Bankası dahil birçok banka ve şirkete hatta TMSF gibi kuruluşlara danışmanlık hizmeti veren bir firma.
Bursa Hakimiyet ACG medya genel müdürlüğüne Faruk Çelik’in en yakın arkadaşı eski vekil Sedat Kızılcıklı getirildi.
Bursa Hakimiyet ACG medya genel koordinatörü eski bakan ve vekil Faruk Çelik’in danışmanı Ercan Yenice getirildi.
Size de ilginç geldi değil mi bu yönetim, hatta aklınızdan acaba MedyaS Medya Çelik mi oldu gibi düşünceler geçmiştir.
Tüm bunların üstüne geçen hafta Mustafa Bozbey’in organize ettiği “Bursa için güç birliği” toplantısını ekleyelim, toplantıya eski yeni tüm AK Parti Bursa milletvekilleri davetliydi ama tamamı katılmama kararı aldı tek bir vekil hariç, elbette “AKP” Artvin milletvekili Faruk Çelik bu toplantıya da katıldı.
Bursaspor kongresinde verilen Faruk Çelik & Mustafa Bozbey ortaklık fotoğrafı bu toplantıda da “ortaklığımız aynen devam ediyor mesajı” olarak verildi.
Küba’yı işgal etmek isteyen ABD’li güçlerin Küba’da yatırımları, toprakları vardı ve Küba insan haklarına, özgürlüğe muhtaçtı ABD medyası bu yalanla ABD halkını savaşa ikna etmişti.
Bursa’da bir kısım medya sahiplerinin Bursa’da yatırımı ve imara açılacak toprakları, kentsel dönüşüm rant arzuları var mıdır? Bursa gülümsemeye muhtaç mıdır?
Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Selam ve saygılarımla
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdülkadir Karakaya
Bursa’da yerel medya-Bozbey ilişkisi
ABD’nin kuruluşu sonrası ilk emperyalist hamlesi Küba için İspanya ile savaştı.
Küba 1898 yıllarında İspanyol sömürgeciliği altındaydı, ABD, İspanya işgali altındaki Küba’da isyanlar organize etmişti ama bu isyanları ABD vatandaşlarını “Gülümseten” bir şekilde anlatılıp Küba’yı işgal etmesi için medya gücüne ihtiyacı vardı.
ABD’li baronlar, Küba’da yatırımları, toprakları, madenleri, çıkarları bulunan spekülatörler, silah tüccarları medyayı kullanarak inanılmaz duygusal mizansenler ortaya koyuyorlardı (içlerinde müteahhit var mıydı? Bilinmez).
Bu mizansenlere göre; Küba halkı büyük açlık, yoksulluk ve esaret altındaydı “Küba’ya insan hakları, demokrasi ve özgürlük götürülmeliydi” (hikâye buradan başladı ve hala aynı gerekçeyle ABD emperyalizmi işgale devam ediyor).
Manipülasyonu basın ayağını medya baronu Randolph Hearst üstlenmiş gerekli milyonlarca dolar, para baronları tarafından bu medyaya aktarılmıştı. 9 Şubat tarihinde Hearst’ın gazetesi New York Journal kışkırtıcı bir manşetle çıktı. “Amerika’ya yapılmış tarihteki en büyük hakaret” ardından donanmaya ait Maine gemisi Havana açıklarına gönderildi, gemide bir patlama meydana geldi… Uzatmayalım Küba ABD’nin eline geçti. ABD bununla yetinmedi bu olaydan 20 gün sonra Filipinler, Porto Riko, Guam ve Hawaii de ABD tarafından işgal edildi.
Randolph Hearst’ın medyasını takip eden ABD vatandaşları açısından Küba, Filipinler, Porto Riko, Hawaii halkı artık “Gülümsüyordu”, gerçekte ise ABD’li para baronları yüz milyonlarca dolar servete, toprağa, madene sahip oluyordu.
Bu olay hem ABD’nin ilk emperyalist müdahalesi hem de medya kullanılarak neler yapılabileceği açısından çok önemlidir.
Bizim ülkemizde de medya gerçekten çok önemli bir güç, kullanımına göre çok işlevsel hale gelebiliyor.
Yerelde de bunun izdüşümlerini görmek mümkün.
Olay Medya 26 Ekim 1987 tarihinde kuruluyor, medyanın sahibi Cavit Çağlar .
29 Kasım 1987 seçimlerinde DYP’den milletvekili seçiliyordu, yerel medya etkisi o kadar güçlüydü ki; banka hortumlamaktan cezaevinde yatan Cağlar, Bursa’ya dönüşte kalabalık bir Bursalı grup tarafından karşılanıyordu, halen daha itibarlı bir insan edasıyla Bursa’da dolaşabilmektedir.
Hakimiyet Gazetesi 1950 yılında yayın hayatına başlıyor sahibi Demokrat parti Bursa il başkanı Hayri Terzioğlu.
Bursa Hakimiyet gazetesi 11 Eylül 1974 yılında yayına başlıyor. 1987 yılında Bursa Hakimiyet Gazetesi Sönmez Holding tarafından satın . 8 Ocak 1996 seçimlerinde Ali Osman Sönmez DYP milletvekili olarak seçiliyordu.
Yukarıdaki iki paragraf Yerel medyanın siyasete yön verme açısından kullanılmasına iki güzel örnek gibi duruyor, ulusal medya açısından da durum bir benzeri; kimisi Cem Uzan gibi meclise girmenin ve banka hortumlamanın yolu olarak kullanıyor medyayı, kimisi hem siyasi hem de maddi çıkarları için kullanıyordu Aydın Doğan gibi.
Bir davayı anlatmak, yaymak dışında kalanları ayrı tutmak şartıyla, siyasette ve maddiyatta yol almak isteyenler medya işine illaki el atıyordu.
2019 yerel seçimlerinde de benzer bir süreç yaşamıştık hatırlarsınız, AK Parti adayı Alinur Aktaş ve CHP adayı Mustafa Bozbey yarışmışlardı ve bu seçimde şehrimizin para baronları, müteahhit çevresi Emin Adanur adlı bir müteahhitte bir medya kurdurarak seçime dahil olmuştu. Emin Adanur “AKP’li” Faruk Çelik’in işlerini yapan sıradan bir firmanın sahibiyken bir anda sihirli bir el değmişçesine Bursa’nın en önemli medyasının sahibi oluvermişti (elbette kağıt üstünde) yürütülen kirli propagandaya ve Olay medyanın verdiği desteğe rağmen seçimin kazananı Alinur Aktaş olmuştu.
2024 yerel seçimlerinde de bu defa çok daha fazla para harcayarak, benzer medya manipülasyonlarını, olayları aynı figürlerle yaşamıştık ama bu defa “sandığa giden” Bursalı hemşerilerimiz tercihini Mustafa Bozbey’den yana kullanmıştı.
Seçim analizi yapan birçok köşe yazarı olmuştu. Onlardan biri de Hürriyet yazarı Nedim Şener’di. Şener yaptığı değerlendirmede şu cümleyi kurmuştu.
“İstanbul’a çok yakın ve AK Parti’nin kazanacağı beklenen bir ilde, eskiden bakanlık yapmış ve hala parti içinde olan kişi, karşı tarafa çalıştığı için kaybedildi”.
İstanbul’a çok yakın bir şehir, hem eskiden bakan hem hala partide, Bu cümleyi analiz ettiğinizde sanırım tek kişinin adını buluyorsunuz Faruk Çelik.
2019 yılındaki faaliyetleri samimi CHP’lileri bile rahatsız eden Faruk Çelik 2024 yerel seçimlerinin sonucunu etkileyecek çalışmalarda yapmış diyebiliriz.
Medya-Siyaset ilişkisinden devam edelim.
Medyanın siyaset üzerindeki bu etkisi ve bunun ranta çevrilmesi; yasama, yürütme ve yargıdan sonra medyanın 4. Güç olarak ortaya çıkmasını sağlıyor hatta bilişim çağında internet ve devamında dijital gazetelerin, sosyal medyanın artık 5. Güç olarak siyasette yerini aldığını görüyoruz.
Bursa özelinde yazacak olursak yerel medyanın yerel siyasete etkilerine yukarıda çokça örnek verdik.
2024 yerel seçim sonuçları yerel medyada da bir kırılma oluşturdu, daha önce AK Parti’yi destekleyen birçok basın kuruluşunun rotalarını yeniden belirlediğine bu defa Mustafa Bozbey tarafında durduklarına şahitlik ediyoruz.
Elbette yerel medya yaşayabilmek için reklama ihtiyaç duyuyor bu amaçla yerel iktidarın reklam bütçesinden yararlanmaları kadar normal bir şey olamaz ama reklam bütçesi uğruna haber ve yazıların inanılmaz abartılması, şehir için, insanlık için çok önemli konuların görmezden gelinmesi kabul edilebilir bir şey değil.
Medyanın 4. Güç olarak siyasete yön verdiğini, siyasetinde medyayı fonladığını anlattık.
Aralık ayının başında Bursa medyasında ilginç bir satış gerçekleşti, Bursa’nın en eski medya gücü Bursa hakimiyet, ASTV ve RadyoS i bünyesinde bulunduran MedyaS, Sönmez grubu tarafından 3 milyon dolar gibi bir rakama ACG medya adlı bir şirkete satıldı.
Şirketin sahibi ARGE Gayrimenkul değerleme A.Ş. nin de sahibi olan Ahmet Cem Gel.
ARGE menkul değerleme, aralarında Faruk Çelik’in yönetim kurulu üyesi olduğu Ziraat Bankası dahil birçok banka ve şirkete hatta TMSF gibi kuruluşlara danışmanlık hizmeti veren bir firma.
Bursa Hakimiyet ACG medya genel müdürlüğüne Faruk Çelik’in en yakın arkadaşı eski vekil Sedat Kızılcıklı getirildi.
Bursa Hakimiyet ACG medya genel koordinatörü eski bakan ve vekil Faruk Çelik’in danışmanı Ercan Yenice getirildi.
Size de ilginç geldi değil mi bu yönetim, hatta aklınızdan acaba MedyaS Medya Çelik mi oldu gibi düşünceler geçmiştir.
Tüm bunların üstüne geçen hafta Mustafa Bozbey’in organize ettiği “Bursa için güç birliği” toplantısını ekleyelim, toplantıya eski yeni tüm AK Parti Bursa milletvekilleri davetliydi ama tamamı katılmama kararı aldı tek bir vekil hariç, elbette “AKP” Artvin milletvekili Faruk Çelik bu toplantıya da katıldı.
Bursaspor kongresinde verilen Faruk Çelik & Mustafa Bozbey ortaklık fotoğrafı bu toplantıda da “ortaklığımız aynen devam ediyor mesajı” olarak verildi.
Küba’yı işgal etmek isteyen ABD’li güçlerin Küba’da yatırımları, toprakları vardı ve Küba insan haklarına, özgürlüğe muhtaçtı ABD medyası bu yalanla ABD halkını savaşa ikna etmişti.
Bursa’da bir kısım medya sahiplerinin Bursa’da yatırımı ve imara açılacak toprakları, kentsel dönüşüm rant arzuları var mıdır? Bursa gülümsemeye muhtaç mıdır?
Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Selam ve saygılarımla